Translation of "Bulamadı" in English

Ayakkabılarını bulamadı.

- He couldn't find his shoes.
- She couldn't find her shoes.

- Tom böceği bulamadı.
- Tom hatayı bulamadı.

Tom couldn’t find the bug.

Tom, Mary'yi bulamadı.

- Tom couldn't find Mary.
- Tom wasn't able to find Mary.

Tom ayakkabısını bulamadı.

Tom couldn't find his shoes.

Onlar sorunu bulamadı.

They couldn't find the problem.

Onlar Tom'u bulamadı.

They haven't found Tom.

Tom oğlunu bulamadı.

Tom couldn't find his son.

Tom onu bulamadı.

Tom couldn't find it.

Tom gözlüklerini bulamadı.

Tom couldn't find his glasses.

Tom anahtarlarını bulamadı.

Tom couldn't find his keys.

Tom, pasaportunu bulamadı.

Tom couldn't find his passport.

O, evi bulamadı.

He couldn't find the house.

Tom iş bulamadı.

Tom couldn't find work.

Dan, Linda'yı bulamadı.

Dan couldn't find Linda.

O aradığını bulamadı.

He didn't find what he was looking for.

Tom anahtarını bulamadı.

Tom had trouble finding his key.

Tom aradığını bulamadı.

- Tom couldn't find what he was looking for.
- Tom wasn't able find what he was looking for.

Tom anahtarları bulamadı.

Tom couldn't find the keys.

Kimse Leyla'yı bulamadı.

Nobody could find Layla.

Kimse Tom'u bulamadı.

- Nobody could find Tom.
- No one could find Tom.

Tom pasaportunu bulamadı.

Tom couldn't find his passport.

Tom beni bulamadı.

Tom didn't find me.

Tom bizi bulamadı.

Tom didn't find us.

Hiç kimse mağarayı bulamadı.

No one could find the cave.

Tom otobüs durağını bulamadı.

Tom couldn't find the bus stop.

Hiç kimse cevabı bulamadı.

No one could find the answer.

Polis hiçbir ipucu bulamadı.

The police found no clue.

Tom henüz Mary'yi bulamadı.

Tom hasn't been able to get a hold of Mary yet.

Tom evin yolunu bulamadı.

Tom couldn't find his way back home.

O, ne sakladığımı bulamadı.

He didn't find what I hid.

Dünya hala huzur bulamadı.

The world still has not found peace.

Tom konuşacak birini bulamadı.

Tom couldn't find anyone to talk to.

Tom bir iş bulamadı.

Tom couldn't find a job.

Tom gizlediğim şeyi bulamadı.

- Tom couldn't find what I'd hidden.
- Tom wasn't able to find what I'd hidden.

Tom onu neden bulamadı?

Why didn't Tom find it?

Programcılar hatanın sebebini bulamadı.

The programmers could not find the cause of the bug.

Böcekbilimci böceğin tipini bulamadı.

The entomologist could not find a specimen of the bug.

Dan kasada elması bulamadı.

Dan didn't find the diamond in the safe.

Tom aradığı sayfayı bulamadı.

Tom couldn't find the page he was looking for.

Tom nüfus cüzdanını bulamadı.

Tom couldn't find his birth certificate.

O, yatak örtülerini bulamadı.

He didn't find the bedclothes.

Tom supermarkette istediğini bulamadı.

Tom couldn't find what he wanted at the supermarket.

Tom, Mary'nin adresini bulamadı.

Tom couldn't find out Mary's address.

Tom, Mary'nin evini bulamadı.

- Tom couldn't find Mary's house.
- Tom wasn't able to find Mary's house.

Tom evde kimseyi bulamadı.

Tom found no one in the house.

Tom aydınlatma anahtarını bulamadı.

Tom couldn't find the light switch.

Tom dönüş yolunu bulamadı.

Tom couldn't find his way back.

Tom hala pasaportunu bulamadı.

Tom still hasn't found his passport.

Tom hiçbir şey bulamadı.

Tom didn't find anything.

Tom Mary'nin mezarını bulamadı.

Tom wasn't able to find Mary's grave.

- Sami, Leyla'nın İnstagram ismini bulamadı.
- Sami, Leyla'nın İnstagram adını bulamadı.

Sami couldn't find Layla's Instagram name.

Çocuk labirentten çıkış yolunu bulamadı.

The boy could not find his way out of the maze.

Tom haritada Tuna nehrini bulamadı.

Tom couldn't locate the Danube on the map.

Tom aradığı şeyi hâlâ bulamadı.

Tom still hasn't found what he was looking for.

Tom ayakkabısının sol tekini bulamadı.

Tom couldn't find his left shoe.

Tom, Mary'yi hiçbir yerde bulamadı.

Tom couldn't find Mary anywhere.

Tom sevdiği bir iş bulamadı.

Tom couldn't find a job that he liked.

Tom istediği iş türünü bulamadı.

Tom couldn't find the kind of job he wanted.

Polis herhangi bir ipucu bulamadı.

The police didn't find any clues.

Polis zorla giriş izi bulamadı.

The police found no sign of forced entry.

O hiç sığınacak yer bulamadı.

He couldn't find any refuge.

Henüz kimse gençlik çeşmesini bulamadı.

No one has yet found the fountain of youth.

O, geri dönüş yolunu bulamadı.

She could not find her way back.

Polisler hiç kimsenin izini bulamadı.

The cops didn't find anyone's traces.

Tom parkedecek bir yer bulamadı.

Tom wasn't able to find a place to park.

Tom deneme fırsatı bile bulamadı.

Tom didn't get a chance to even try.

Tom gereksinimleri karşılayan birini bulamadı.

Tom didn't find anyone who met the requirements.

Tom anahtarını bir yerde bulamadı.

Tom couldn't find his key anywhere.

Tom iş için birini bulamadı.

Tom couldn't find anyone for the job.

Tom bilmeceyi nasıl çözeceğini bulamadı.

Tom couldn't figure out how to solve the puzzle.

Tom ne aradığını hâlâ bulamadı.

Tom still hasn't found what he's looking for.

Tom haritada doğduğu yeri bulamadı.

Tom couldn't find his hometown on the map.

Tom bir park yeri bulamadı.

Tom couldn't find a parking place.

Öğrencilerin hiçbiri doğru cevabı bulamadı.

None of the students found the correct answer.

Tom bir bebek bakıcısı bulamadı.

Tom couldn't find a babysitter.

Tom kampa dönüş yolunu bulamadı.

Tom couldn't find his way back to the campsite.

Tom Mary'nin gizlediği şeyi bulamadı.

Tom couldn't find what Mary had hidden.

Polis, Sami'yi hiçbir yerde bulamadı.

Police couldn't find Sami anywhere.

Tom mağaradan çıkış yolunu bulamadı.

Tom couldn't find his way out of the cave.

Sami, Leyla'yı hiçbir yerde bulamadı.

Sami couldn't find Layla anywhere.

Tom, ayakkabılarını hiçbir yerde bulamadı.

Tom couldn't find his shoes anywhere.

Tom kiralayacak iyi bir yer bulamadı.

Tom couldn't find anyplace decent to rent.

Tom bir boş park yeri bulamadı.

Tom couldn't find an empty parking space.

Doktorlar Tom'da hatalı bir şey bulamadı.

The doctors couldn't find anything wrong with Tom.

Tom bir yangın söndürme cihazı bulamadı.

Tom couldn't find a fire extinguisher.

Tom onu eve götürecek birini bulamadı.

Tom couldn't find anyone to give him a ride home.