Translation of "Kontrol" in Arabic

0.015 sec.

Examples of using "Kontrol" in a sentence and their arabic translations:

Kontrol.

لكنها القدرة على التحكم.

- Herkesi kontrol et.
- Herkesi kontrol edin.

إفحص كُل واحد.

Kendinizi kontrol etmelisiniz.

- عليك أن تتحكم بنزواتك.
- عليك أن تُحكم السيطرة على نفسك.

Kendinizi kontrol edin.

تَحَكَموا بأنفُسَكُم.

Bunu kontrol et.

إفحص هذا.

Etrafını kontrol et.

تحقق حولها.

Tekrar kontrol et.

- راجع مُجدداً.
- إفحص مُجدداً.
- تحقق مجدداً.

Onu kontrol et.

إفحص ذلك.

Kontrol edilmekten hoşlanmam.

لا أحب أن أكون محكوما

Zaman zaman kontrol edeceğim,

أتفحصه من وقت لآخر،

O, öfkesini kontrol edemedi.

لم يستطِع أن يسيطر على غضبه.

Ben işi kontrol edeceğim.

أنا سوف أذهب لتفقد العمل

Jamal duygularını kontrol edemedi.

فقد جمال السيطرة على أعصابه.

Lastikleri kontrol etmeyi unutma.

لا تنس معاينة الدّواليب.

Diğer yandan kontrol grubu hastaları

ومن جهة أخرى، عرفت عينة المرضى الشاهدة

Doğal bir haşere kontrol aracı,

‫إنه شكل طبيعي من مكافحة الآفات الزراعية،‬

Kollarıyla kontrol ediyor ve hedefleri

الاكبر حافظ للحكم لتكون هي الحاكمة الفعلية في البلاد

Tom bunu kontrol etmeni istiyor.

توم يُريدَك أن تتحقق من ذلك.

Lastik basıncını kontrol eder misin?

أيمكنك التحقق من ضغط الإطار؟

Fadil herkesi kontrol etmek istedi.

كان فاضل يريد أن يتحكّم في الجميع.

Dr. Sadık hastaları kontrol etti.

فحص الدّكتور صادق المرضى.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

‫يقولون دائما إن تحكمت في رأس الأفعى‬ ‫تتحكم في جسمها.‬

Iş maillerini kontrol eden o kişiydim.

يجلس في الزاوية ويتفقد بريد العمل على هاتفه.

Bunlarla ağzını kontrol edeceğim bu arada,

هذه تدخل في الفم--

Eğer küresel ısınmayı kontrol altında tutamazsak

ذهب مع وزرائه في جولة غطس تحت الماء هناك حرفيًا.

Yaptığımız işin detaylarını kontrol etmeye çalışırız.

والتي يفضل أن تُترك خارج وعينا.

Ama hemşire kontrol noktalarına devam etti.

لكن الممرضة استمرت في العمل بالقائمة.

Ve iklimimizi kontrol etme yeteneğine saygı.

وتعزيز قدرتها باعتبارها مسئولة عن التحكم في المناخ.

Sadece e postamı kontrol etmek istedim.

أنا أردت فقط التحقق من بريدي الإلكتروني.

- Kendini kontrol et!
- Kendine hâkim ol!

تَحَكَم بنفسك.

Başımı kaybetmemek için kendimi kontrol ediyorum.

أنا متحكم في نفسي كي لا أفقد صوابي.

Sami, Leyla'nın e-postalarını kontrol etti.

تفقّد سامي رسائل ليلى الإلكترونية.

Ve ışık kullanarak nöronların ateşlemelerini kontrol ediyoruz.

ومن ثم نستخدم الضوء للتحكم في نشاط العصبونات.

çocuğa bir kontrol gücü ve kaynağı sağlar.

مع دعم طاقم العمل بتأدية عملهم.

