Translation of "Başlayan" in English

0.006 sec.

Examples of using "Başlayan" in a sentence and their english translations:

Şehvetle başlayan,

It's something that starts with lust,

Komünizmin düşmesiyle başlayan,

an era that began with the fall of communism,

Sıfırdan başlayan Steve Jobs

Steve Jobs starting from scratch

Ciddi reformlar yapmaya başlayan

who is starting to

Tom kavgaya başlayan kişidir.

Tom is the one who started the fight.

Yürümeye başlayan çocuk ağladı.

The toddler cried.

Dövüşmeye başlayan kişi bendim.

I was the one who started the fight.

Ticari ve ticarileşmeye başlayan çiftliklerin

and accepting that commercial farms and the introduction of commercial farms

Erken başlayan erken yol alır.

Sooner begun, sooner done.

Ben konuşmaya başlayan ilk kişiydim.

I was the first to begin speaking.

Ben Esperantoya yeni başlayan biriyim.

- I am an Esperanto beginner.
- I'm a beginner in Esperanto.
- I am a beginner in Esperanto.
- I'm a beginner at Esperanto.

Ben sadece yeni başlayan biriyim.

I'm just a beginner.

Tom ateş etmeye başlayan kişidir.

- Tom is the one who started the fire.
- Tom is the one that started the fire.

Balkanlarda başlayan savaş tüm dünyayı sarmaladı.

A war that began in the Balkans has engulfed much of the world.

Yeni başlayan biri için fena değil.

Not bad for a beginner.

Evlilik tatlıyla başlayan bir akşam yemeğidir.

Marriage is a dinner that begins with dessert.

Tom yeni başlayan biri, değil mi?

Tom is a beginner, isn't he?

İlk maaşınla başlayan emeklilik için tasarruf et.

Save for retirement starting with your first paycheck.

"Y" harfiyle başlayan kaç tane ülke var?

How many countries have names that start with the letter "Y"?

Sanırım "Zo" ile başlayan hiç ülke yok.

I think there's no country that begins with 'Zo'.

Tom buna başlayan kişinin sen olduğunu biliyor.

- Tom knows you're the one that started this.
- Tom knows that you're the one that started this.

Öfkeyle başlayan her şey, utanmayla sona erer.

Whatever is begun in anger ends in shame.

Yürümeye başlayan çocuk ilk ayağa kalktığında yalpaladı.

The toddler wobbled when he first stood up.

- Acemi birine benzemiyorsun.
- Yeni başlayan birine benzemiyorsun.

You don't look like a beginner.

Tom sadece yeni başlayan biri, değil mi?

Tom is just a beginner, isn't he?

Kuzey Virginia'da başlayan şu Gizli Dinleyici Balosu mu?

That Wiretappers' Ball that started in northern Virginia?

çoktan ölmeye başlayan NASDAQ borsasına steroit basarak harcadık.

to pump steroids into the already dying NASDAQ stock exchange.

Florence Nightingale, profesyonel hemşireliğe başlayan kadın olarak ünlüdür.

Florence Nightingale is famous as the woman who began professional nursing.

Bana bu şirkete başlayan kişinin sen olduğu söylendi.

I was told you were the one who started this company.

- Şirket savaştan hemen sonra başlayan bir grup girişimci tarafından alındı.
- Şirket savaştan hemen sonra başlayan bir grup müteşebbis tarafından alındı.

The company is owned by a group of entrepreneurs who started it right after the war.

Cumhuriyet dönemiyle başlayan batı medeniyeti kadınlara çok büyük haklar tanımıştır

Western civilization, which started with the Republican period, gave women great rights.

Şirket savaştan hemen sonra başlayan bir grup girişimci tarafından alındı.

The company is owned by a group of entrepreneurs who started it right after the war.

Çinin Wuhan kentinde başlayan korona virüs tüm Dünya'ya çoktan yayıldı bile

The corona virus, which started in Wuhan, China, has already spread all over the world

Bir adam kırklı ve ellili yaşlarında hala yürümeye başlayan bir çocuktur.

In his forties and fifties, a man is still a toddler.

- İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- İyi başlayan iyi biter.

A good beginning makes a good ending.

- "Irkçı değilim, ama" ile başlayan her cümle aslında büyük ihtimalle çok ırkçıdır.
- "Ben ırkçı değilim, ama" ile başlayan her cümlenin gerçekten çok ırkçı olması muhtemeldir.

Every sentence that starts with "I'm not racist, but" is likely to be very racist indeed.

21 ay önce kışın derinliklerinde başlayan şey bu sonbahar gecesinde sona eremez.

What began 21 months ago in the depths of winter cannot end on this autumn night.

İmparatorluk onun gelişmeye başlayan tekstil sektörü için kaynak arayışı içinde, doğuya açıldı.

The empire expanded eastward, in search of resources for its burgeoning textile industry.

Ancak bu başarı ve başarının öncesinde ülke ve vatandaşların önderliğinde başlayan ve vatandaşların

is today, but that success and achievement was preceded by many years of

Yıllarca Porto Riko'nun çok büyümesine yardımcı oldu. hatta yeni başlayan bir üretim haline gelmek

For years it helped Puerto Rico grow a lot, even leading it to become an incipient manufacturing

Çin'de başlayan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını, Avrupa'dakiler başta olmak üzere birçok büyük şehri etkiledi.

The coronavirus epidemic that started in China and spread all over the world affected many big cities, especially in Europe.

Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.

I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.

Shiritori oyunu senden önceki kişi tarafından konuşulan kelimenin son sesinin alınmasıyla ve sonra bir sonraki kişinin o sesle başlayan bir kelime aramasıyla oynanır.

The game of shiritori is played by taking the final sound of the word spoken by the person before you, and then the next person looks for a word that begins with that sound.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.

The Paris syndrome is a type of culture shock. It's a psychiatric term used to describe foreigners who start living in Paris, drawn to the image of the city as a center of fashion, don't adapt well to the local customs and culture, lose their mental balance and exhibit symptoms close to depression.