Translation of "Hayatı" in Arabic

0.022 sec.

Examples of using "Hayatı" in a sentence and their arabic translations:

- Leyla'nın hayatı parçalandı.
- Leyla'nın hayatı dağıldı.

لقد انهارت حياة ليلى.

Tekenin hayatı tehlikede.

‫حياة القريدس في خطر.‬

Leyla'nın hayatı kırılgandı.

كان حياة ليلى هشّة.

Sami'nin hayatı değişti.

لقد تغيّرت حياة سامي.

Sami'nin hayatı durdu.

توقّفت حياة سامي.

Biz öğrencilere hayatı öğretiyoruz.

بل ندرَس الطلاب.

Elbette deniz hayatı bulunmaktadır,

وبالطبع، توجد حياة بحرية،

Onun hayatı sorun dolu.

حياته مليئة بالمشاكل.

Anneler hayatı dünyaya getiriyor.

الأمّهات ينجبن الحياة.

Sami hayatı için korkuyordu.

خشي سامي على حياته.

Sami hayatı için kaçtı.

ركض سامي للنّجاة بحياته.

Sami hayatı için yalvarıyordu.

كان سامي يتوسّل لحياته.

O korkunç, hayatı değiştiren ve hayatı yok eden olay gördü

لقد رأى أحداث درامية، أثرت على حياة الآخرين

Konumuz Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı.

موضوعنا هو حياة مصطفى كمال أتاتورك.

Her birimizin hayatı sekteye uğrayacak,

إن كل واحد منّا يعيش حياته على مراحل،

Bir mimarın hayatı da muhteşemdir.

وحياة المعماري مدهشة أيضًا.

Hayatı zorlaştıran zor adımlarla karşılaşıyoruz

واجهنا صعوبات شديدة ضد نظام تمكين الحياة

Bizim acıları dindirme, hayatı genişletme

لدينا المقدرة على التخفيف من المعاناة،

Hayatı öldürmeden ölümü nasıl yeniyorsunuz?

كيف تهزمون الموت دون قتل الحياة؟

O hayatı boyunca Fransa'da çalıştı.

اشتغل في فرنسا طوال حياته.

Bütün hayatı boyunca bekar kaldı.

ظلت عازبة طيلة حياتها.

Hastanın hayatı tehlike altında idi.

حياة المريض كانت بخطر

Fadıl kendi hayatı için korkuyordu.

خشي فاضل على حياته.

Sami'nin gizli bir hayatı vardı.

- كانت لدى سامي حياة سرّيّة.
- كانت لدى سامي حياة خفيّة.

Leyla'nın farklı bir hayatı vardı.

كان سامي يعيش حياة مختلفة.

Sami'nin hayatı sonsuza dek değişti.

لقد تغيّرت حياة سامي للأبد.

Sami'nin zor bir hayatı var.

كان سامي يعيش حياة قاسية.

Başkasının değil, senin biçimlendirdiğin bir hayatı.

حياةً معرَّفة بكم لا بأي أحدٍ آخر.

Ve gerçekten yaşamak istediğin hayatı kurarsın.

و تخلق الحياة التي تريد حقا أن تعيشها .

Hayatı sevmenin en muhteşem yolu bu.

خلال سنوات حياتي التي تقارب 80 سنة.

O, bütün hayatı boyunca bekar kaldı.

بقي عازباً طوال حياته.

Leyla'nın gizli bir flört hayatı vardı.

كانت ليلى تعيش حياة مواعدة سرّيّة.

Fadıl hayatı hala dolu dolu yaşıyor.

لا يزال فاضل يتمتّع بحياته إلى حدّ أقصى.

Fadıl'ın karmaşık bir aşk hayatı vardı.

كانت لدى فاضل حياة عاطفيّة معقّدة.

Bugün Leyla'nın hayatı çok daha iyidir.

اليوم، حياة سامي أفضل بكثير.

Sami hayatı için nefes nefese kaldı.

كان سامي يتلفّظ أنفاسه.

Anksiyetenin birinin hayatı üzerindeki etkisini göstermek için

ولنرى تأثير ذلك القلق على حياة الشخص،

Bütün hayatı boyunca taktığı bir bilezik taktım.

حتى وفاته، قبل أشهر قليلة من المرافعة.

çünkü hayatı kucaklamanın en yüce yolu bu.

لأنّ هذه أفضل طريقة لاعتناق الحياة.

Balina köpek balığının hayatı genelde yalnız geçer.

‫حياة قرش الحوت في الأساس وحيدة.‬

Hayatı nasıl tasarlayacaklarını öğreten ''Play For Tomorrow''

حيث يعلم الأطفال المنحدرين من أُسر محرومة

Mary Japonya'da bütün hayatı boyunca bekar kaldı.

ظلت ماري عزباء طوال الفترة التي عاشتها في اليابان.

Ve sadece hayatı daha yaşanır yapmak değil

وهذا يبدو أنه يجعل الحياة ليس فقط قابلة للعيش،

Çoğu kişi günlük hayatı hakkında yazı yazar.

معظم الناس يكتبون عن حياتهم اليومية.

Fadıl'ın hayatı bir sonbahar günü tersine döndü.

لقد انقلبت حياة فاضل رأسا على عقب ذات يوم في فصل الخريف.

Fadıl yedi yıl boyunca hayalindeki hayatı yaşadı.

عاش فاضل حياة أحلامه لمدّة سبع سنوات.

Kabaca ifade edersek, ödüller hayatı yaşamaya değer kılan

المكافات لكي أصفها ببساطة هي كل الأشياء التي تريدها

Ve bana flört hayatı hakkında çok şey anlattı

وقالت لي الكثير عن حياتها العاطفية.

Hayatı herkes için eşit derecede zorlayıcı yapmak için

التكنولوجيا التي تساعد و تمكن هؤلاء الناس الذين يعانون من ظروف صعبة.

Her an çok değerli çünkü hayatı çok kısa.

‫كل لحظة ثمينة للغاية لأنها قصيرة جدًا.‬

Sami kendi hayatı için korku duyduğunu iddia etti.

قال سامي أنّه كان يخشى على حياته.

- Sami hayatı için savaşıyordu.
- Sami hayat mücadelesi veriyordu.

كان سامي يصارع من أجل حياته.

Bu, hayatı sevmenin yollarından biri. Ben ihtiyar bir adamım,

إنّها طريقة لحبّ الحياة. أنا رجل عجوز،

Arkasından tiyatro ve Ertem Eğilmez ile sinema hayatı başladı

المسرح تليها السينما وبدأ ارطام ايلميز

70 yaşındaki bir adamla zorla evlendirilerek bir de hayatı karartılıyor

يُجبر على الزواج من رجل في السبعين من عمره وحياته مظلمة

- Sami'nin harika bir hayatı vardı.
- Sami'nin harika bir hayat yaşadı.

كان سامي يعيش حياة رائعة.

Tatoeba: Annenin hayatı boyunca şimdiye kadar söyleyebildiğinden daha fazla cümleye sahibiz.

تتويبا: عندنا من الجمل أكثر مما يسعُ أمك أن تقول في حياتها كلها.

Herkes kimseyi ilgilendirmiyormuş gibi gülüyor, özellikle de hayatı boyunca hiç bu kadar komik bir şey görmediğini

يضحك الجميع مثل أعمال لا أحد ، ولا سيما في الواقع جارل إريك ، الذي يعتقد