Translation of "Engelliyor" in English

0.006 sec.

Examples of using "Engelliyor" in a sentence and their english translations:

Onu konuşmamızı engelliyor

it stops us from being able to talk about it,

O onun işini engelliyor.

He is holding up her work.

Sıcaklık benim uyumamı engelliyor.

The heat's preventing me from sleeping.

Kötü hava benim gitmemi engelliyor.

- The bad weather's preventing me from leaving.
- I can't leave due to the bad weather.

Burada sigara içmemi engelliyor musun?

Are you preventing me from smoking here?

Yüksek vergiler ekonomik büyümeyi engelliyor.

High taxes stifle economic growth.

O ağaçlar göl manzaramızı engelliyor.

Those trees are blocking our view of the lake.

Büyük bir direk göl manzarasını engelliyor.

A large pillar obstructs the view of the lake.

Dünyadan ayrılma acı çekmeyi gerçekten engelliyor mu?

Does detachment from the world really prevent suffering?

Onun kötü okuma yeteneği sınıftaki ilerlemesini engelliyor.

His poor reading ability impedes his progress in the class.

Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.

A stalled car impedes traffic in the left lane.

Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.

His advanced age prevents him from getting a job.

Işık kirliliği, Kuzey Amerika'daki insanların yüzde 80'inin Samanyolu'nu görmesini engelliyor.

Light pollution prevents 80 percent of people in North America from seeing the Milky Way.

- İran, Amerikalı kadının serbest bırakılmasını engelliyor.
- İran Amerikalı kadının serbest bırakılmasına karşı çıkıyor.

Iran balks at release of American woman.

Aslında engelliyor fakat kadın yine bu sefer aynı saatte farklı bir bölgede farklı bir şekilde yine ölüyor

Actually it is blocking, but this time the woman dies again in a different area at the same time this time.