Translation of "Arkadaştan" in English

Kötü arkadaştan uzak dur.

Keep away from bad company.

Onlar arkadaştan da öteler.

They're more than friends.

Arkadaştan fazla olmamızı istiyorum.

I want us to be more than friends.

Bir arkadaştan daha fazlasısın.

- You are more than a friend.
- You're more than a friend.

Bir arkadaştan bir mektup aldım.

I have received a letter from a friend.

Ben bir arkadaştan daha fazlasıyım.

I'm more than a friend.

Arkadaştan daha öte olmak istiyorum.

I want to be more than friends.

Bir arkadaştan biraz yardım aldım.

I got some help from a friend.

Sami birkaç arkadaştan mesaj aldı.

Sami received messages from some friends.

Bir arkadaştan biraz borç para aldım.

- I borrowed money from my friends.
- I borrowed some money from a friend.

Bir kız arkadaştan daha fazlasına sahibim.

I have more than one girlfriend.

Sen sahip olduğum birkaç arkadaştan birisin.

You're one of the few friends I have.

Onlar kesinlikle sadece arkadaştan daha fazlasıdırlar.

They're definitely more than just friends.

Tom ve Mary arkadaştan daha ileriler.

Tom and Mary seem to be more than just friends.

O bir arkadaştan daha çok bir tanıdık.

- She is more an acquaintance than a friend.
- She is more of an acquaintance than a friend.

Dün eski bir arkadaştan bir mektup aldım.

I got a letter from an old friend yesterday.

Ben sadece arkadaştan daha fazlası olmak istiyorum.

I'd like to be more than just friends.

Tom bir arkadaştan bir araba ödünç aldı.

Tom borrowed a car from a friend.

Tom ve Mary sadece arkadaştan daha fazlasıdır.

Tom and Mary are more than just friends.

- Ben onları arkadaş olarak görmüyorum.
- Onları arkadaştan saymıyorum.

I don't consider them friends.

Akıllı bir düşman aptal bir arkadaştan daha iyidir.

A man with an intelligent enemy is better off than someone with a stupid friend.

Belki Tom ve Mary sadece arkadaştan daha fazlası.

Perhaps Tom and Mary are more than just friends.

Eski bir arkadaş iki yeni arkadaştan daha iyidir.

An old friend is better than two new ones.

Tom'la arkadaştan öteyiz fakat sevgili olduğumuz da söylenemez.

- Tom is more than my friend, but he's not quite my boyfriend.
- Tom is more than my friend, but he isn't quite my boyfriend.

Tom ve Mary'nin sadece arkadaştan daha öte olduklarını biliyorum.

- I know Tom and Mary were more than just friends.
- I know that Tom and Mary were more than just friends.

Tom ve Mary'nin sadece arkadaştan daha fazlası olduğu açık.

- It's obvious that Tom and Mary are more than just friends.
- It's obvious Tom and Mary are more than just friends.

Bu bir çekiç. Benim değil; onu bir arkadaştan ödünç aldım.

This is a hammer. It's not mine; I borrowed it from a friend.

O asla benim için bir arkadaştan daha fazla bir şey olmayacak.

He'll never be anything more to me than a friend.