Translation of "Aklı" in English

0.006 sec.

Examples of using "Aklı" in a sentence and their english translations:

Aklı başındayım.

I'm grounded.

Tom'un aklı başında.

Tom is down to earth.

Onun aklı başındadır.

She is a clear-headed.

Aklı başında mısın?

Are you sane?

Aklı başında değil.

He is out of his mind.

İnsan aklı muhteşemdir.

The human mind is magnificent.

Muiriel'in aklı olukta.

Muiriel's mind is in the gutter.

Tom aklı başında.

Tom is level-headed.

Aklı karışmış hissediyorum.

I'm feeling woozy.

- Oğlanların aklı kızlardadır genelde.
- Oğlanların aklı fikri kızlardadır.

Boys think about girls a lot.

O aklı başında davranmıyor.

He doesn't have his feet on the ground.

Aklı mutlu düşüncelerle doluydu.

His mind was filled with happy thoughts.

Tom'un aklı başında değil.

Tom isn't in his right mind.

Tom'un aklı başka yerdeydi.

Tom's mind was elsewhere.

Tom'un aklı başka yerde.

Tom's mind is elsewhere.

Biraz aklı karışmış hissediyorum.

I feel a little woozy.

Tom aklı karışmış görünüyor.

Tom looks perplexed.

Aklı başında olmayan sensin.

You're not in your right mind, you.

Tom aklı başında değil.

- Tom isn't sane.
- Tom isn't healthy.

Tom, aklı başında mı?

Is Tom sane?

Sanırım Tom'un aklı başında.

- I think Tom is sane.
- I think that Tom is sane.

Onun aklı zekiliğini kaybetmiştir.

His mind had lost its sharpness.

Aklı bir karış havada.

He is distracted.

Onun aklı başında değil.

He is not all there.

Sen aklı başında birisin.

You're really down to earth.

Tom'un aklı hep yemekte.

Tom always thinks about food.

Aklı başında biri bunu yapmaz.

A sane man wouldn't do that.

Tom aklı başında, değil mi?

Tom is sane, isn't he?

Tom sakin ve aklı başındaydı.

Tom was calm and collected.

Kendisi burada, aklı başka yerdeydi.

He was there physically, but not mentally.

Tom'un aklı fikri kadınlarda gibi.

Tom seems to be preoccupied with women.

Herkesin aklı ve sesine ihtiyacınız var.

We've got to have everybody's brains and voices in the game.

Onun aklı yeni fikri kabul etmezdi.

- Her mind was barricaded against the new idea.
- Her mind would not accept that new idea.

Aklı başında hiç kimse bunu yapmazdı.

No one in their right mind would do this.

Tom'un aklı açıkça başka bir yerde.

Tom's mind is clearly elsewhere.

Tom biraz aklı karışmış gibi görünüyordu.

- Tom seemed a little disoriented.
- Tom seemed a bit disoriented.

Tom'un bir şey tarafından aklı karışmış.

Tom is perplexed by something.

Tom aklı başında bir adam değil.

- Tom is not a rational guy.
- Tom isn't a rational guy.

Tom tamamen aklı karışmış gibi görünüyor.

Tom seems to be totally confused.

Belli ki Tom'un aklı başka yerde.

Tom's mind is obviously elsewhere.

Tom'un aklı başka şeylerde gibi görünüyor.

Tom's mind seems to be on other things.

Tom'un kibritlerle oynamayacak kadar aklı var.

Tom knows better than to play with matches.

Tom'un onu yapmayacak kadar aklı var.

Tom knows better than to do that.

- Aklın varsa gel.
- Aklı olan gelir.

Be there or be square.

- O aklı başında biri.
- Onun kafası çalışıyor.

He has a good head on his shoulders.

Sana ödünç para vermeyecek kadar aklı başında.

He knows better than to lend you money.

Nihayet onun aklı başına geldiğini gördüğüme sevindim.

I was glad to see that he finally came to his senses.

O mutfakta düştüğünden beri aklı başında değil.

Ever since she fell in the kitchen, she hasn't been all there.

- Tom aklı başında biridir.
- Tom sağduyu sahibidir.

- Tom has a good head on his shoulders.
- Tom is sharp.

Aklı başında kim böyle bir şeyi yapar?

Who in their right mind would do such a thing?

- Aklı başında adam yıkılmaz.
- Karakterli insan başarısız olmaz.

You can't keep a good man down.

Onun aklı bir aktris olma hayalleri ile doludur.

Her mind is filled with dreams of becoming an actress.

Aklı başında hiç kimse gece şu ormanda yürümez.

No one in their right mind would walk in those woods at night.

Tom'un diğer çocuklara taş atmayacak kadar aklı var.

Tom knows better than to throw rocks at the other children.

Tom aklı başında davrandı ve polise teslim oldu.

Tom came to his senses and decided to turn himself in to the police.

- Tom'un aklı hep başındadır.
- Tom hiç kontrolünü kaybetmez.

Tom never loses his head.

Aklı başında biri öyle bir şeyi nasıl yapabilir?

How could anyone in their right mind do something like that?

Aklı başında biri nasıl bununla aynı fikirde olmaz?

How could anyone in their right mind disagree with this?

- Tom'un aklı fikri futbolda.
- Tom sadece futbolla ilgileniyor.

Tom is only interested in soccer.

Gerçekten onun ne kastettiğini anlamak için yeterli aklı vardı.

She had enough sense to understand what he really meant.

Tom, baskı altındayken bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.

- Tom's cool, calm, and collected, even under pressure.
- Tom is cool, calm, and collected, even under pressure.

Tom'un sohbet odalarında gerçek ismini vermeyecek kadar aklı var.

Tom knows better than to give his real name in chat rooms.

Tom böyle bir şey yapmayacak kadar aklı başında biri.

Tom is wise enough not to do such a thing.

- Tom'un aklı hâlâ olup bitenlerde.
- Tom hâlâ olanları düşünüyor.

Tom is still thinking about what happened.

- Tom açıkça kendinden geçmişti.
- Tom'un aklı tamamen başka yerdeydi.

Tom was obviously distracted.

"Tom aklını mı kaçırdı?" "Ne zaman aklı başındaydı ki?"

"Has Tom lost his mind?" "Has he ever had it?"

Farklı aklı olanlara, aynı dünya bir cehennem ve bir cennettir.

To different minds, the same world is a hell, and a heaven.

Kimin aklı başında olduğunu ve kimin delirmiş olduğunu nasıl söyleyebilirsin?

How can you tell who's sane and who's insane?

Saf ve iyi niyetli bir adamdı bilmezdi öyle aklı kötülüğe çalışmazdı

He was a pure and well-intentioned man, he would not know, his mind would not work evil.

Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç takipçisi yoktu.

Rousseau was mad but influential; Hume was sane but had no followers.

Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.

Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it.

İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.

The body and the mind of man are so closely bound together that whatever affects one affects the other.

- İstirahat bedeni ve zihni besler.
- Dinlenme bedeni ve zihni besler.
- Dinlenme vücudu ve aklı besler.

Rest nurtures the body and the mind.

- Seninle kavga edilmeyeceğini biliyor.
- Seninle kavga etmemesi gerektiğin biliyor.
- Seninle kavga etmeyecek kadar aklı başında.

He knows better than to fight with you.

RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte. İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı.

And God seeing that the wickedness of men was great on the earth, and that all the thought of their heart was bent upon evil at all times, It repented him that he had made man on the earth.