Translation of "Yaşlı" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "Yaşlı" in a sentence and their arabic translations:

Aniden yaşlı hissettim.

فجأة أحسست أني مسن.

- Şu yaşlı adam da kim?
- Şu yaşlı adam kimdir?

من هو هذا المُسن؟

Eski ve yaşlı orman.

‫تصبح في غابة بدائية.‬

Yaşlı adam yere düştü.

وقع الرجل العجوز على الأرض.

Yaşlı adam başarımızı öngördü.

تنبأ ذاك الشيخ بفوزنا.

Yaşlı adam çok nazik.

الرجل العجوز لطيف للغاية.

Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.

جاع الرجل العجوز حتى الموت.

Yaşlı bir kadınla tanıştım.

- قابلت امرأة عجوز.
- صادفت سيدة كبيرة السن.

Annem babamdan daha yaşlı.

- أمي أكبر من أبي سناً.
- أمي تكبر أبي عمراً.

Ben yaşlı olduğum ve her yaşlı gibi prostat sorunu yaşadığım için

بصفتي رجلاً عجوزاً، فإنّني أعاني من مشاكل في البروستات، ككلّ الرجال المسنّين،

Yaşlı insan, ateşe doğru çömelir.

يعرج الإنسان العاقل الأول نحو النار.

Nevers, yaşlı, daha deneyimli şövalyelerin

نظّم نيفيرس مجلسًا بسرعة، حيث خلص الفرسان الأكبر سنًا والأكثر خبرة،

Yaşlı bir kadın araba sürüyor,

تقود امرأة عجوز السيارة

Yanında orta yaşlı kızı var

مع ابنتها التي هي في منتصف العمر، والتي تجلسُ في مقعد الركاب،

Yaşlı adam tek başına yaşadı.

عاش الرجل العجوز وحده.

Yaşlı adam benimle Fransızca konuştu.

تحدث إليّ الرجل العجوز بالفرنسية.

"Kedi? ", yaşlı adam merak etti.

قطة؟ تساءل الرجل العجوز.

Sen Tom'dan daha yaşlı mısın?

أأنت أكبر من توم؟

John erkek kardeşim kadar yaşlı.

جون في عمر أخي.

- Tom Mary'den çok fazla yaşlı değildi.
- Tom, Mary'den çok daha yaşlı değildi.

لم يكن توم اكبرمن ماري بكثير

Kocamın yaşlı teyzesi diri diri yandı.

حُرقت عمة زوجي الكهلة على قيد الحياة.

Yaşlı bir bayan bana şarkı söyledi.

غنت لي امراة عجوز.

İstasyonun yanında yaşlı bir adamla tanıştım.

قابلت رجلاً عجوزاً قرب المحطة.

Sanki yaşlı bir adammış gibi konuşur.

يتكلّم و كأنّه رجل عجوز.

O kadın benden çok daha yaşlı.

تلك السيدة أكبر مني بكثير.

O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.

تزوجت رجلاً عجوزاً وثرياً.

O yaşlı kadın yalnız başına yaşıyor.

- تلك المرأة العجوز تعيش لوحدها.
- تلك المرأة العجوز تسكن بمفردها.
- تلك المرأة العجوز تعيش بمفردها.
- تلك المرأة العجوز تسكن لوحدها.

Tom bunu anlayacak kadar yaşlı değil.

توم ليس كبيراً بما يكفي ليفهم هذا.

Domuzcuk, yaşlı domuzun nasıl öldüğünü bilselerdi homurdanıyordu.

كان الخنزير يتذمر إذا عرفوا كيف مات الخنزير العجوز.

Genç görünüyor. O benden daha yaşlı olamaz.

يبدو شابًا. لا يمكن أن يكون أكبر مني.

O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.

- لقد ساعدتْ العجوز على عبور الطريق.
- لقد ساعدتْ الرجل العجوز على عبور الطريق.

Yaşlı adam ahşap bebeğe Pinokyo adını verdi.

سمّى الرجلُ المسنُّ الدميةَ الخشبيةَ "بينوكيو".

Sürücü belgesi almak için yeterince yaşlı değil.

لم تبلغ من العمر ما يكفي للحصول على رخصة قيادة.

Başkomutanlığa yükseltilen Fransız ordusunun' büyük yaşlı adamı 'oldu .

القائد العام ، مع رتبة رفيعة من "المشير العام الفرنسي".

Sanırım bu, bu adadaki en yaşlı meşe ağacı.

أظن أن شجرة السنديان هذه هي الأكثر تعميرا في هذه الجزيرة.

Ancak bakımını ihmal eden pek çok yaşlı insan var,

ولكن هنالك الكثير من كبار العمر الذين يتفادون الرعاية

Bu durumda olabileceğimizin en iyisi o fıkradaki yaşlı kadın...

وأفضل ما يمكننا أن نكونه هو المرأة العجوز في تلك الطرفة،

- Annem babamdan yaşça daha büyük.
- Annem babamdan daha yaşlı.

أمي تكبر أبي عمراً.

Ben yaşlı olabilirim ama yine de bir bisiklete binebilirim.

لربّما كنت كبير السن ولكنني لا زلت أستطيع ركوب الدراجة.

- Siz yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretemezsiniz.
- Huylu huyundan vazgeçmez.

ليس بإمكانك أن تُعلّم كلباً عجوزاً حركات جديدة.

Yaşlı erkek fazla iri olduğu için geri kalan herkesten daha yavaş.

‫ضخامة حجم الذكر العجوز‬ ‫تعني أنه أقل مرونة من البقية.‬

Onu gerçekten de çevirebilirsin, domuzcuklar yaşlı yaban domuzunun nasıl öldüğünü bilselerdi

يمكنك بالفعل ترجمتها 'go oink oink!' ، فإن الخنازير ستذهب إلى oink إذا

Ve sıra dışı, titrek, dalgalı, elbiseli ve yaşlı bir kadın oluyor.

‫إلى تلك السيدة العجوز المتبخترة‬ ‫في ثوبها الفضفاض.‬

Iğne ve minik tüylerle kaplı, yaşlı bir altınfıçı kaktüsüne göre çok daha kolay olacaktır.

‫عن استخراجه من هذا الصبار البرميلي الكبير‬ ‫الذي تغطيه هذه الأشواك ‬ ‫وهذه الشعيرات الصغيرة أيضاً.‬

- Fatma, sınıfımızdaki en büyük öğrencidir.
- Fatima sınıfımızdaki en yaşlı öğrencidir.
- Fatma sınıfımızdaki en büyük öğrencidir.

فاطمة أكبر طالبة في فصلنا.

Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.

إنها الإجابة التي رددها كل صغير وكبير، غني وفقير، ديمقراطي وجمهوري، أسود، أبيض، لاتيني، مواطن أمريكي أصلي، مثلي، عادي، معاق، غير معاق؛ إنهم أمريكيون وجهوا للعالم رسالةً تقول أننا لم نكن أبداً مجرد خليطٍ من ولايات جمهورية وأخرى ديمقراطية: لقد كنا، ولا زلنا، وسنكون الولايات المتحدة الأمريكية.