Translation of "Fikri" in Japanese

0.014 sec.

Examples of using "Fikri" in a sentence and their japanese translations:

Fikri beğendim.

それはいい考えだと思ったよ。

Fikri nerede aldın?

どこでそんなこと覚えてきたんだ。

Onun fikri pratiktir.

彼の考えは現実的だ。

Aynı fikri destekliyorum.

同感です。

O, fikri beğenmedi.

彼はその考えに賛成しなかった。

O fikri fazla sevmiyorum.

- その考えはあまり好まない。
- その考えはあまり好きじゃないな。

Ben fikri çok sevmiyorum.

その考えはあまり気に入らない。

Onun fikri elverişli değildi.

その案は使えなかった。

Onun fikri benimkiyle çelişiyor.

彼の意見は私のと相反している。

Onun fikri benimkinden farklı.

彼の意見は私のと違う。

Onun fikri kabul edilmedi.

彼の意見は受け入れられなかった。

Açıkçası, ben fikri beğenmiyorum.

率直に言って、その考えは気に入らない。

Tom o fikri beğendi.

トムはそのアイディアを気に入った。

Bronx Freedom Fonu fikri doğdu.

ブロンクス自由基金 (Bronx Freedom Fund)の誕生です

Onun fikri hiç mantıklı değil.

彼の考えは全く意味が分からない。

Onun fikri benimkinden çok farklı.

彼の考えは、私とはたいへんちがっている。

Onun fikri muhtemelen kabul edilecek.

彼の意見は多分通るだろう。

Onun fikri sizinkinden daha iyidir.

- 彼のアイデアの方が君のものより優れている。
- 彼のアイデアの方が君のものよりも優れている。

O fikri nasıl ortaya attın?

どうやってそんな考えを思いついたの?

Onun fikri benimkine çok benzer.

彼女のアイデアは、私のアイデアとたいへん似ています。

O, iki fikri teke dönüştürdü.

彼は二つの考えを一つに結び付けた。

Onun fikri hakkında ne düşünüyorsunuz?

彼の考えをどう思いますか。

Din hakkında hiç fikri yok.

宗教については何の意見も持っていない。

Bu başka birinin fikri miydi?

これはだれかの言い出したことかい。

Bir fikri olan var mı?

どう思いますか?

- George'un bu fikri sevip sevmeyeceğini bilmiyorum.
- George'un bu fikri sevip sevmeyeceğinden emin değilim.

ジョージがこの考えを気に入るかどうか確かでない。

Yani bir süredir genel fikri biliyorduk.

ですからその原理は前から分かっていました

Diğerleri için ilerleme fikri onları ürpertiyor.

彼らも他の人たちと共に 「進歩なんて」と 冷ややかな目で見るだけです

Projemin fikri işte böyle ortaya çıktı.

私のプロジェクトのアイディアは こうして生まれました

Yurt dışına gönderilme fikri onları sevindirdi.

外国へ派遣されると考えただけで彼らはうれしくなった。

Onun aklı yeni fikri kabul etmezdi.

彼女の心はその新しい考えを受け入れなかった。

Tom'un ne yapacağı hakkında fikri yoktu.

トムはどうすればよいのか分からない。

Ne söylediğim hakkında hiçbir fikri yoktu.

彼女には私の言った事がわからなかった。

Müziğin artık hayatımın bir parçası olmayacağı fikri

音楽が自分の人生の一部では なくなるかもしれないという考えが

"Hey, harika bir fikri var, hadi dinleyelim."

「おい 彼女のアイデアは素晴らしい 聴こうじゃないか」

Savaştan sonra, demokrasi fikri Japonya geneline yayıldı.

戦後日本では民主主義の理念が普及した。

O zaman hiçbir tehlike fikri aklımdan geçmedi.

危険だという考えはその時、私の脳裏を横切らなかった。

Bir fikri olan varsa lütfen elini kaldırsın.

意見がある人は手を挙げてください。

Patronun çalışmanız hakkında iyi bir fikri var.

ボスは君の仕事を高く評価しているよ。

Öyle saçma bir fikri aklınıza ne koydu.

- どうしてそのような考えを思いついたんだい。
- どうしてそのような考えを思いついたの。

Birden aklıma ona sürpriz yapma fikri geldi.

彼女を驚かせようという考えが突然私の頭にひらめいた。

Onun benimkinden farklı olan bir fikri var.

彼女は私と違う意見を持っている。

Aramızda kalsın, John'un fikri pek ilgimi çekmiyor.

内緒だけど、ジョンの考えはどうも僕の心に訴えるものがないんだ。

Herkes o fikri prensip olarak kabul edecektir.

誰もがその考えを原理的には認めるだろう。

İşine nasıl başlayacağı konusunda bir fikri yoktu.

仕事にどう取り掛かったらいいのか彼女にはまるでわからなかった。

Parayla her şeyin satın alınabileceği fikri yanlıştır.

お金があれば何でも買えるという考えは間違っている。

Ben bu fikri öğrencilerin kafalarına işlemek niyetindeyim.

この考えを学生達に叩き込もうと思う。

Tom'un ne söyleneceği hakkında hiçbir fikri yok.

トムはなんと言えば良いかさっぱりわからない。

Bu öğrencilerin her birinin kendi fikri var.

この生徒たちはそれぞれの自分の意見をもっている。

Paranın her şeyi satın alabileceği fikri yanlış.

