Translation of "Mümkün" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Mümkün" in a sentence and their arabic translations:

Değişim mümkün.

التغيير ممكن.

Bu şimdiden mümkün.

هذا ممكن بالفعل.

Inciri mümkün kılar.

فتموت وتتحلل

Hayvanlar mümkün oldu.

أصبحت الحيوانات موجودة.

Mümkün olan şey.

كيف يصبح الناس أفضل في ما يقومون به.

Zaman yolculuğu mümkün!

السفر عبر الزمن ممكن!

- Mümkün değil!
- Asla!

غير معقول!

Bu kesinlikle mümkün.

من المؤكد أنه ممكن.

Onun gelmeyeceği mümkün.

من الممكن أن لا تأتي.

İyileşmem pek mümkün olmadığından

بينما كنت أقرب إلى عدم تحسن حالتي أبدًا،

Bu nasıl mümkün olabilir?

كيف من الممكن هذا؟

Mümkün olduğunca hızlı yürüyün.

امش بأسرع ما يمكنك.

Mümkün olduğunca erken başlamalıydın.

ينبغي أن تبدأَ أبكر ما يمكنك.

Bu mümkün mü ya?

- هل هذا ممكن؟
- هل هذا حتيَ ممكن؟

Mümkün olduğunca hızlı koş.

اركض بأقصى سرعة.

Seni unutmak mümkün değil.

من المستحيل أن انساك

Pencereyi kapatmanız mümkün mü?

أيمكنك إغلاق هذه النافذة من فضلك؟

Hepinizin girmesi mümkün değil.

ليس بإمكانكم أن تدخلوا جميعكم.

Farz edelim ki mümkün bence değil ama farz edelim ki mümkün

لنفترض أن ذلك غير ممكن ، لكنني أفترض أنه ممكن

Ama bunun mümkün olmadığını biliyordum.

لكنني كنت أعرف أنّ هذا ليس ممكناً.

Bu mümkün, insan bunu yapabilir.

يمكن القيام بذلك. يستطيع الإنسان فعل ذلك.

Anlaşmazlıkları hoş görmeyi mümkün kılıyorsa

فيمكن أن ننهمك مع مخالفينا،

Bunu mümkün kılan, nezaket erdemiydi.

والذي جعل ذلك ممكناً، هي فضيلة التحضر.

Onun olabilirliğini daha mümkün görüyoruz.

ومحتمل اكثر أن نحكم عليه.

Gece gelince sıcaktan kurtulmak mümkün...

‫قد يوفر الليل راحة من الحرارة،‬

Bu nasıl mümkün oluyor peki?

كيف يمكن هذا؟

Peki zaman yolculuğu mümkün mü?

فهل السفر عبر الزمن ممكن؟

Potansiyeli ile ayrıştırılmasını mümkün kılar.

في الجو على هيئة غازات الاحتباس الحراري.

Mümkün olursa sana yardım edeceğim.

سأساعدك إن أمكن.

Onu istersen bu kesinlikle mümkün.

الأمر ممكن بالتأكيد إن أردت.

Mümkün olduğu kadar çabuk ol.

- بأقصى سرعةٍ ممكنة.
- بأسرعِ سرعةٍ ممكنة.

Mümkün olduğunca az kitap okurum.

أقرأ أقل عدد ممكن من الكتب.

Cesaret edemiyorlar, çünkü mümkün olduğuna inanmıyorlardı.

لأنهم لم يعتقدوا أن ذلك ممكن .

Kaynağı daha verimli kullanmayı mümkün kılması.

تشمل الكفاءة في استعمال المصادر

Biraz farklı bir fizikle mümkün olabilirdi

لكن ربما بفيزياء مختلفة قليلاً،

NB: Muhtemelen, ilk bölüm, mümkün olmaz.

نيك بوستروم: محتمل أن هناك الجزء الأول وهو غير فعال.

Fakat bunu mümkün kılmamız gerektiğini biliyoruz,

لكننا نعلم بأن علينا فعل هذا،

Mümkün olduğu kadar çok sayıda insanla

علينا التحدث مع أكبر قدر ممكن من الناس

Bir eğitimle buluşturmamız mümkün olabilir mi?

بحيث يمكنك الانتقال من المدرسة إلى العمل.

Gençleri bir şekilde desteklememiz mümkün mü?

هل هناك طرق لدعم الشباب؟

Bunun nasıl mümkün olduğunu merak edebilirsiniz.

لذا فمن الممكن أن تتساءل كيف يمكن هذا.

Içinde olduğumuz durumu değişmek mümkün olmadığında

أنّه عندما لا نستطيع تغيير ظروفنا،

Amaçları Fiona'yı mümkün olduğunca normalleştirmek değildi,

لم يكن هدفهم أن يجعلوا ( فيونا ) تبدوا طبيعية قدر المستطاع

İşte bunlar zaman yolculuğu ile mümkün

هذه ممكنة مع السفر عبر الزمن

Mümkün olan en yüksek askeri otoriteyi

إنه يمثل أعلى منصب ممكن

Ve Epic History TV'yi mümkün kılan

لجعل Epic History TV ممكنًا.

