Translation of "Durum" in Arabic

0.044 sec.

Examples of using "Durum" in a sentence and their arabic translations:

Durum bu.

هذا هو الوضع.

Durum budur.

هذا هو الحال.

- Durum kontrolden çıktı.
- Durum çığırından çıktı.

خرج الوضع عن السّيطرة.

Istisnai bir durum

حالة استثنائية

Son durum ne?

- ما الجديد؟
- علومك؟

Bu durum beni düşündürdü,

هذا جعلني أفكر:

Ve bu durum değişti

وهذا تغير،

Bu durum hepimize oldu.

لقد حدث هذا لنا جميعاً.

Şaşkınlık verici bir durum.

ومن هنا تأتي الدهشة.

Hiç beklenmedik bir durum.

‫شيء غير متوقع إطلاقًا.‬

şüphelendirici bir durum neyse

مهما كان الوضع المريب

Anormal bir durum değil

ليست حالة غير طبيعية

İşte gerçekten durum böyle

هذا هو الحال بالفعل

Maalesef, durum böyle değil.

لكن للأسف، لم نعاملها بكونها مصدرًا غنيًا.

Çünkü mevcut durum kötü.

لأن الوضع الحالي سيء

Durum sandığımızdan daha kötü.

الموقف أسوأ مما نظن.

Bu durum frenolojik paradoks gibiydi,

وكان الأمر أشبه بتناقضٍ دماغي،

Bu durum çok endişe verici.

يبدو الأمر مقلقًا للغاية.

Bu durum 1991 yılında değişti.

وتغير كل شيء في عام 1991.

Bu yüzden karmaşık bir durum.

لذلك إنها حقيبة متنوعة جدًا.

Ilginç bir durum var ortada

هناك حالة مثيرة للاهتمام

Birde şöyle bir durum var

لدينا أيضا مثل هذا الوضع

Bizde ise durum birazcık farklı

فينا ، الوضع مختلف قليلاً.

Araplarda bu durum utanç kaynağıydı

كان هذا عاراً عند العرب

Işte bu durum biraz ilginç

هذا مثير للاهتمام بعض الشيء

İlk durum her zaman gerçekleşir

تحدث السيناريو الأولى في كل وقت،

Sosyal olarak ölü dediğimiz durum içerisindesiniz.

تكون في وضعيّة نطلق عليها الموت الاجتماعي.

Ama durum, her zaman böyle değildi

ولكن لم يكن هذا هو الحال دائمًا،

Bu durum birçok Afrika ülkesinde böyle.

وهذا يحدث في العديد من البلدان الأفريقية.

Durum böyleyken tüm kalbimle inanıyorum ki

ومع ذلك، أؤمن بشدة

Neyse ki acil durum telsizimiz var.

‫لحسن الحظ أن لدي ‬ ‫جهاز الإرسال الخاص بالطوارئ.‬

Ama burada ilginç bir durum var

ولكن هناك حالة مثيرة للاهتمام هنا

Fakat bu durum yine İslamiyetle sentezleştirilip

ولكن هذا الوضع تم توليفه مرة أخرى مع الإسلام و

Keşke durum bu kadar basit olsaydı

أتمنى لو كان الوضع بهذه البساطة

Yani burada şöyle bir durum var

حتى هنا هو الوضع

Peki ya durum daha ciddi ise

ماذا لو كان الوضع أكثر خطورة

Işte bu çok tehlikeli bir durum

هذا وضع خطر جدا

Ne oldu da peki durum değişti

اذا ماذا حصل؟

Daha doğal bir durum beklemiştik ama

توقعنا حالة أكثر طبيعية ولكن

Çok can sıkıcı bir durum aslında

انه حقا مزعج

Ancak İspanya'daki genel durum giderek kötüleşiyordu.

لكن الوضع العام في إسبانيا كان يتدهور بشكل مطرد.

Bu, daha da tehlikeli bir durum.

وهذا أشد خطراً.

Ve bu durum onu eroin bağımlılığına giden

لكنها فعلت ذلك، مما قادها إلى مسرًى مخيف من الإدمان،

Tabii ki bu durum aile şereflerini lekeleyecekti.

لأن ذلك بالطبع سيجلب لهم العار.

Bilemiyorum, bence oldukça rahatsız edici bir durum.