Cannon'ın açıklamasına göre bu algısal kontrol eksikliği,

وقد افترض كانون فيما يتعلق بهذا الافتقار الواضح للسيطرة،

Manipüle ve kontrol edilen bir makineye dönüştü.

إلى آلة يمكن التلاعب والتحكم فيها.

Kapıyı kontrol edelim. Durun. Bir sürgüyle kilitlenmiş!

‫لنفحص الباب. تمهل.‬ ‫إنه موصد!‬

Çin'de, internet sıkı bir şekilde kontrol ediliyor.

في الصّين، القيود مشددّة على شبكة الإنترنت.

O saatten sonra kontrol öğretmenin elinde zaten

السيطرة بالفعل في يد المعلم بعد تلك الساعة

Her gün gidip kontrol etmeye devam ettim.

‫واصلت الذهاب إليها كل يوم لأطمئن عليها.‬

Suyun ne kadar saf olduğunu kontrol ettiler.

فحصوا مدى نقاوة الماء.

İtfaiyeciler, yangını binanın arkasında kontrol altına alabildiler.

استطاع الاطفائيون كبت الحريق الى الجزء الخلفي من البناية .

Kalp atışı gibi bilinçaltı süreçleri kontrol eden sinirler

فالأعصاب التي تتحكم بالعمليات اللاشعورية كنبض القلب

Ama şu kontrol grubuna bir saniye geri döneyim.

ولكن دعوني أعود للتوّ لتلك المجموعة الثّابتة لثانية واحدة.

O kontrolden çıkmış koşabildi ve çevreyi kontrol edebildi.

‫كان بإمكانه التمادي في فعلته‬ ‫والسيطرة على المحيط،‬

Böylece bu veri göstergelerini analizimde kontrol amaçlı kullanabilecektim.

حتى أتمكن من من استخدام نقاط البيانات هذه كالضوابط في تحليلي.

Kirliliklerini kontrol altına alıp savaşa önderlik etmeleri gerekiyor.

السيطرة على التلوث ، وقيادة المعركة.

Ve güçlü bir içsel kontrol odağa sahip insanların

والأشخاص الذين لديهم محل سيطرة داخلي قوي،

Şimdi ise virüsü kontrol altına alıp yayılmasını engelliyorlar

الآن يسيطرون على الفيروس ويمنعونه من الانتشار.

Topluluk karşısında konuşma heyecanımı kontrol altına alabilmek için

من أجل التمكن من السيطرة على توتري عند التحدث أمام الجمهور

Ben sadece bir şeyleri kontrol etmek için gittim.

أنا فقط ذهبت لفحص شيئا ما.

Karar vermeyi kontrol eden parçada gerçekleşiyor, dili değil.

وهو الجزء من الدماغ الذي يتحكم بصناعة القرارات لا اللغة.

Fadil herkesi kontrol etmek isteyen bencil bir aptaldı.

فاضل شخص غبي و أنوي، يريد التحكّم في الجميع.

Bir fotoğrafçı olarak gerçekten kendimi bu konuda kontrol etmeliyim.

كمُصورة، يجب علي مراقبة نفسي في ذلك.

Bunu birkaç saat açık bırakıp alaca karanlıkta kontrol edeceğiz.

‫سنتركه لبضع ساعات ‬ ‫ونتفقده قبل الفجر مباشرة.‬

Bunu birkaç saatliğine bırakacağız ve alaca karanlıkta kontrol edeceğiz.

‫سنتركه لبضع ساعات ‬ ‫ونتفقده قبل الفجر مباشرة.‬

Tüm görünen bu risk alma davranışlarını güdüleyen, kontrol eden

فجميع الوظائف الحيوية والجسدية والنفسية تتغير،

Uçuş kontrol ekiplerinden oluşan ekipler, uzay aracının yörüngesini ve

تعمل فرق من وحدات التحكم في الطيران على مدار الساعة ، وتشرف على مسار المركبة الفضائية

Heyecanını çok daha rahat bir şekilde kontrol altına alacak.