Ormanları mümkün olduğunca eski haline getirerek,

وإعادة تشجير الغابات أينما كان ذلك ممكناً،

Saatin çoktan sekiz olması mümkün mü?

هل من الممكن أنها بالفعل الساعة الثامنة؟

Gerçeği mümkün olduğunca açık şekilde açıkla.

فسر الأحداث بأوضح طريقة ممكن.

O, onun nasıl mümkün olduğunu soruyor.

إنها تسأل كيف هذا ممكن.

Benim iltifatlarım bunu mümkün kılan ellere.

سلمت يداك!

Stresin sağlıksız alışkanlıklara yol açması kesinlikle mümkün

من المؤكد أنه يحتمل للإجهاد أن يؤدي إلى عادات غير صحية،

Herkes bunun nasıl mümkün olduğunu çözmeye çaşıyordu.

كان كلُ واحد فينا يحاول معرفة كيف كان ذلك ممكنًا.

Mümkün olduğu kadar uzun süre konuşmamız lazım,

لأطول مدة ممكنة

Aynı zamanda benim sanatımı mümkün kılan şey.

بل إنها ما تجعل فني ممكنًا.

Kazmadan ulaşmadan böyle bir şey mümkün mü?

هل هذا شيء ممكن دون الوصول إليه؟

Yönetti, ancak mümkün olduğunca sert önlemlerden kaçındı.

في إشبيلية ، على الرغم من تجنب الإجراءات القاسية حيثما أمكن ذلك.

Her adımda savaşmasını, mümkün olduğunda karşı saldırıda

يجب أن يقاتل في كل خطوة على الطريق ، والهجوم المضاد كلما أمكن ذلك ، وعرض المقاومة

Yavaşlatmanın mümkün olup olmadığını görmeye karar verdik.

ومعرفة إذا كان باستطاعتنا إبطاء انتشار السرطان.

Bu nasıl mümkün? 2.000 parmağın olduğunu düşün.

‫كيف تفعلين ذلك؟‬ ‫تخيّل أن يكون لديك ألفي إصبع.‬

Tom'un durumun altından kalkabilmesi pek mümkün olmayacak.

من غير المحتمل أن يكون توم قادراَ على التعامل مع الوضع

Ve tırmanmanın mümkün olmadığı dik kayalıklar da var.

‫والجروف شديدة الانحدار ‬ ‫التي يصعب تسلقها لعدم استقرارها.‬

Mümkün olan en geniş çapta insanın hoşuna gidebilmeli,

هي القصة التي ستجذب أكبر عدد ممكن من الناس،

Muhteşem bir pizza Napoliten yapmak da mümkün olmuyor.

كيف ستُصنع لولا طماطم العالم الجديد؟

50 yıllık ırkçı yasayı mümkün kılan bir inkâr.

بينما يقنع الناس أنفسهم أنهم لا يرتكبون أي خطأ.

Sahte tarafsızlık ve müttefiklik mukaveleleri ile mümkün olmuştu.

معاهدات الحياد والتحالفات التي جلبت العديد من القبائل الإيبيرية إلى الجانب الروماني.

Bu sefer kızı mümkün olduğunca dikkatli bir şekilde

وقالت الابنة بكل دبلوماسية ممكنة،

Kendinizi mümkün olduğunca bu tarafa yakın tutmaya çalışmalısınız.

فالهدف هو دفع نفسك لتصبح أقرب لهذه الجهة.

- Başka bir dünya mümkündür.
- Başka bir dünya mümkün.

عالم آخر ممكن.

Bizim gelecekte ton balığı yememizin mümkün olmaması mümkündür.

يمكننا أن لن نقدر أن نأكل تونا في المستقبل.

- Mümkün olduğu kadar kısa sürede gel.
- Lütfen en kısa sürede gel.
- Lütfen mümkün olduğunca en kısa sürede gelin.

من فضلك تعال بأسرع ما يمكن.

Bazı kadınların yüzlerinde oluşan ifadeyi tarif etmem mümkün değil.

عندما أخبرهم كيف يبكي الرجال الذين أعرفهم أمامي

Ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.

وأنه يتعين تجربة ذلك الخيار قدر المستطاع على المستوى المحلي.

Ressam olarak amacım mümkün olan en düşük miktarı kullanmak.

هدفي كفنان هو أن أستخدم أصغر كمية ممكنة.

Sonra, gerçek hayatta mümkün olduğu kadar hızlı tanışmak istedim,

بعد ذلك، أردت اللقاء معهم في الواقع بأسرع ما يمكن،

Bilime göre bu mümkün mü? Ona bir bakalım isterseniz.