لا أعلم، بالنسبة لي فإن الوضع مقلق للغاية.

Kaçınmacı odak için en iyi durum senaryosu

وبما أن السيناريو الأفضل في التركيز على الوقاية

Eğer şu anki durum aynen devam ederse

وإذا استمرت الماجريات،

Vay canına, bu kötü bir durum çocuklar.

‫هذا موقف سيئ يا قوم.‬

Işte bu durum yüzünden yarasalar insanlarla yakınlaşıyor

بسبب هذا الوضع ، تقترب الخفافيش من الناس

Aslında bilinenin tersine bir durum var ortada

في الواقع ، هناك حالة مخالفة لما هو معروف.

Daha da ilginç bir durum ise şu

أكثر إثارة للاهتمام هو ذلك

Aynı insan gibi çıkarcı bir durum var

هناك حالة تشبه الاهتمام مثل الإنسان

...müdahil olma konusunda kararlılığıydı. Bu durum Gnaeus'un...

على تدخل روماني طويل المدى في أيبيريا، والذي أصبح ممكنا بفضل نجاح غانيوس في معركتي

Ve o bekledikçe durum daha kötüye gidecekti.

وكلما سيطيل انتظاره، سيصبح وضعه أسوأ.

Neyse ki bu durum çok uzun sürmedi

ولكن، لحسن الحظ ذلك لم يأخذ وقتًا طويلاً،

''Emily'nin evreni'' dediğim zihniyetten bakınca durum şöyle.

من عقليتي التي أسميها "كون إيميلي".

Ve bazıları için bu durum ölümcül oluyordu.

وبالنسبة للبعض ، أصبحت الأعراض قاتلة.

- Son durum ne?
- Ne var ne yok?

ما الجديد؟

Fakat durum şu ki yaptığım işin sevdiğim kısmı,

ولكن الأمر هنا، جزئي المفضل مما أقوم به

Eğer durum buysa sorulan soruyu her koşulda yanıtlayın.

وإذا كان الأمر كذلك، أجيبي عن السؤال بكل الوسائل،

Gecenin köründe beslenmesi hiç alışıldık bir durum değildir.

‫تغذّيها في ظلام الليل أمر‬ ‫غير اعتيادي تمامًا.‬

Burada ise durum komedisi ile insanları güldürmeyi başardı

هنا تمكن من جعل الناس يضحكون مع المسرحية الهزلية

Herkes güldü geçti. durum peki hala aynı mı?

ضحك الجميع ومرت. هل مازال الوضع كما هو؟

Antartika ile ilgili ilginç bir durum daha var

هناك حالة أخرى مثيرة للاهتمام حول القارة القطبية الجنوبية

Tamamen tesadüfler sonucu keşfettiğimiz bir durum var ortada

هناك موقف اكتشفناه بالصدفة.

Bu diğer hayvanlarda çokta rastlanılmayan bir durum aslında

إنه وضع غير شائع في الحيوانات الأخرى.

Yükseklik altmış altı metreye ulaşırsa durum nasıl olur

فكيف سيكون الحال اذا ما وصل الارتفاع الى ستةٍ وستين متراً

Tünel görüşüne sahipseniz bu biraz problem, çünkü bu durum

إذا كنتم تعانون من الرؤية النفقية، فإن هذه مشكلة

Bu durum sizin için bir anlam ifade ediyor mu?

هل هذا يبدو منطقياً بالنسبة لكم ؟

O kadar da zor bir durum değil, haksız mıyım?

إنه ليس علم صواريخ، أليس كذلك ؟

çünkü bu sivil bir durum, bir suç gözaltısı değil.

لا هذا حجز مدني وليس إجرامي،

Bu durum kaç dersinizin, İngilizce konuşarak Fransızcadan bahsetmek yerine,

هذا أمر يعتمد على كم من الوقت من دروسكم كانت فعلاً بالفرنسية

Bu durum da yine en kolay tercih prensibine dayanmakta

هذا يعتمد على مبدأ الخيار السهل مرة أخرى،

Artık başka seçeneğimiz yok, acil durum kurtarma ekibini çağırmalıyız.

‫الآن ليس لدينا خيار،‬ ‫سنتصل بإنقاذ الطوارئ من هنا.‬

Fakat bu durum da ilginç bir soruya yol açar.

