Translation of "Bulamadı" in German

0.015 sec.

Examples of using "Bulamadı" in a sentence and their german translations:

Ayakkabılarını bulamadı.

Er konnte seine Schuhe nicht finden.

Tom, Mary'yi bulamadı.

Tom konnte Maria nicht finden.

Tom ayakkabısını bulamadı.

Tom konnte seine Schuhe nicht finden.

Onlar sorunu bulamadı.

Sie konnten das Problem nicht finden.

Tom onu bulamadı.

Tom konnte es nicht finden.

Tom, pasaportunu bulamadı.

Tom konnte seinen Pass nicht finden.

O, evi bulamadı.

Er konnte das Haus nicht finden.

Tom iş bulamadı.

Tom konnte keine Arbeit finden.

Tom gözlüklerini bulamadı.

- Tom fand seine Brille nicht.
- Tom konnte seine Brille nicht wiederfinden.
- Tom konnte seine Brille nicht finden.

Tom aradığını bulamadı.

Tom konnte nicht finden, was er suchte.

Tom anahtarları bulamadı.

Tom konnte die Schlüssel nicht finden.

Tom anahtarı bulamadı.

Tom konnte die Schlüssel nicht finden.

Tom beni bulamadı.

Tom hat mich nicht gefunden.

Tom bizi bulamadı.

Tom hat uns nicht gefunden.

Hiç kimse mağarayı bulamadı.

Keiner konnte die Höhle finden.

Hiç kimse cevabı bulamadı.

- Niemand konnte die Antwort finden.
- Keiner hat die Antwort finden können.

Polis hiçbir ipucu bulamadı.

Die Polizei tappte im Dunkeln.

Tom memleketini haritada bulamadı.

Tom konnte nicht seine Heimatstadt auf der Karte finden.

Tom henüz Mary'yi bulamadı.

Es ist Tom noch nicht gelungen, Maria zu erreichen.

Tom evin yolunu bulamadı.

Tom fand nicht mehr nach Hause.

O, ne sakladığımı bulamadı.

Er hat das, was ich versteckt habe, nicht gefunden.

Tom bir iş bulamadı.

- Tom konnte keine Arbeit finden.
- Tom war nicht erfolgreich, eine Arbeit zu finden.

Tom gizlediğim şeyi bulamadı.

Tom konnte nicht finden, was ich versteckt hatte.

O, yatak örtülerini bulamadı.

Er fand die Bettlaken nicht.

Tom konuşacak birini bulamadı.

Tom fand niemanden, mit dem er sprechen konnte.

Tom aydınlatma anahtarını bulamadı.

Tom konnte den Lichtschalter nicht finden.

Çocuk labirentten çıkış yolunu bulamadı.

Der Junge konnte nicht aus dem Irrgarten herausfinden.

Tom haritada Tuna nehrini bulamadı.

Tom konnte die Donau auf der Karte nicht finden.

Tom aradığı şeyi hâlâ bulamadı.

Tom hat noch immer nicht gefunden, wonach er suchte.

Tom ayakkabısının sol tekini bulamadı.

Tom konnte seinen linken Schuh nicht finden.

Polis herhangi bir ipucu bulamadı.

Die Polizei hat keine Spur gefunden.

Henüz kimse gençlik çeşmesini bulamadı.

Noch hat niemand den Quell der ewigen Jugend gefunden.

O, geri dönüş yolunu bulamadı.

Sie konnte den Weg zurück nicht finden.

Tom parkedecek bir yer bulamadı.

Tom konnte keinen Parkplatz finden.

Tom haritada doğduğu yeri bulamadı.

Tom war nicht in der Lage, seine Heimatstadt auf der Karte zu finden.

Tom bir bebek bakıcısı bulamadı.

Tom konnte keinen Babysitter finden.

Tom bir boş park yeri bulamadı.

Tom konnte keinen leeren Parkplatz finden.

Tom birlikte dans edecek birini bulamadı.

- Tom fand niemanden, mit dem er tanzen konnte.
- Tom fand niemanden zum Tanzen.

Tom hazine arıyordu, ancak onu bulamadı.

Tom suchte nach dem Schatz, fand ihn aber nicht.

Çocuklarını aradı ama hiçbir yerde onları bulamadı.

Sie suchte ihre Kinder, konnte sie jedoch nirgends finden.

Tom listeyi taradı ama kendi adını bulamadı.

Tom überflog die Liste, konnte aber seinen Namen nicht finden.

Tom, nasıl hissettiğini ifade edecek kelimeleri bulamadı.

Tom fand keine Worte, um auszudrücken, wie ihm zumute war.

Tom saklanmak için iyi bir yer bulamadı.

- Tom konnte kein gutes Versteck finden.
- Tom konnte keine gute Stelle zum Verstecken finden.

Evin anahtarı için çantasına baktı ama onu bulamadı.

Sie suchte in ihrer Tasche nach dem Hausschlüssel, konnte ihn aber nicht finden.

Tom Mary ile konuşmak istiyordu ama onu bulamadı.

Tom wollte mit Maria reden, doch er konnte sie nicht finden.

Tom ilk yardım kitini aradı fakat onu bulamadı.

Tom suchte seinen Verbandskasten, aber er konnte ihn nicht finden.

Polis, Tom'un odasını aradı, ama hiçbir şey bulamadı.

Die Polizei durchsuchte Toms Zimmer, fand aber nichts.

Tom Mary için her yere baktı ama onu bulamadı.

- Tom suchte allerenden nach Maria, doch er konnte sie nicht finden.
- Tom suchte überall nach Maria, aber konnte sie nicht finden.

Hiçbir zaman savaşın belirleyici savaş alanlarında kendini kanıtlama fırsatı bulamadı.

Er hatte nie die Gelegenheit, sich auf den entscheidenden Schlachtfeldern des Krieges zu beweisen.

- Tom başka bir şey söyleyemedi.
- Tom, söyleyecek başka söz bulamadı.

- Tom konnte nichts anderes sagen.
- Tom konnte nichts weiter sagen.

Tom yumurtaları o kadar iyi sakladı ki hiç kimse onları bulamadı.

Tom versteckte die Eier so gut, dass sie keiner finden konnte.

Polis her yere baktı ve Tom'la ilgili herhangi bir iz bulamadı.

Die Polizei schaute überall und konnte keine Spur von Tom finden.