Translation of "üretmeye" in English

Tom bahane üretmeye başladı.

Tom began to make excuses.

Biz iş üretmeye çalışıyoruz.

We're trying to generate business.

Beynimiz haklı sebepler üretmeye başlar.

our brain starts coming up with justifications.

Sadece bahaneler üretmeye devam etme.

Don't just keep making excuses.

- Mazeret üretmeye çalışmıyorum.
- Bahane uydurmaya çalışmıyorum.

I'm not trying to make excuses.

şirketler plastikten daha fazla kıyafet üretmeye başladı.

making more clothes out of plastic.

Sally bahaneler üretmeye devam etti ve köpeği suçladı.

Sally continued to make excuses and blamed the dog.

Küçük kedi yavruları süt üretmeye teşvik etmek için annelerinin karnını ovarlar, bu yüzden yetişkin kediler seni ovduklarında bu seninle mutlu ve rahat oldukları anlamına gelir- tıpkı sen onların anneleriymişsin gibi.

Young kittens knead their mother's belly to stimulate her to produce milk, so when grown cats knead on you, it means they're happy and comfortable with you – just like you're their mama.