Translation of "Çanta" in English

0.012 sec.

Examples of using "Çanta" in a sentence and their english translations:

Çanta nerede?

Where's the bag?

Çanta boş.

The bag is empty.

Çanta dolu.

The bag is full.

Hangi çanta sizinki?

Which bag is yours?

Çanta geride bırakıldı.

The bag has been left behind.

Çanta benim değildi.

The bag wasn't mine.

Bu çanta kimin?

- Whose bag is this?
- Whose is this bag?

Çanta lazım mı?

Do you need a bag?

Bu çanta benim.

This bag is mine.

O çanta benim.

That bag is mine.

Bu çanta yağlı.

This bag is greasy.

Ne ağır bir çanta!

What a heavy bag!

Bu çanta küçük değil.

- This bag is not small.
- This bag isn't small.

Ben bir çanta aldım.

I purchased one bag.

Bir çanta satın aldım.

I purchased one bag.

Bu çanta çok ağırdır.

This bag is too heavy.

Bir çanta istiyor musunuz?

Do you want a bag?

Bu çanta aşırı ağır.

This bag is too heavy.

Bu çanta kağıttan yapılmıştır.

This purse is made of paper.

Bu çanta arabayla taşındı.

This bag was carried by car.

Bu çanta deriden yapılmıştır.

This bag is made of leather.

O çanta pahalı görünüyor.

That bag looks expensive.

Tom çanta fermuarını kapadı.

- Tom zipped up his bag.
- Tom zipped his bag shut.

Mary bir çanta taşımaz.

Mary doesn't carry a purse.

Tom bir çanta taşıyordu.

Tom was carrying a bag.

Masanın üzerinde bir çanta vardır.

There is a bag on the desk.

Birisi bankta bir çanta bıraktı.

Someone has left a bag on the bench.

Çanta büyüktü ve dahası ağırdı.

The bag was big, and moreover, it was heavy.

Çanta taşıyamayacağım kadar çok ağırdı.

The bag was too heavy for me to move.

Çanta taşınmayacak kadar çok ağırdı.

The bag was too heavy to carry.

O, sırtında bir çanta taşır.

He carries a bag on his back.

O bir çanta ile yürüyordu.

He went about with a bag.

Burada bir çanta gördün mü?

Did you see a bag here?

Bana başka bir çanta göster.

Show me another bag.

Yolcu koltuğunda bıraktığım çanta kaybolmuş!

The bag I left on the passenger seat is missing!

Bu siyah çanta senin mi?

That black bag is yours?

Bu çanta yeterince büyük değil.

- This bag is not big enough.
- This bag isn't big enough.

Annem bana bir çanta yaptı.

My mother made me a bag.

Karım için bir çanta arıyorum.

I'm looking for a bag for my wife.

Onlar çanta ve bagajla geldiler.

They came with bag and baggage.

O ipek bir çanta taşıdı.

She carried a silk purse.

O siyah çanta senin mi?

- Is that black bag yours?
- That black bag is yours?

Tom bir çanta hatmi çıkardı.

Tom took out a bag of marshmallows.

Tom siyah bir çanta taşıyor.

Tom is carrying a black bag.

Bu siyah çanta Tom'un mu?

Is that black bag Tom's?

- Tom bir çanta doldurdu ve gitti.
- Tom bir çanta hazırladı ve gitti.

Tom packed a bag and left.

Çanta için bana beş dolar ödettiler.

They charged me five dollars for the bag.

Onun kolunun altında bir çanta vardır.

She has a bag under her arm.

Ben yeni bir çanta satın aldım.

I bought a new bag.

O, elma dolu bir çanta taşıdı.

He carried a bag full of apples.

Tom büyük bir çanta şeker taşıyordu.

Tom was carrying a big bag of candy.

Tom para dolu bir çanta taşıyordu.

Tom was carrying a briefcase full of cash.

O çanta dana derisinden mi yapılmış?

Is that bag made of calfskin?

Tom bir silindir spor çanta taşıyordu.

Tom was carrying a duffel bag.

Bu mağazada hiç çanta var mı?

Are there any bags in this shop?

Tom, Mary'ye kahverengi bir çanta verdi.

Tom handed Mary a brown bag.

Bakın gençler, bu çanta armutlarla dolu.

Look boys; this bag is full of pears.

Bu çanta için 200 dolar ödedim.

I paid $200 for this bag.

Kaç tane çanta kontrol etmek istiyorsun?

How many bags do you want to check?

Tom omuzunda bir spor çanta taşıyor.

Tom is carrying a duffel bag over his shoulder.

Büyük bir çanta içine çamaşırlarını doldurdu.

He stuffed his laundry into a large bag.

Sami kafasının üstüne bir çanta koydu.

Sami put a bag over his head.

Tom bana para dolu bir çanta verdi.

Tom gave me a bag full of money.

Onun geçen hafta satın aldığını çanta çalındı ​​.

She was robbed of the handbag that she had bought last week.

Benim çanta her zaman tıka basa dolu.

My bag's always packed.

Bu çanta bana 6 sterline mal oldu.

This bag cost me 6 pounds.

Tom, Mary'ye küçük kahverengi bir çanta verdi.

Tom handed Mary a small brown bag.

Doktor siyah bir çanta taşıyarak içeri geldi.

The doctor came in carrying a black bag.

Çanta üzerinde çok sayıda parmak izi vardı.

There were many fingerprints on the purse.

Onlar bana çanta için beş dolar ödedi.

They paid me five dollars for the bag.

Bu, bir hafta önce kaybettiğim aynı çanta.

This is the same purse that I lost a week ago.

Bu çanta hem iyi hem de ucuz.

This bag is both good and inexpensive.

Bu çanta herhangi bir mağazada mevcut değildir.

This bag is not available in any store.

Bu çanta sizinki mi yoksa onunki midir?

Is this bag yours or his?

Mary taklit bir Gucci çanta satın aldı.

Mary bought a fake Gucci handbag.

O, bana deriden yapılmış bir çanta verdi.

She gave me a bag made of leather.

Tom'un kırmızı bir çanta taşıdığını hiç hatırlamıyorum.

I don't remember ever seeing Tom carrying a red bag.

Tom Mary'nin arabasında bir çanta bakkaliye gördü.

Tom saw a bag of groceries in Mary's car.

Sami kredi kartlarıyla dolu bir çanta buldu.

Sami found a purse full of credit cards.

Kız şeylerle tam doldurulmuş bir plastik çanta taşıyordu.

The girl was carrying a plastic bag stuffed full of things.

Çanta benim tek başıma taşıyamayacağım kadar çok ağırdı.

The bag was too heavy for me to carry by myself.

Tom, Mary'ye timsah derisi bir çanta satın aldı.

Tom bought Mary a crocodile skin handbag.

Ben bir çanta taşıdım ama diğeri geride kaldı.

I carried one bag, but the other one was left behind.

Tom bir milyon dolar içeren bir çanta taşıyor.

Tom is carrying a bag containing a million dollars.

Dan yarım milyon dolar içeren bir çanta taşıyordu.

Dan was carrying a bag containing half a million dollars.

Çanta kolaylıkla bir hafta boyunca yeterli giysileri taşıyacak.

The bag will easily carry enough clothes for a week.

Çocuklar neden bu kadar ağır bir çanta taşımak zorundalar?

Why do children have to carry such a heavy bag?