هل هذا ممكن حسب العلم؟ دعنا نلقي نظرة عليه إذا أردت.

Bu teoriler zamanda yolculuk yapmanın mümkün olduğunu söylüyor işte

تقول هذه النظريات أنه من الممكن السفر في الوقت المناسب.

O zaman biz şimdilerde yaşıyorsak olayları değiştirmek mümkün mü?

لذا إذا كنا نعيش الآن ، هل من الممكن تغيير الأشياء؟

çünkü içeride bu iki kızın yanında kendimi kaybetmemem mümkün değil.

لأني لا أستطيع تمالك نفسي داخلها بوجود الفتاتين

Patagonya'yı yerleşilebilir kılmalıyız, ki bu mümkün. Atacama Çölü'nün iklimini değiştirebiliriz.

يجب أن نجعل "باتاغونيا" قابلة للسكن. هذا ممكن. نستطيع تغيير المناخ في صحراء "أتاكاما".

Milyoner bir CEO'nun sokaktaki adam için konuşması mümkün bile değil.

الرئيس التنفيذي المليونير غالباً لن يتكلم مع الرجل الذي في الشارع

Bir şeyi kesin olarak kanıtlamak veya öngörmek çok nadiren mümkün

نادراً جداً ما يمكن إثبات أو التنبؤ بشيء ما على وجه اليقين

Epic History TV'yi mümkün kılan tüm Patreon destekçilerimize teşekkür ederiz.

شكرًا لجميع مؤيدي Patreon لجعل Epic History TV ممكنًا.

Mümkün olan en yüksek askeri otoriteyi temsil eder - bir mareşalin sopasıyla

إنه يمثل أعلى منصب ممكن للسلطة العسكرية - السلطة التي يرمز

Sadece dokuz yılda bir aya inişin mümkün olup olmadığını kimse bilmiyordu.

لم يعرف أحد ما إذا كان الهبوط على سطح القمر ممكنًا ، ناهيك عن تسع سنوات فقط.

Ve on yılın sonundan önce aya bir astronot indirmeleri mümkün görünüyordu .

يهبطوا برائد فضاء على سطح القمر قبل نهاية العقد.

İçin tüm Patreon destekçilerine teşekkür ederim bu diziyi mümkün kılıyor ve

شكرًا لجميع مؤيدي Patreon لجعل هذه السلسلة ممكنة ، ولجريت كورس بلس لرعايتها

Ben bu yıl mümkün olduğu kadar çok İngilizce kitap okumak istiyorum.

أريد أن أقرأ أكبر عدد ممكن من الكتب الإنجليزية هذه السنة.

Ama bu seviyede tedbir almak her zaman hepimiz için mümkün olmuyor.

لكن المواصلة على هذا المستوى من الحذر طوال الوقت ليس ممكنًا فعلًا لأغلبنا.

Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.

‫يُصعب الثلج عملية العثور على الطعام‬ ‫على أرض الغابة.‬ ‫عليها البحث في مكان آخر.‬

Geçmişi değiştirmek mümkün mü? Kaybettiğimiz sevdiklerimizi kurtarabilmek için zaman yolculuğu yapabilir miyiz?

هل من الممكن تغيير الماضي؟ هل يمكننا السفر عبر الزمن لإنقاذ أحبائنا الذين فقدناهم؟

Onun büyük geliri ona her yıl yurt dışında seyahat etmesini mümkün kılıyor.

دخله الكبير يمكّنه من السفر كل سنة إلى الخارج.

İnsan açlıkla baş edebiliyor ama susuzluğa dayanmak mümkün değil, bağırsakların ağrımaya başlıyor, dayanamıyorsun.

يمكن للمرء تحمّل الجوع، لكن لا يمكنه تحمّل العطش، لأنّك تبدأ بالشعور بالألم في أمعائك. إنّه شعور لا يُحتمل.

Bu videoya sponsor olduğunuz için Curiosity Stream'e ve Epic History TV'yi mümkün kılan

شكرًا لـ Curiosity Stream لرعاية هذا الفيديو ، ولداعمي Patreon

Tek bir bölgede büyük bir ordu tutmanın mümkün olmayacağını anladı ve bunun yerine

من المستحيل الاحتفاظ بجيش كبير في منطقة واحدة لفترة طويلة، واقترح بدلاً بالقيام بهجوم استباقي

Karanlığın hâkim olduğu saatlerde gidiş dönüş yapmak mümkün değil. Cesaret toplayıp ışığa göğüs germeliler.

‫من غير الممكن العودة خلال فترة الظلام،‬ ‫لذا عليها أن تتحدّى الضوء.‬

İşte bizim bu durumda o fotoğraf karelerinin her hangi bir tanesine gidebilmemiz aslında mümkün olabilir

في هذه الحالة ، يمكننا الذهاب إلى أي من إطارات الصور تلك.