Translation of "Yağlı" in English

Saçım yağlı.

My hair is greasy.

Ellerim yağlı.

My hands are greasy.

O biraz yağlı.

It's a bit greasy.

Yağlı yiyecekleri sevmiyorum.

I don't like fatty foods.

Tom'un parmakları yağlı.

Tom's fingers are greasy.

Tom'un elleri yağlı.

Tom's hands are greasy.

Yağlı gıdaları sevmiyorum.

I don't like a fat diet.

Yağlı yiyecekler yememelisin.

You shouldn't eat fatty foods.

Bu çanta yağlı.

This bag is greasy.

Yağlı bir diyeti sevmiyorum.

I don't like a fat diet.

Onun yağlı saçı var.

He has greasy hair.

Yağlı bir cildim var.

I have greasy skin.

Onun yağlı cildi var.

She has oily skin.

Yiyeceği çok yağlı buldum.

I found the food too greasy.

Buradaki yağlı biftekleri seviyorum.

I like the fatty steaks here.

Yağlı yiyecek yemekten kaçınmalısınız.

You should try to avoid eating greasy food.

Tom'un yağlı saçları var.

Tom has greasy hair.

Benim için az yağlı süt.

Low-fat milk for me.

Onun kolu yağlı tavaya dokundu.

His sleeve touched the greasy pan.

Tom'un yağlı bir cildi var.

Tom has oily skin.

Diyetin çok fazla yağlı mıdır?

Does your diet have too much fat?

Yiyeceğin çok yağlı olduğunu düşündüm.

- I thought the food was too greasy.
- I thought that the food was too greasy.

Gömleğindeki o yağlı şey nedir?

What is that greasy stuff on your shirt?

Bu yağlı boyayı kim yarattı?

Who created this oil painting?

Tam yağlı süt midemi bozuyor, bu yüzden her zaman yarım yağlı süt içiyorum.

Whole milk upsets my stomach, so I always drink two-percent milk.

Annem, yağlı yumurtalı noodle ile birlikte

And my mom made this meatloaf that she wrapped in bacon

Bu makineyi temiz ve yağlı tutmalısınız.

You should keep this machine clean and lubed.

Tom'un saçı daima yağlı ve pis.

Tom's hair is always greasy and dirty.

Bu yiyeceğin çok yağlı olduğunu sandım.

I thought the food was too greasy.

Bu oldukça yağlı bir et parçası.

This is a rather fatty cut of meat.

Tom kaburga gibi yağlı gıdaları sevmez.

Tom doesn't like greasy food such as spareribs.

O, yağlı restoran menüsüne dokunmaya cesaret edemedi.

She didn't dare touch the greasy restaurant menu.

Çok yağlı oldukları için tüm kızartmaları yemedim.

I didn't eat all the fries because they were too oily.

O restorandaki yemek benim için çok yağlı.

The food at that restaurant is too greasy for me.

Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.

I came home very tired and with greasy clothes.

Tom en güzel yağlı boyayla resim yapıyor.

Tom paints best in oil.

Bu yağlı boya tablo 17. yüzyıldan kalma.

This oil painting dates from the 17th century.

Tom düşük-yağlı, yüksek-proteinli diyet yapıyor.

Tom is on a low-fat, high-protein diet.

Yağlı tarafı aşağı gelmeyecek şekilde düşmesini sağlayacak şekilde

try and push it off in such a way that it doesn't fall butter-side down,

Ellerim çok yağlı ve pis olduğunda nefret ederim.

I hate when my hands get too oily and messy.

Eski İtalyan yağlı boya resim hiç halkın içinde sergilenmedi.

The old Italian oil painting was never exhibited in public.

- Açılın!
- Yol ver!
- Yol ver, değmesin!
- Değmesin, yağlı boya!

Gangway!

Tom silahını garajdaki bir demet yağlı paçavranın altına sakladı.

Tom hid the gun under a bunch of oily rags in his garage.

Ünlü yağlı boya resim açık artırmada 2 milyon dolara satıldı.

The famous oil painting was sold at the auction for 2 million dollars.