لكن يثير ذلك السؤال المثير للاهتمام.

üzücü bir durum ama elden gelir bir şey yok

وضع محزن ولكن لا يوجد شيء متاح

Aralarında davalık durum kalmamıştı fakat mahkeme bitmiyordu bir türlü

لم يكن هناك قضية بينهما ، لكن المحكمة لم تنته أبدا

Fakat bu durum yarasaların insanlardan intikamı dersek yanlış olmaz

لكن هذا لن يكون خطأ إذا قلنا الانتقام من الخفافيش على الناس

Evet baktığımız zaman onların söylemlerinde şöyle bir durum var

نعم ، عندما ننظر ، هناك حالة في خطاباتهم

İkinci Dünya Savaşının etkisine yakın neredeyse şu anki durum

الوضع الحالي تقريبا قريب من تأثير الحرب العالمية الثانية

Bence bu durum, o devasa zekâ için oldukça uyarıcı.

‫أظن أنه محفز رائع لهذه الذكاء الشديد.‬

Görülüyor . Durum Danimarka ve Belçika için de benzer olacak

بمجرد ارتفاع منسوب المياه. كما سيكون الوضع مماثلاً بالنسبة

Afganistan'daki durum, Amerika'nın hedeflerini ve birlikte çalışmamız gerektiğini gösteriyor.

يبين الوضع في أفغانستان أهداف أمريكا وحاجتنا إلى العمل المشترك.

Durum şu ki, bugünkü toplumda, bu hikâyelerin gerçek hâlleri genelde

الفكرة أنه في مجتمعنا هذا، القصة الحقيقة لا تُسرد كاملة

Bu, politik gerçekçiler için çok şaşırtıcı bir durum olmasa da

بالنسبة إلى الواقع السياسي، قد لا يكون هذا مستغربًا

Kızlarım Lipsi ve Greta için bu durum geçen hafta geçerliydi.

بالنسبة إلى بناتي، ليبسي وجريتا، كان الأسبوع الماضي.

Her şeye rağmen Marmara Denizinde birazcık farklı bir durum var

على الرغم من كل شيء ، هناك وضع مختلف قليلاً في بحر مرمرة.

Harran'lı değil sendikalı olmak daha önemli bir durum haline geldi

أصبح عضوًا في النقابة بدلاً من حران أكثر أهمية

Orta Asya Türkler'inde yine buna benzer bir durum var ortada

هناك وضع مماثل في الأتراك في آسيا الوسطى.

Akdeniz'in bu yarısında senatoya stratejik avantaj sağlayan durum Gnaeus'un Roma'dan...

إن قدرة غانيوس على التصرف بشكل مستقل دون انتظار توجيهات من روما

Boğulacağı için Venedik şehri haritadan kaybolacağı için durum daha trajik

البرازيل وفي اوروبا سيكون الوضع اكثر مأساوية فمدينة الضباب لندن

Sınav ortasında mideniz guruldarsa, bu oldukça utandırıcı bir durum olur.

أثناء اللإمتحان بطني أصدرت أصواتا.. شعرت بالإحراج.

Bu durum da pek çok deniz canlısının hayatındaki kilit olayları belirler.

‫والذي بدوره يغير أساس الكثير‬ ‫من حيوات المخلوقات البحرية.‬

Fakat öyle bir durum vardı ki hapishanede çürümüş olan bir adam

ولكن كان هناك مثل هذا الوضع لدرجة أن الرجل فاسد في السجن

Bunları düşünüyoruz yani bu çok yaralayıcı ve kötü bir durum aslında

نحن نفكر فيها لذا فإن هذا وضع مؤلم للغاية وسيئ

Bu durum, petrol fiyatlarının düşmesi durumunda, tüm bu programların sürdürülememesi demekti

مما يعني أن كل هذه البرامج سوف يستحيل الإبقاء عليها إذا انخفضت أسعار النفط

Yani tamamen arada kalmış ne olduğu belli olamayan bir durum var ortada

لذلك هناك موقف لا يمكن معرفته ما هو تماما بينهما.

çok ilginç bir durum yok mu? 53 ülkenin imzası ile tarafsızlık anlaşması yapılıyor

أليس هناك موقف مثير للاهتمام؟ توقيع اتفاقية الحياد مع 53 دولة