Translation of "çocuklu" in English

On çocuklu bir anneyim.

[woman] I am a mom, and I have ten children.

Park çocuklu insanlarla dolu.

The park was crowded with people with children.

O, iki çocuklu evlidir.

He is married with two children.

Tom evli ve çocuklu.

Tom is married with children.

Tom üç çocuklu evli.

Tom is married with three sons.

Beş erkek çocuklu bir aileden geliyorum,

I come from a family of five brothers,

O, iki çocuklu bekar bir anne.

She's a single mother of two.

Onun evli iki çocuklu olduğunu duydum.

I heard she is married with two children.

Linda beş çocuklu boşanmış bir anneydi.

Linda was a divorced mother of five children.

- Mary bekâr bir anne.
- Mary çocuklu bir dul.

Mary is a single mom.

- Çocuklu tek kişi ben değilim.
- Çocuğu olan tek ben değilim.

I'm not the only one with a child.

- Dört çocuklu bekar bir anneyim.
- Ben dört çocuğun tek annesiyim.

I am a single mother of four children.

Çocuklu bir arabada sigara içmek, çocuk istismarına eşdeğer olarak kabul edilir.

Smoking in a car with children is considered as tantamount to child abuse.

Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor.

The profane language used on network television makes many parents with young children not want to subscribe to cable.