Translation of "Köpeği" in English

- Biz köpeği besledik.
- Köpeği besledik.

We fed the dog.

Köpeği severim.

I like the dog.

Köpeği görüyorum.

I see the dog.

Köpeği gördüm.

I saw the dog.

Köpeği kovdu.

He drove the dog away.

Köpeği seviyorum.

I like the dog.

Köpeği yıkayacağım.

I'm going to give the dog a bath.

Köpeği incitme.

Don't hurt the dog.

Köpeği besleyeceğim.

I'll feed the dog.

Köpeği beslemeyin.

Don't feed the dog.

Köpeği besleme!

Don't feed the dog!

Köpeği yakaladım.

I caught the dog.

Köpeği özlüyorum.

I miss the dog.

Köpeği yıkadım.

I washed the dog.

Köpeği yıkadık.

We washed the dog.

Birisinin köpeği kayboldu.

Someone's dog disappeared.

Köpeği besledin mi?

Have you fed the dog?

Köpeği dışarda tutun.

Keep the dog out.

Kedi köpeği izliyor.

The cat looks at the dog.

Bu köpeği seviyorum.

I like this dog.

Köpeği bahçede koşuyordu.

His dog was running in the yard.

Ben köpeği besledim.

I fed the dog.

Köpeği beslemeyi unuttu.

He forgot to feed the dog.

Gürültü, köpeği havlattı.

The noise set the dog barking.

Tom köpeği bıraktı.

Tom let the dog out.

Köpeği bana havlıyor.

His dog is barking at me.

Köpeği neyle besledin?

What did you feed the dog?

Onun köpeği nerede?

Where is his dog?

Köpeği dışarıda bırak.

- Leave the dog outside!
- Leave the dog outside.

Ken'in köpeği beyazdır.

Ken's dog is white.

Zaten köpeği besledim.

I've already fed the dog.

Köpeği beslemem gerek.

I need to feed the dog.

O köpeği sevdim.

I loved that dog.

Köpeği veterinere götüreceğim.

I'm going to take the dog to the vet.

Köpeği beslemeyi unutma.

Don't forget to feed the dog.

Köpeği besleme vakti.

It's time to feed the dog.

Köpeği yürüyüşe çıkar.

Take the dog for a walk.

Tom'un köpeği yoktu.

Tom didn't have a dog.

Tom'un köpeği yattı.

Tom's dog lay down.

Tom'un köpeği kahverengi.

Tom's dog is brown.

Tom köpeği besledi.

Tom fed the dog.

O köpeği seviyorum.

I like that dog.

Lütfen köpeği besle.

Please feed the dog.

Mary'nin köpeği zararsızdır.

Mary's dog is inoffensive.

Bu onların köpeği.

It's their dog.

O, köpeği okşuyordu.

He was petting the dog.

Komşumun köpeği öldü.

My neighbor's dog is dead.

Tom'un köpeği yok.

Tom doesn't have a dog.

Tom'un köpeği var.

Tom has a dog.

Bu köpeği istiyorum.

I want this dog.

Köpeği tasmasından yakaladım.

I grabbed the dog by its collar.

Hangi köpeği seçerdin?

Which puppy would you choose?

Köpeği mutfağa kilitleyin.

Lock the dog in the kitchen.

Timsah köpeği yedi.

The alligator ate the dog.

Köpeği var mı?

Has she got a dog?

Köpeği bahçeye koştu.

His dog ran in the yard.

Bu Mary'nin köpeği.

This is Mary's dog.

Alice, köpeği görmedi.

- Alice didn't see the dog.
- Alice did not see the dog.

Bu Tom'un köpeği.

This is Tom's dog.

Bu kimin köpeği?

Whose dog is this?

Tom köpeği gezdirir.

Tom walks the dog.

Tom'un köpeği kayıp.

Tom's dog is missing.

Leyla köpeği vurdu.

Layla shot the dog.

Köpeği beslemeyi unuttum.

I forgot to feed the dog.

Komşumun köpeği havlıyor.

- My neighbour's dog barks.
- My neighbor's dog is barking.

Tom'un köpeği şirin.

Tom's dog is cute.

Henüz köpeği beslemedim.

I haven't fed the dog yet.

Tom'un köpeği kaçtı.

- Tom's dog has run away.
- Tom's dog ran away.

Tom'un köpeği öldü.

Tom's dog has died.

Köpeği gezdirir misin?

Would you mind walking the dog?

Onların köpeği mi?

It's their dog?

Köpeği veterinere götürmeliyiz.

We have to take the dog to the vet.

Köpeği veterinere götürüyorum.

I'm taking the dog to the vet.

Komşumun köpeği havlıyordu.

My neighbor's dog was barking.

Tomas köpeği arıyor.

Tom is looking for his dog.

Köpeği dışarı saldı.

He let the dog out.

Oğlanların köpeği kaçtı.

The boys' dog fled.

Tom'un köpeği mutlu.

Tom's dog is happy.

- Tom'un köpeği çok havlıyor.
- Tom'un köpeği çok havlar.

Tom's dog barks a lot.

Marko'nun bir köpeği var. Onun köpeği çok küçük.

Marko has a dog. His dog is very small.