Translation of "Derecede" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "Derecede" in a sentence and their arabic translations:

Inanılmaz derecede öfkeliydim.

كنت غاضبةً بشكلٍ لا يصدّق.

Şaşırtıcı derecede ince;

إنه بشكل مبهر رقيق،

Beyniniz muazzam derecede plastik

دماغك مرن بشكل كبير اذا

Ağaçlardan anlamlı derecede kısadır,

كانت بشكل ملحوظ أقل من حياة تلك الأشجار،

Aynı derecede alakasız olurdu.

هي فقط ستكون غير مناسبة

Süt kaç derecede kaynar ?

إلى أي درجة يغلي الحليب؟

Yaşamaktan akılalmaz derecede bıktım.

لقد سأمت من الحياة إلى أبعد الحدود.

Dün hava korkunç derecede soğuktu.

كان الجو باردا جدا البارحة.

Ve inanılmaz derecede hoşuma gitti.

وأعجبني لدرجة لا تصدق.

O inanılmaz derecede hızlı konuşuyor.

هو يتكلم بسرعةٍ عجيبة.

İnanılmaz, akıl almaz derecede olasılık dışı.

إنه شيء لا يصدق، على الأرجح لا يصدق.

O laboratuvar deneyleri inanılmaz derecede önemli.

وهذه التجارب المخبريّة مهمّة للغاية.

Aynı zamanda şaşırtıcı derecede iyi yüzücüler.

وأيضًا يعنى هذا أنهم سباحون مهرة.

Acısı koşuyu bıraktıracak derecede çoğalmıştı hatta.

لدرجة أنه اضطر إلى التوقُّف عنه.

Su sıfır derecede donar, değil mi?

يتجمد الماء عند صفر درجة مئوية، أليس كذلك؟

Sami ve Leyla inanılmaz derecede içkiliydi.

كانا سامي و ليلى سكرين للغاية.

Aşırı derecede sarı rengine maruz kalmak bebekleri ağlatıyor.

في حين أن النظر لكميات كبيرة من اللون الأصفر يجعل الأطفال يبكون.

Hayatı herkes için eşit derecede zorlayıcı yapmak için

التكنولوجيا التي تساعد و تمكن هؤلاء الناس الذين يعانون من ظروف صعبة.

Ama geceleri şaşırtıcı derecede vahşi bir ortam oluşur.

‫لكن ليلًا، تكون عدائية جدًا.‬

Ama şaşırtıcı derecede karşıt bir teori daha var,

ولكن على النقيض هناك قصة ماكرة مذهلة

Aslında yarasalar muazzam derecede önem taşıyor insanlık için

في الواقع ، الخفافيش لها أهمية كبيرة للبشرية.

Evren sıcak, yoğun ve hatırı sayılır derecede pürüzsüzdü

كان الكون ساخنًا، وكثيفًا، وسلسًا للغاية

Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan

أُدرك الآن، أنني في هذه الرحلة الرائعة

İlk dönem bir sunum yapmıştım, inanılmaz derecede heyecanlanmıştım.

قدمتُ عرضًا في الفصل الدراسي الأول، وكنت متوترًا بدرجة لا تصدق.

Iyi olanın olağanüstü derecede kusursuz bir bebek olduğunu düşünüyordum,

اعتقدت أن الأمر الجيد هو أن أنجب طفلة خارقة

Şaşırtıcı derecede çeviktirler, küçük bir bozuk paranın etrafında dönebilecek kadar.

‫إنه رشيق بشكل مفاجئ،‬ ‫يستطيع أن يلتف حول قطعة نقدية صغيرة.‬

Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.

شيئًا آخر علمنا إياه السيد روس، وهو أن التصويت أمرٌ في غاية الأهمية.

Uzaya fırlatılması için inanılmaz derecede büyük bir rokete ihtiyacı olacaktır. Von Braun, uzay aracını parçalar halinde

اللازمة للرحلة ستحتاج إلى صاروخ ضخم مستحيل لإطلاقه في الفضاء.