Translation of "Tanıştım" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Tanıştım" in a sentence and their arabic translations:

Genç erkeklerle tanıştım.

بالخجل من تقويم أسنانهم.

Onunla dün tanıştım.

قابلته البارحة.

Onunla istasyonda tanıştım.

قابلته في المحطة.

Sulukule Gönüllüleri ile tanıştım.

قابلت متطوعي Sulukule.

Yaşlı bir kadınla tanıştım.

- قابلت امرأة عجوز.
- صادفت سيدة كبيرة السن.

Daha önce Tom'la tanıştım.

التقيت بتوم قبل الآن.

Onunla doktora çalışmalarım sırasında tanıştım

التقيت بها خلال دراستي للدكتوراة،

Danimarka'ya gittiğimde go kart'la tanıştım,

وبعدها، وفي إعادة الشمل بالدنمارك، كنت قد قدمت للمشاركة سباق السيارات.

çok az önemseyen diasporadakilerle tanıştım.

ولم يهتموا كثيرًا بمستقبل بلادنا.

Yerli insanlar ve çiftçilerle tanıştım.

قابلت السكان المحليين وقابلت المزارعين.

Ve bu küçük adamla tanıştım.

والتقينا بهذا الرجل الصغير.

- Birkaç yıl önce sonbaharda onunla tanıştım.
- Birkaç yıl önce kışın onunla tanıştım.

التقيت بها ذات شتاء قبل عدة سنوات.

O kadar tatlı insanlarla tanıştım ki!

لقد قابلت ناسا رائعين جدا!

Güneş panelleri kurmak isteyen avukatlarla tanıştım.

الشمسية على أسطح المنازل المدمرة في تشاناكالي.

İstasyonun yanında yaşlı bir adamla tanıştım.

قابلت رجلاً عجوزاً قرب المحطة.

Bir televizyon ağının başkanıyla da böyle tanıştım

وهكذا التقيت برئيس شبكة التلفزيون

Diyarbakır'dan Brüksel'e uzanan bir yolda harika insanlarla tanıştım,

من ديار بكر إلى بروكسل قابلت أناسًا عظماء في طريق،

Parklarda benim şarkılarla dans eden dünya güzeli ergenlerle tanıştım.

مجموعة عمل في زونجولداك ورقصت بأغاني في المتنزهات.

Muhtemelen dünyadaki en iyi izcilerden olan bu adamlarla tanıştım.

‫ثم قابلت هؤلاء الرجال‬ ‫الذين كانوا على الأرجح‬ ‫من أفضل مقتفي الآثار في العالم.‬

O adamla daha önce tanıştım gibi bir his var içimde.

يراودني إحساسٌ بأنّي قابلتُ ذاك الفتى سابقًا.

Rehber Köpekler Derneği için çalışan o dünya güzeli âmâ avukatla tanıştım.

التقيت المحامي القديم الجيد الذي عمل في رابطة دليل الكلاب.

- Onunla istasyonun oradaki kahvecide karşılaştım.
- Onunla istasyonun oradaki kahvecide buluştum.
- Onunla istasyonun yakınındaki bir kafede tanıştım.

قابلتها في المقهى القريب من المحطة.