Translation of "Olay" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Olay" in a sentence and their arabic translations:

Bu olay, örneğin

وهذا تفسيري؛ على سبيل المثال

Insanlığın öğrenemediği olay

الحدث الذي لا يمكن للبشرية أن تتعلمه

Belkide bu olay

ربما هذا الحدث

Ama olay şu ki

ولكنْ هنا تكمنُ المفارقة:

Bu Kuran'da anlatılan olay

هذا هو الحدث الموصوف في القرآن

Olay çok daha fazlası

الحدث أكثر من ذلك بكثير

Yahu muazzam bir olay

حدث عظيم

Muazzam bir olay gerçekten

حدث هائل حقا

Bir olay diğerini izledi.

حدث تلو الآخر.

Bu olay başıma gelmeden önce,

أن قبل حدوث هذا لي

İlk olay, Soğuk Savaş'ın sonuydu.

الحدث الأول كان انتهاء الحرب الباردة

Hepsi bu, olay çözülmüş demektir.

هذا كل شيء، أغلقت القضية.

Işte bunun gibi bir olay

هنا حدث مثل هذا

Bu kadar olay yetmezmiş gibi

كما لو أن ذلك لم يكن كافيا

Insanlık tarihini yeniden yazdıran olay

حدث يعيد كتابة التاريخ البشري

18.000 defa gerçekleşti bu olay

حدث هذا الحدث 18000 مرة

Karıncalarda göç olağan bir olay

الهجرة شائعة في النمل

Bu harita başka bir olay.

هذه الخريطة هي حدث آخر.

Ama olay kulüpteki gibi gitmedi.

لكن الأمر لم يتم كما حدث في النادي.

Olay sonrası basmakalıp sözler söylemekten memnundular,

‫كانا سعيدين لتقديم تصريحات مبتذلة بعد ذلك.‬

Beklenmedik bir olay dizisi yaşanması gerekti.

لسلسلة من الأحداث غير المتوقعة.

Bu olay, Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi

وهو حدث دخل كتاب "غينيس" للأرقام القياسية

Denecek kadar basit bir olay değildir

ليس من السهل قول ذلك

Ve dünya tarihini değiştiren bir olay

وحدث غير تاريخ العالم

İnsanları şüphelendiren bir sürü olay var

هناك العديد من الأحداث التي تجعل الناس يشكون

O yıllarda görülmemiş bir olay var

هناك حادثة غير مسبوقة في تلك السنوات

Olay, Davout'un tümgeneralliğe terfi etmesini hızlandırdı ...

أدت الحادثة إلى تسريع ترقية دافوت إلى رتبة عميد ...

Bu, "istem dışı körlük" denen bir olay.

وهذه ظاهرة تدعى "العمى غير المقصود".

Olay şu ki ben uyumayı çok seviyorum.

الأمر هو، أتعلمون؟ أنا أحب النوم.

Olay şu ki, bu kavrayışa varabilmek için

المستهدف هو جعل تلك النقطة تفهم

Başka bir olay daha anlatacağım çocukluğumuzla ilgili

سأخبرك بحدث آخر عن طفولتنا

Bir tek açıklamada mı kalmıştı bu olay

هل كان هذا الحادث في بيان واحد؟

Zaten bu olay çöküşün en net göstergesidir

هذا الحدث هو أوضح مؤشر على الانهيار على أي حال

Derken bizim karşımıza şöyle bir olay çıkıyor

عندما نقول إننا نواجه حدثًا مثل هذا

Bu olay ve yaşadığım birkaç önemli şey daha

تلك اللحظة إضافة إلى بعض تجارب حياتية أساسية أخرى

Gelecekteki bir olay hakkında olumsuz bir beklentiye sahipsen

عندما يكون لديك التوقع السلبي عن حدث في المستقبل ،

Kişisel gelişim uzmanı ve o olay çözülemez biliyorsunuz.

خبير علاقات عامة، وخبير تنمية بشرية.

Olay şu, daha çok davranış iteklendikçe uyumsuzluklar azalıyor.

النقطة تكمن في أن التنافر ينخفض مع زيادة مثل هذه السلوكيات.

Aynı benzer bir olay var aslında zaman yolculuğuyla

هناك نفس الحدث المماثل ، في الواقع مع السفر عبر الزمن

Gerçekten ama gerçekten algılaması çok güç bir olay

من الصعب حقًا إدراك ذلك.

Ama o gün o olay orada bir gecede çözüldü.

ولكن هناك في ذلك اليوم تم حل هذا الحدث بين عشية وضحاها.

Bu olay zaferden emin olan Romalılara tamamen sürpriz oldu.

أخذ هذا الرومان على حين غرة

Sıradaki şey ise Kazıklı Voyvodaya adını veren olay olacaktı

وما تلاها بعد اشتعلت اسطورة فلاد الخازوق

Fakat en son 780.000 yıl önce oldu bu olay

لكن هذا الحدث حدث قبل 780 ألف سنة مضت

Tabi bu olay manyetik alanların yer değiştirmesinden kaynaklı oluşuyor

بالطبع يحدث هذا الحدث بسبب إزاحة المجالات المغناطيسية

Bunların yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmış bir olay var

هناك أيضا حادثة مثبتة علميا

Büyük olasılıkla dinozorların yok olmasına neden olan bir olay

حدث تسبب على الأرجح الديناصورات

O korkunç, hayatı değiştiren ve hayatı yok eden olay gördü

لقد رأى أحداث درامية، أثرت على حياة الآخرين

Rakı içerken de buna benzer bir olay yapılmıyor mu sanki

ألا يوجد حدث مماثل عند شرب الراقي؟

Günümüzde ise bundan 25 yıl önce bir olay meydana geldi

اليوم وقعت حادثة قبل 25 عاما

- Sami suç mahallini temizlemeye çalıştı.
- Sami olay yerini temizlemeye çalıştı.

حاول سامي تنظيف ساحة الجريمة.

Böyle bir adam nasıl başkan olabilir? akıl alır bir olay değil kesinlikle!

كيف يمكن لمثل هذا الرجل أن يصبح رئيسا؟ إنها بالتأكيد ليست حادثة!

Tüm bunlar kendiliğinden kusursuzca gerçekleşmesi oldukça zor olan meşakkatli bir dizi olay.

لذا، فكل هذه الخطوات من الصعب أن تحدث في تسلسل مثالي.

Tatoeba, doğum yeri olan Fransa'da kültürel ve sosyal bir olay haline geldi.

لقد أصبح موقع تاتوبا في فرنسا، أي موطن نشأته، ظاهرة ثقافيّة و اجتماعيّة.

- Tom'a bir kamyon çarpmış ve oracıkta can vermiş.
- Tom'a bir kamyon çarptı ve olay yerinde hayatını kaybetti.

توم صدمته شاحنة ومات في الحال

Olay, Yemen'in güneyindeki El-Mukalla şehrindeki başkanlık sarayını hedefleyen ve 30 asker ve subayın ölümüyle sonuçlanan saldırının sorumluluğunun El Kaide tarafından yayınlanan bir bildiri ile üstlenilmesinden sonra meydana geldi.

جاء الحادث في اعقاب تبني تنظيم القاعدة في بيان نشره الهجوم الذي استهدف القصر الجمهوري في مدينة المكلا بجنوب اليمن واسفر عن مقتل 30 ضابطا وجنديا.