سيتمكن من السيطرة على توتره بشكل مريح أكثر.

Onunla normal, kontrol edilebilir, sevgi dolu bir ilişki kurmak için

لنتأكد أن بإمكاننا الحفاظ

Böylece herhangi bir bilgi geldiğinde resme uyup uymadığını kontrol ederiz

لذلك، أي معلومة تأتي، نتحقق إذا كانت تتناسب مع الصورة،

Kırkayağın avcı olarak temel görevi böcek popülasyonlarını kontrol altında tutmaktır.

‫وظيفة الحريشة الرئيسية كحيوان مفترس‬ ‫هي الحفاظ على أعداد الحشرات تحت السيطرة.‬

Bu, bizzat hükûmet tarafından yüzde 100 kontrol edilen bir teknoloji.

هذه التقنية تتحكم بها الحكومةُ بنفسها كليّاً.

Gerçekleri kontrol etmenin üzerinde çok daha fazla durulmasına yol açtı.

أدى الى حاجتنا الى التركيز في التدقيق على الحقائق

Sonra bir sonraki kontrol setini yapmak için doğruca oraya gitti.

لذا فقد قامت مباشرة لعمل بقية الفحوص.

Ki bu konsept kontrol etmek için sadece üç vat güç kullanıyor

والذي يستخدم 3 وات فقط من الطاقة للتحكم

Tüm Apollo görevleri gibi Apollo 8, Houston, Teksas'taki Görev Operasyonları Kontrol

مثل جميع بعثات أبولو ، تمت إدارة أبولو 8 بعناية من غرفة التحكم في عمليات المهمة

"Sağlık yetkilileri endişe verici bir SARS salgınını kontrol altına almaya çalışıyor"

حينما حاول مسؤولو الصحة السيطرة على تفشى مرض السارس.

Sürekli olarak doğum kontrol hapı alan insanların hamile kalmayacaklarını biliyor muydunuz?

هل تعلم أن الرجال الذين يتناولون حبوب منع الحمل بانتظام لا يحمِلُون؟

Ve bu son birkaç yüz yıldır olduğu gibi, şirket tarafından kontrol edilen

وهكذا كان الأمر في آخر مائتي عام:

Herkes karşısında görüntüde olduğu içinde öğretmen aynı zamanda öğrencilerini de kontrol edebiliyor

يمكن للمعلم أيضًا التحكم في طلابه كما هو في الصورة أمام الجميع

Düzenli bir şekilde doğum kontrol hapı alan erkeklerin hamile kalmadıklarını biliyor muydun?

هل تعلم أن الرجال الذين يتناولون حبوب منع الحمل بانتظام لا يحمِلُون؟

Savaşın sonunda, İsrail her şeyi kontrol etti Gazze dışında toprakları, hangi Mısır

في نهاية الحرب ، سيطرت إسرائيل على كل شيء من أراضي باستثناء غزة ، والتي مصر

Ve esnek dış tabakalar bir golfçü deliğe yaklaştığında dönüşü kontrol etmesine izin verir.

وتسمح الطبقات الخارجية المرنة للاعب الجولف بالتحكم في الدوران عند اصطدامه بالقرب من الفتحة.

Hükümet edilemeyen yerlerde kontrol, silahlı milis grupların eline geçti ve toplum, ayrışmaya başladı.

بدون حكومة و جيشي يسيطر على العراق و انقسام المجتمع

Her gün iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. "Bu, son gün mü? Onu göremeyecek miyim?" diyordum.

‫كنت أتفقّد حالها يوميًا لأطمئن عليها،‬ ‫متسائلًا: "أهذا هو اليوم الأخير؟‬ ‫هل سأراها ثانيةً؟"‬

CDC(Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) en az %60 alkol içeren el dezenfektanlarını tavsiye ediyor.

المركز الأمريكي لمكافحة اﻷوبئة ينصح بمعقمات اﻷيدي التي تحتوي على الأقل على أكثر من 60% من الكحول.