Translation of "Sami'nin" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Sami'nin" in a sentence and their arabic translations:

- Sami'nin evi yıkıldı.
- Sami'nin evi çöktü.

انهار منزل سامي.

- Sami'nin babası öldü.
- Sami'nin babası vefat etti.

توفّي أب سامي.

Sami'nin başı dertte.

علق سامي في مشكلة.

Sami'nin saçları dökülüyor.

تساقط شعر سامي.

Sami'nin sırları vardı.

كانت لسامي أسرار.

Sami'nin kayığı çalınmıştı.

لقد سُرِقت سفينة سامي.

Sami'nin başı çıkarıldı.

قُطِعَ رأس سامي.

Sami'nin bebeği uyuyordu.

كان صبيّ سامي نائما.

Sami'nin hayatı değişti.

لقد تغيّرت حياة سامي.

Sami'nin tırnakları yoktu.

لم تكن لدى سامي أظافر.

Sami'nin gelmemesi gerekirdi.

لم يكن ينبغي على سامي أن يأتي.

Sami'nin annesi Müslüman'dı.

كانت أمّ سامي مسلمة.

Sami'nin ayakkabıları kayıptı.

- ضاع حذاء سامي.
- كان حذاء سامي ضائعا.

Sami'nin kanseri yoktu.

لم يكن لدى سامي سرطان.

Sami'nin çocukları yoktu.

لم يكن لدى سامي أطفال.

Sami'nin katili yakalandı.

ألقي القبض على سامي.

Sami'nin çocukları olamazdı.

لم يكن بإمكان سامي أن ينجب أطفالا.

Sami'nin patlayıcıları vardı.

كانت عند سامي متفجّرات.

Sami'nin parası kayboldu.

اختفى مال سامي.

Sami'nin astımı vardı.

- كان سامي يعاني من الرّبو.
- كان سامي مصابا بالرّبو.

Sami'nin hayatı durdu.

توقّفت حياة سامي.

Sami'nin kafası karışıktı.

- كان سامي مشوّشا.
- كان سامي مرتبكا.

Sami'nin gözlükleri kayboldu.

اختفت نظّارات سامي.

Sami'nin telefonu çaldı.

رنّ هاتف سامي.

- Sami'nin beni dinlemesi gerek.
- Sami'nin beni dinlemesi lazım.

ينبغي على سامي أن يستمع إليّ.

- Sami'nin sevgili malikanesi piyasadaydı.
- Sami'nin sevgili malikanesi satılıktı.

عُرض قصر سامي المحبوب في السّوق.

- Sami'nin evi harabe içindeydi.
- Sami'nin evi harabeye dönmüştü.

كان منزل سامي حطاما.

- Leyla, Sami'nin üçüncü karısıydı.
- Leyla, Sami'nin üç numaralı karısıydı.

كانت ليلى زوجة سامي الثّالثة.

- Sami'nin kızı başını açtı.
- Sami'nin kızı başörtüsü takmayı bıraktı.

توقّفت ابنة سامي عن ارتداء الحجاب.

Leyla, Sami'nin numarasını sildi.

حذفت ليلى رقم سامي.

Leyla, Sami'nin lisesinden değildir.

ليلى ليست من ثانويّة سامي.

Leyla, Sami'nin elini ovuşturdu.

فركت ليلى يد سامي.

Leyla, Sami'nin hayatını kurtardı.

لقد أنقذت ليلى حياة سامي.

Ben Leyla, Sami'nin karısı.

أنا ليلى، زوجة سامي.

Leyla, Sami'nin hayatından korkuyordu.

خشيت ليلى على حياة سامي.

Leyla, Sami'nin kolej aşkıydı.

كانت ليلى عشيقة سامي في الجامعة.

Sami'nin bir problemi vardı.

كان عند سامي مشكل حقّا.

Sami'nin dolabında iskeletler vardı.

كان سامي يخفي أسرارا.

Leyla, Sami'nin özel hemşiresidir.

ليلى ممرّضة سامي الخاصّة.

Sami'nin sorumluluk üstlenmesi gerekir.

- ينبغي على سامي أن يتبنّى الأمر.
- ينبغي على سامي أن يتولّى المسؤوليّة.

Sami'nin anne-babası Müslüman'dı.

كانا والدي سامي مسلمين.

Sami'nin Müslüman adı Abdullah'tır.

الإسم المسلم لسامي هو عبد الله.

Sami'nin hücre arkadaşı Müslüman'dı.

كان زميل سامي في الزّنزانة مسلما.

Sami'nin birçok çalışanı Müslüman'dı.

كان العديد من عمّال سامي مسلمون.

Sami'nin serbest bırakılması planlanıyordu.

كان إطلاق سراح سامي مقرّرا.

Sami'nin televizyonu hala açıktı.

كان تلفاز سامي لا يزال يشتغل.

Sami'nin oğlu üniversiteye gitti.

ذهب إبن سامي إلى الجامعة.

Sami'nin silahı ondan çalındı.

سُرق مدّس سامي منه.

Sami'nin üzüntüsü depresyona dönüştü.

نمى حزن سامي كي يصبح اكتئابا.

Sami'nin kaderi jürinin ellerindeydi.

أصبح مصير سامي بين يدي هيئة المحلّفين.

Sami'nin gardırobunda elbise yoktu.

لم يكن لدى سامي ملابس في خزانته.

Sami'nin korkunç gözleri vardı.