お金があれば何でも買えるという考えは間違っている。

Böyle bir fikri ne zaman ortaya attın?

いつそんな考えを思いついたの?

Bence değerli olan şeye odaklanmamız gerektiği fikri,

価値あることに 重きを置くというのは

Annemin yazarla ilgili iyi bir fikri var.

母はその作家を高く評価している。

Tom çok sayıda fikri komite ile paylaştı.

トムは委員会で多くのアイディアを共有した。

- Bu çılgın fikri nasıl buldun?
- Bu çılgın fikri nasıl ileri sürdün.
- Bu çılgın fikir nereden aklına geldi?

こんな馬鹿げた考えをどうやって思いついたんだ?

- Aramızda kalsın, Tom'un fikri bana pek cazip gelmiyor.
- Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor.

ここだけの話だが、トムの案はあまりぴんと来ない。

Her iki fikri de alıp tek fikirde birleştirebilirim.

この2つのアイデアを組み合わせ こんな風に表現できるぞと

Tüm gerçekliğin o minicik şeylerin titreşiminden yayıldığı fikri...

現実の全てのものは ちっぽけな 弦の振動によるものだというアイデア

Benden sonra ismimin yaşaması fikri hiç ilgimi çekmiyor.

私の名前を死後 残すことに興味がありません

Havanın ağırlığa sahip olma fikri çocuklara şaşırtıcı geldi.

空気に重さがある、という考えはその子にはびっくりするようなことだった。

Bir otobüs yolculuğu yapma fikri hakkında ne düşünüyorsun?

- バス旅行をすると言う考えをどう思いますか。
- バスで旅行するという考えをどう思いますか。

Onun nasıl ilerleyeceği konusunda hiçbir belirgin fikri yok.

彼は仕事の進め方について明確な考えを持っていない。

Onun kitapla ilgili en küçük bir fikri yoktu.

- 彼はその本のことを全然知らなかった。
- 彼はその本のことをちっとも知らなかった。

Benim kişisel bakış açıma göre onun fikri doğrudur.

私見では、彼の意見は正しい。

Ne yapmaya niyet ettiğime dair bir fikri yok.

私が何をするつもりなのか彼女は知らない。

Bu kitap bize iyi bir ekonomi fikri veriyor.

この本を読むと、経済学のことがよくわかる。

Son defa fincanı baş aşağı bırakma fikri neydi?

この前の時カップを逆さにして置いたのはどういうつもりだったのよ。

Tom'un herkesin neden güldüğüne dair hiçbir fikri yoktu

トムはなぜみんなが笑っているのか分からなかった。

Temel fikri şu; herkes kendi çıkarına yönelik davranışta bulunursa

彼の基本的な考え方は 誰しも私利私欲で行動すれば

Karısının onu niçin terk ettiği hakkında hiçbir fikri yoktu.

彼はなぜ妻が彼のもとを去ったのかわからなかった。

Mary'nin ne zaman geleceği konusunda Tom'un hiçbir fikri yok.

メアリーがいつ到着するのかトムには見当がつかない。

Bu sözlerin ne anlama geldiği hakkında bir fikri yoktu.

彼にはこの言葉がどんな意味を持つのか全くわからなかった。

Tom'un Mary'nin niçin erken gittiğine dair hiçbir fikri yoktu.

トムはマリーが早く出た理由を分かりませんでした。

Fizikçilerin bunun ne olabileceğine dair bir sürü sağlam fikri var,

物理学者は暗黒物質の正体について 色々推測していて

Ve bir fikri sınıfa sunmadan önce yaklaşık üç dakikaları var.

彼らは3分後には アイデアをクラスの みんなに売り込まなければなりません

Joe'nun yeni tür bir araba fikri onu müthiş zengin yapacak.

新型車に関するジョーの着想は彼を大金持ちにするだろう。

Tom'un bu sorunla nasıl baş edeceği hakkında hiçbir fikri yok.

トムはこの問題にどう対応すれば良いのか全く分からない。

Tom'un Mary'nin ondan neden nefret ettiğine dair hiç fikri yok.

メアリーがなぜ自分を嫌っているのか、トムにはさっぱり分からないでいる。

Başka bir şey düşündüğü zaman bile, ölüm fikri onun aklına geldi.

たとえ何か他のことを考えようとしても、死についてのいろいろな考えが頭に浮かぶのだった。

Onun, bu toplantının ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikri yok.

この会合がいかに重要かということを、彼はまったくわかっていない。

Kimsenin John'un nerede olduğu hakkında herhangi bir fikri yok gibi görünüyor.

ジョンがどこにいるのか誰も知らないようだ。

Jane'in ne zaman gitmesi ve nereye gitmesi gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu.

ジェーンはいつ、どこへ行ったらいいか全く分からなかった。

- Sadece nehir boyunca yüzmek fikri beni titretti.
- Nehri yüzerek geçmenin düşüncesi bile beni titretmeye yetti.

河を泳いで渡ると考えただけでも私はふるえた。

O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam.

不偏不党の精神で、などとかっこ付けているけど、結局のところ自分の意見を持っていないだけじゃないの。

O, şeytanın avukatı olmaktan usandı ve ne kadar aptalca olursa olsun, şimdi onların önerdiği her fikri kabul ediyor.

彼はいろいろ他人の欠点をあげつらうのにうんざりしてしまった。そこで彼らの言うことは何でも、たとえどんなにくだらなくてもそのまま認めることにしている。