Translation of "Dört" in Dutch

0.022 sec.

Examples of using "Dört" in a sentence and their dutch translations:

Dört.

4

Saat dört.

Het is vier uur.

- Dört erkek kardeşim var.
- Dört biraderim var.

Ik heb vier broers.

Dört tane soru.

Vier vragen.

Dört yaşındayken okuyabiliyordu.

Ze kon lezen toen ze vier was.

Dört haftalık hamileyim.

- Ik ben vier weken zwanger.
- Ik ben vier weken overtijd.

Dört silahlı adam bankayı soyup dört milyon dolarla kaçtı.

Vier gewapende mannen overvielen de bank en zijn ontsnapt met vier miljoen dollar.

Çocukluğumdaki dört kanallı televizyondan

We gingen van de vier televisiekanalen uit mijn kindertijd

Burada dört aşamaya geliyoruz.

Het komt neer op vier A's.

Dünya'nın dört bir yanında

Overal op de planeet...

Dünyanın dört bir yanında...

Overal op de planeet...

Bu kitap dört dolar.

Dit boek kost 4 dollar

Yangında dört aile öldürüldü.

Vier gezinnen kwamen om in de brand.

Yağmur dört gün sürdü.

Het regende gedurende vier dagen.

Dört çarpı beş yirmidir.

- Vier maal vijf is twintig.
- Vier keer vijf is twintig.

Onlar dört yıldır evliler.

Ze zijn 4 jaar getrouwd.

O, dört dil konuşuyor.

Hij spreekt vier talen.

İki kere iki dört.

- Het is zo zeker als twee maal twee vier is.
- Het staat als een paal boven water.

Jorge dört dil konuşuyor.

Jorge kan vier talen spreken.

Bugün dört yaşına giriyorsun.

Vandaag word je vier jaar oud.

Ailemde dört kişi var.

Mijn familie bestaat uit 4 gezinsleden.

Benim dört çocuğum var.

Ik heb vier kinderen.

O, yirmi dört yaşında.

Hij is vierentwintig jaar oud.

O yirmi dört yaşında.

Hij is vierentwintig jaar oud.

Üçgenlerin dört köşesi yoktur.

Driehoeken hebben geen vier hoeken.

Ben dört aylık hamileyim.

- Ik ben in mijn vierde maand.
- Ik ben vier maanden zwanger.

Senin dört köpeğin var.

Je hebt vier honden.

Dört adam şarkı söylüyor.

Vier mannen zingen.

Ben on dört yaşındayım.

Ik ben veertien jaar oud.

Noel'i dört gözle bekliyorum.

Ik kijk uit naar Kerstmis.

- Dört çocuklu bekar bir anneyim.
- Ben dört çocuğun tek annesiyim.

Ik ben een alleenstaande moeder van vier kinderen.

- Bir köpeğin dört bacağı var.
- Bir köpeğin dört tane bacağı vardır.

Een hond heeft vier poten.

Kıtlık, Mahşerin Dört Atlısı'ndan biri.

Hongersnood is een van de vier ruiters van de Apocalyps.

Dört saati aşkın süredir yürüyorlar.

Ze lopen al langer dan vier uur.

Harvard sadece dört kez kazandı.

won Harvard slechts vier keer.

Her dört Haziranda buraya gelirim.

Ik kom hier elke vierde juli.

Bir köpeğin dört bacağı var.

Een hond heeft vier poten.

Bay Brown'ın dört çocuğu var.

Meneer Brown heeft vier kinderen.

Bir masanın dört bacağı var.

Een tafel heeft vier poten.

Okul dört tane bilgisayarlarla donatıldı.

De school heeft vier computers.

Sadece dört at yarışta yarıştı.

Er deden maar vier paarden mee aan de race.

İki kere iki dört eder.

Twee maal twee is vier.

Annemin dört erkek kardeşi var.

Mijn moeder heeft vier broers.

Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.

Ik kijk uit naar de zomervakantie.

Yalnızca dört tane at yarıştaydı.

Er deden maar vier paarden mee aan de race.

Mektubunu almayı dört gözle bekliyorum.

Ik kijk ernaar uit om je brief te krijgen.

Bay Brown'un dört çocuğu vardır.

Meneer Brown heeft vier kinderen.

Jorge dört tane dil konuşabilir.

Jorge kan vier talen spreken.

Dört kere altı kaç yapar?

