Translation of "şık" in English

0.004 sec.

Examples of using "şık" in a sentence and their english translations:

Ne kadar şık!

- He's looking good.
- How dashing!

O şık giyinmiş.

She's smartly dressed.

O şık giyinmişti.

She was smartly dressed.

Şık olduğunu düşünüyorum.

I think you're swell.

Sen şık görünüyorsun.

You're looking chipper.

Çok şık görünüyorsun.

You look very elegant.

Şık giyinmek zorunda değilsin.

You don't have to dress up.

O çok şık görünüyor.

She looks very elegant.

Umarım aşırı şık giyinmemişimdir.

I hope I'm not overdressed.

Manuela'nın elbiseleri çok şık.

Manuela's dresses are very elegant.

Tom oldukça şık görünüyordu.

Tom looked quite dashing.

Burası çok şık değil.

- This is not very stylish.
- This isn't very stylish.

Manuela'nın kıyafetleri çok şık.

Manuela's clothes are very stylish.

El yazınız oldukça şık.

Your handwriting is quite elegant.

- O şık.
- O modaya uygun.

- She's fashionable.
- She is fashionable.

O, şık bir şekilde giyinmişti.

She's smartly dressed.

Tom çok şık bir adam.

Tom is a very classy guy.

Juan'ın gömleği benimki kadar şık.

Juan's shirt is as elegant as mine.

Biz şık şey yapmaya çalışıyoruz.

We're trying to do the smart thing.

Mary çok şık bir kadındır.

Mary is a very elegant woman.

Sen çok şık bir adamsın.

You're a very classy guy.

Oturma odası çok şık döşenmişti.

His living room was tastefully furnished.

Öncelikle şık aracım hakkında birkaç söz.

First, a word about my fancy wheels.

Tom her zaman şık kıyafetler giyer.

Tom always wears fashionable clothes.

Mary'nin şık elbiseler giydiğini düşünüyor musun?

Do you think Mary wears smart clothes?

O, güzel, şık ve iyi eğitimlidir.

She's beautiful, stylish and well-educated.

Tom, Boston'un en şık adamı seçildi.

Tom was voted Boston's most stylish man.

Şık saatler gittikçe daha popüler oluyor.

Smart watches are becoming more and more popular.

Tom bugün biraz şık giyinmiş gibi görünüyordu.

Tom seems a little overdressed today.

Bu kulaklıklar hem şık hem de konforlu.

These headphones are both stylish and comfortable.

Onun o kostümün içinde şık göründüğünü kabul etmek zorundasın.

You gotta agree that he looks stylish in that costume.

Tom daha şık görünmek istediği için sahte gözlük taktığını kabul etti.

Tom admitted that he wears fake glasses because he wants to look smarter.

O her ucundan özenle kıvrılmış bir bıyığı olan şık bir adamdı.

He was a dapper man with a mustache that curled neatly at each tip.

- Tom kadar zeki değilsin.
- Sen Tom kadar zeki değilsin.
- Tom kadar şık değilsin.

- You're not as smart as Tom.
- You're not as smart as Tom is.

Çok yaşlı bir çift 75.evlilik yıldönümünü kutlamak için şık bir akşam yemeğine çıkıyor.

A very elderly couple is having an elegant dinner to celebrate their 75th wedding anniversary.

Gerçeğe uygun konuşma şık değil, ve şık konuşma gerçeğe uygun değildir. İyi sözler ikna edici değil, ve ikna edici sözler iyi değildir.Bilgili olanlar çok değil, ve çok olanlar bilgili değildir.

Truthful speech is not elegant, and elegant speech is not truthful. Good words are not persuasive, and persuasive words are not good. The knowledgeable are not many, and the many are not knowledgeable.