Translation of "Dışı" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "Dışı" in a sentence and their arabic translations:

Fazlasıyla gerçek dışı.

كان ذلك غير واقعيّ بالمرّة.

Bu ahlak dışı.

هذا غير أخلاقي.

çağ dışı patent sistemi.

التي تحاول أمريكا تصديرها إلى بقية العالم.

Bu sıra dışı bir şey.

إنه لأمر مذهل.

Bu yasa dışı parayla da

وبتلك الأموال غير الشرعية،

Araba yasa dışı park edilmez.

هذه السّيّارة ليست مركونة بشكل غير قانوني.

İnanılmaz, akıl almaz derecede olasılık dışı.

إنه شيء لا يصدق، على الأرجح لا يصدق.

Oldukça sıra dışı şeyler görmeye başladım.

‫بدأت أرى أشياء استثنائية.‬

Bu, "istem dışı körlük" denen bir olay.

وهذه ظاهرة تدعى "العمى غير المقصود".

Bunun istem dışı körlükle ne ilgisi var?

هو ما دخل هذا بالعمى غير المقصود؟

Amerika'ya yasa dışı uyuşturucu ticareti için kullanan

والسي آي أيه دعمت جنوب امريكا

Beni yasa dışı bir takip listesine aldı.

لعملي في مساعدة اللاجئين عند الحدود.

Anlaşmalı hastanelere gidip anlaşma dışı faturalar alan

يتجه العديد من الناس لشبكات المستشفيات

Programcılar henüz dünya dışı varlıkları ortaya çıkarmadı.

لكن المبرمجين لم يتمكنوا من اكتشاف الفضائيين بعد.

Bu, hala çevrimdışı veya bağlantı dışı olan

هذا يعني أن هناك أكثر من 600 مليون شخص

Amerika kıtasında çok sıra dışı kabul edildik.

كنا نُعتبر حالةً شاذةً في "أمريكا".

Diğerlerinden farklı olarak din dışı olarak görünmez

على عكس الآخرين تبدو غير دينية

Sıra dışı bir şeyin eşiğinde olduğunu hissediyorsun.

‫وتشعر بأنك على شفير شيء استثنائي.‬

Sami'nin doğumu evlilik dışı bir ilişkiden kaynaklandı.

- وُلِدَ سامي من علاقة غير شرعيّة.
- أَنجِبَ سامي من علاقة غير شرعيّة.

"üç yaşındayken babam Meksika'ya sınır dışı edildiği için

أتمنى لو يعرف معلمي كم اشتقت لوالدي

Dünya dışı medeniyetlerin yaz aylarında başlamış olması gerekirdi.

كان يمكن للحضارة خارج الأرض أن تظهر في أشهر الصيف

Kimilerine göre gezegenimizi dünya dışı zekâyla paylaşıyoruz bile.

يقول البعض أننا بالفعل نشارك كوكبنا مع ذكاءات فضائية.

Dua veya sureler okumak din dışı olarak görülür

قراءة الصلاة أو السور تعتبر غير دينية

Bunun hakkında düşünürsen, büsbütün mantık dışı değil, doğru mu?

إذا فكرت بها، إنها ليست غير منطقية تمامًا، صحيح؟

Sonuç şu; ABD çoğu kez mültecileri sınır dışı edip

والناتج هو ترحيل الولايات المتحدة المتكرر للاجئين

Rüzgâr yüzünden ses duyamadığından sıra dışı gece görüşüne sarılmalı.

‫ولفقدانها القدرة على السمع بسبب الرياح،‬ ‫عليها الاعتماد على رؤيتها الليلية المميزة.‬

Gecenin sıra dışı zorluklar ve benzersiz fırsatlarla dolu olduğunu...

‫كاشفةً ازدحام الليل‬ ‫بكثير من التحديات العجيبة...‬

O an sıra dışı bir şeye şahit olduğumu bilmiyordum.

‫في ذلك الوقت،‬ ‫لم أكن أعلم أنني شهدت شيئًا استثنائيًا.‬

Sınır dışı edildi . Kökenleri doğu Libya'daki sürgündeki aşirete ait.

اليونان على اثر اتفاقية ترسيم الحدود البحرية بين حكومته

Ama bacanın önemini kavrayan yerel halk bacayı devre dışı bırakmış.

‫لكن بعد فهمهم أهميته،‬ ‫أوقف السكان المحليون عمل المدخنة.‬

Kimse bu insanları yasa dışı uyuşturucu ticaretinde rol almak için zorlamadı

لم يجبر أحد هذه المناطق أن تلعب دورا في بيع المخدرات غير الشرعي،

Ve sıra dışı, titrek, dalgalı, elbiseli ve yaşlı bir kadın oluyor.

‫إلى تلك السيدة العجوز المتبخترة‬ ‫في ثوبها الفضفاض.‬

çünkü benim işim neyin önemli ve neyin konu dışı olduğuna dair sizi yanıltmak.

لأن وظيفتي هي إرباككم حول ما هو مهم وما هو غير مهم.

Servilius'un süvarilerini devre dışı bırakarak, etkin bir biçimde bütün Konsül ordusunu nötralize ediyor.

من خلال القضاء على سلاح الفرسان سيرفيليوس، قام حنبعل بتحييد جيشه القنصلي بأكمله

Ve son iki yıldır kuşatma altında olan Konstantinopolis'in kurtuluşu Osmanlıları birliklerden sınır dışı etmek istediler.

وتخفيف الضغط على القسطنطينية التي كانت تحت الحصار طوال العامين الماضيين.