Translation of "Alanın" in English

0.003 sec.

Examples of using "Alanın" in a sentence and their english translations:

Alanın ne?

What is your field?

Uzmanlık alanın nedir?

- What's your speciality?
- What's your specialty?
- What is your specialty?

Uzmanlık alanın ne?

- What's your area of specialization?
- What's your area of expertise?

Asıl branş alanın nedir?

What's your major field?

Bu alanın dışında yürümeyin.

- Do not walk outside this area.
- Don't walk outside this area.

Bu alanın her karışını bilir.

He knows every inch of this area.

Senin gözde kayak alanın nedir?

What's your favorite ski area?

"Bu alanın kutsallığını neden kimse göremiyor?"

"Why can't anyone see the sacredness of this site?"

Kurşun kalemimi alanın Tom olmadığını biliyorum.

I know it wasn't Tom who took my pencil.

Tom'un şemsiyesini alanın sen olduğunu biliyoruz.

We know it was you that took Tom's umbrella.

Aslında bu alanın bir haritasına sahibim.

I actually do have a map of this area.

Tom şemsiyesini alanın Mary olduğunu biliyordu.

Tom knew it was Mary who had taken his umbrella.

Onu alanın başka biri olduğuna memnun oldum.

- I am glad it was someone else who got it.
- I'm glad it was someone else who got it.
- I'm glad it was somebody else who got it.

O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.

He realized a large sum by the sale of the plantation.

- Avrupa'da kamusal alanın yokluğu artan bir şiddetle hissediliyor.
- Avrupa'da kamusal alanın yokluğu gitgide daha fazla hissediliyor.

The lack of a public sphere in Europe is being felt more and more keenly.

Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.

There's an old road hidden deep in the southern woodlands,

Avrupa'da bir kamusal alanın olmaması gittikçe daha fazla hissedilmektedir.

The lack of a public sphere in Europe is being felt more and more.

Gün batımından sonra, alanın üzerinde ince bir sis belirdi.

After sunset, a thin mist appeared over the field.