Hoeveel is vier maal zes?

Babam dört yıl önce öldü.

Mijn vader stierf vier jaar geleden.

Bugün oğlum dört yaşına giriyor.

Mijn zoon wordt vandaag vier jaar.

İki artı iki dört yapar.

Twee plus twee is vier.

Bak! Dört yapraklı bir yonca!

Kijk! Een klavertjevier!

Biz dört yıl önce tanıştık.

- Wij hadden vier jaar geleden elkaar ontmoet.
- Het was vier jaar sinds we elkaar hadden ontmoet.

Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.

Dat boek is in vier delen ingedeeld.

Benim saatime göre saat dört.

Volgens mijn uurwerk is het vier uur.

Otuz dört yaşında bir kadınım.

Ik ben een vrouw van vierendertig jaar.

Kurs on dört gün sürüyor.

De cursus duurt veertien dagen.

Maria'nın dört erkek kardeşi var.

Maria heeft vier broers.

Annesi dört yıl sonra öldü.

Zijn moeder stierf vier jaar later.

Meg dört yapraklı yonca buldu.

Meg heeft een klavertjevier gevonden.

Üç kere dört, on iki eder.

Drie keer vier is twaalf.

Tom vücut yağlarından dört paunt verdi.

Tom is verlost van vier pond lichaamsvet.

Hiç dört yapraklı yonca buldun mu?

- Heb je ooit een klavertjevier gevonden?
- Heeft u ooit een klavertjevier gevonden?
- Hebben jullie ooit een klavertjevier gevonden?

Kaza olduğunda, otomobilde dört kişi vardı.

Er waren vier mensen in de auto wanneer het ongeval gebeurde.

Tom seninle tanışmayı dört gözle bekliyor.

Tom kijkt ernaar uit je te ontmoeten.

Mary dört yapraklı bir yonca buldu.

Maria vond een klavertjevier.

Bu dört hafta sadece bize ait.

Deze vier weken zijn van ons alleen.

Dört yıldır Rio de Janeiro'da yaşıyorum.

Ik woon al vier jaar in Rio de Janeiro.

Şehrin dört bir yanı dağlarla çevriliydi.

De bergen waren overal rondom de stad.

Tom dört yapraklı bir yonca buldu.

Tom vond een klavertjevier.

Tom dört tane ülkeyi ziyaret etti.

Tom bezocht vier landen.

O dört günden daha fazla kalmayacak.

Hij zal niet langer dan vier dagen blijven.

Son dört yıl içinde seni görmedim.

- We hebben u niet gezien de voorbije vier jaar.
- We hebben je de laatste vier jaar niet gezien.

Amerika İç Savaşı dört yıl sürdü.

De Amerikaanse Burgeroorlog duurde vier jaar.

Sami dört tane pizza sipariş etti.

Sami bestelde vier pizza's.

Bunu seninle yapmayı dört gözle bekliyorum.

Ik kijk ernaar uit om dat met jou te doen.

- Dünyada her saniye başına dört bebek doğuyor.
- Dünya üzerinde her saniyede dört çocuk doğuyor.

Er worden elke seconde over de hele wereld vier baby's geboren.

İşte günlük yaşamınızda kullanabileceğiniz dört kolay örnek:

Hier zijn vier eenvoudige dingen die je in het dagelijks leven kunt doen.

üç, dört, belki beş yıl çok çalıştık,

studeerden hard voor drie, vier, vijf jaar

ülkenin dört bir yanında protestolar patlak verdi.

braken protesten uit in het hele land.

Koklama duyusu, tazınınkinden dört kat daha keskin.

Haar reukzin is vier keer zo goed als die van een bloedhond.

çünkü Napolyon dört gün önce tahttan çekildi.

aangezien Napoleon vier dagen eerder afstand had gedaan.

New York'tan Boston'a gidiş dört saat sürer.

Het is vier uur rijden van New York naar Boston.

Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir.

Azië is ongeveer vier keer zo groot als Europa.

Dört tavşanımız var ve bunlardan biri ısırıyor.

We hebben vier konijnen, één ervan bijt.

Bu bisikleti dört sene önce satın aldım.

Vier jaar geleden heb ik deze fiets gekocht.

Dört saatten daha fazla bir süredir yürüyorum.

Ik ben al meer dan vier uur aan het lopen.

Tom sadece haftada dört gün okula gider.

Tom gaat maar vier dagen per week naar school.