Translation of "John'un" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "John'un" in a sentence and their dutch translations:

John'un gerekçesi şuydu:

Johns rechtvaardiging was vrij eenvoudig:

John'un eli temiz.

De hand van Jan is rein.

O John'un elması.

Het is de appel van John.

John'un geleceğini umuyorum.

Ik hoop dat John komt.

Tom, John'un ikizidir.

Tom is de tweelingsbroer van John.

John'un yanına oturdum.

- Ik zat dicht bij John.
- Ik zat naast John.

- O, John'un onu sevdiğini biliyordu.
- John'un kendisini sevdiğini biliyordu.

Ze wist dat John van haar hield.

Tom'la John'un arasına oturdum.

- Ik zette mij tussen Tom en John.
- Ik ben tussen Tom en John gaan zitten.

John'un beş elması var.

John heeft vijf appels.

Tom John'un ayakkabılarını giyiyor.

Tom draagt de schoenen van John.

John'un iki oğlu var.

John heeft twee zonen.

- Tom Mary'ye John'un resmini gösterdi.
- Tom Mary'ye John'un bir resmini gösterdi.

Tom liet Mary een foto van John zien.

Tom ve Mary, John'un cenazesindeydiler.

Tom en Mary waren op de begrafenis van John.

John'un bir Japon arabası var.

John heeft een Japanse auto.

Tom Mary'ye John'un numarasını verdi.

Tom gaf Maria Johns nummer.

Mary ve John'un ikisi de yüzemez.

Mary en John kunnen allebei niet zwemmen.

John'un tenise doğal bir kabiliyeti var.

John heeft een natuurlijk talent voor tennis.

Tom Mary'ye John'un orada olacağını söyledi.

Tom vertelde Mary dat John daar zou zijn.

Tom ve Mary John'un onların ne yapmasını istediğini anlıyor gibi görünmüyordu.

Tom en Mary leken niet te begrijpen wat John hen wilde laten doen.

Kimsenin John'un nerede olduğu hakkında herhangi bir fikri yok gibi görünüyor.

Niemand lijkt te weten waar John is.

Tom'un Mary ve John'un birbirleriyle flört ettikleri konusunda hiçbir kuşkusu yok.

Tom had nooit enig besef dat Maria en John aan het daten waren.

John'un beş elması var. Birini Mary'ye verir. Çantada kaç tane elma kalır?

John heeft vijf appels. Hij geeft er één aan Maria. Hoeveel peren zitten er nog in de zak?

- John'ın iki oğlu var.
- John'ın iki oğlu vardır.
- John'un iki oğlu var.

John heeft twee zonen.