كانت عينا سامي مخيفتان.

Sami'nin üzerinde uyuşturucu vardı.

كان سامي يحمل مخدّرات معه.

Sami'nin başı dertte idi.

كان سامي في مشكلة.

Sami'nin köpeği havlamaya başladı.

بدأ كلب سامي ينبح.

Sami'nin alkol kullanması gerekmiyordu.

لم يكن ينبغي على سامي تناول الكحول.

Sami'nin sesi endişeyle doluydu.

كان صوت سامي مليئا بالقلق.

Sami'nin bir motosikleti vardı.

كانت لدى سامي درّاجة ناريّة.

Sami'nin kayıp olduğu bildirildi.

اعتُبر سامي في عداد المفقودين.

Sami'nin ailesi onu aldı.

- سامي اصطحباه والديه.
- سامي أقلّاه والديه.

Sami'nin kızı başörtüsü takıyordu.

ارتدت ابنة سامي الحجاب.

Sami'nin evine cinler dadandı.

أصبح منزل سامي مسكونا.

Sami'nin anne-babası Müslüman.

والدي سامي مسلمون.

- Sami'nin harika bir hayatı vardı.
- Sami'nin harika bir hayat yaşadı.

كان سامي يعيش حياة رائعة.

- Sami'nin üvey kızları onu sevmiyordu.
- Sami'nin üvey kızları ondan hoşlanmıyordu.

لم تكن بنات زوجة سامي تحببنه.

- Sami'nin ilacı etkili olmaya başladı.
- Sami'nin ilaç tedavisi etkili olmaya başladı.

بدأ دواء سامي يؤثّر فيه.

Sami'nin Arapça konuşamayacağına oldukça eminim.

أنا متأكّد أنّ سامي لا يستطيع تكلّم العربيّة.

Sami'nin bir depresyon öyküsü vardı.

كان لدى سامي تاريخ مع الاكتئاب.

Sami'nin bacaklarında hiçbir yaralanma yoktu.

لم يُصب سامي بجروح في رجليه.

Sami'nin gizli bir hayatı vardı.

- كانت لدى سامي حياة سرّيّة.
- كانت لدى سامي حياة خفيّة.

Leyla, Sami'nin arabasını ödünç aldı.

استعارت ليلى سيّارة سامي.

Leyla, Sami'nin bir resmini çekti.

التقطت ليلى صورة لسامي.

Polis, Sami'nin izini arayıp yakaladı.

تعقّبت الشّرطة آثار سامي.

Sami'nin küçük bir sandalı vardı.

كان لسامي قارب صغير

Sami'nin saçı suç mahallinde bulundu.

تمّ العثور على شعر سامي في ساحة الجريمة.

Sami'nin yaşamı sonsuza dek değişti.

لقد تغيّرت حياة سامي للأبد.

Sami'nin hayatı sonsuza dek değişti.

لقد تغيّرت حياة سامي للأبد.

Sami'nin zor bir hayatı var.

كان سامي يعيش حياة قاسية.

Sami'nin anne-babası Müslümanlardan korkuyordu.

كانا والدي سامي يخافان المسلمين.

Sami'nin hiç Müslüman tanıdığı yoktu.

لم يكن سامي يعرف الكثير من المسلمين.

Sami'nin kız arkadaşı onu aldatıyordu.

كانت صديقة سامي تخونه.

Sami'nin evi şu anda yanıyor.

منزل سامي يحترق الآن.

Sami'nin her zaman arkadaşları vardı.

كان دوما عند سامي أصدقاء.

Sami'nin katili, mermi kovanlarını temizledi.

قام قاتل سامي بتنظيف الأظراف الفارغة.

Sami'nin her yerde hapları vardı.

كانت لدى سامي أقراص في كلّ مكان.

Sami'nin yastığı Leyla'nın yatak odasındadır.

وسادة سامي في غرفة نوم ليلى.

Sami'nin bir alkol sorunu vardı.

كان سامي يعاني من مشكل إدمان على الخمر.

Sami'nin her yerinde dövmeleri vardı.

كان لدى سامي أوشام في شتّى نواحي جسمه.

Sami'nin ailesi acı içinde bekliyordu.

كانت أسرة سامي تنتظر في كرب.

Sami'nin köpeği bir şeyi kokluyor.

اشتمّ كلب سامي شيئا.

Sami'nin astım ilacına ihtiyacı vardı.

كان سامي بحاجة لدواء الرّبو الخاص به.

Sami'nin çocukları ona meydan okuyacaktı.

من الممكن أنّ سامي سيتحدّاه أبناؤه.

Sami'nin arabası birdenbire ortadan kayboldu.

فجأة اختفت سيّارة سامي.

Sami'nin evi temizlendi ve satıldı.

تمّ تنظيف منزل سامي و بيعه.

Sami'nin bir ambulansa ihtiyacı vardı.

كان سامي بحاجة لسيّارة إسعاف.

Sami'nin annesi onu öldürmeye çalıştı.

حاولت أمّ سامي أن تقتله.

Sami'nin zengin bir babası var.

لسامي أب غني.

Sami'nin yaşamı sonsuza kadar değişiyordu.

لقد تغيّرت حياة سامي للأبد.

Sami'nin bir kız kardeşi var.

- لدى سامي أخت.
- سامي لديه أخة.

Sami'nin yeni bulaşık makinesi var.

لدى سامي غسّالة أطباق جديدة.