Translation of "çocuk" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "çocuk" in a sentence and their arabic translations:

- Çocuk susamış.
- Çocuk susamıştır.

الولد عطشان.

Çocuk kaçtı.

هرب الولد.

Çocuk naziktir.

- الولد لطيف.
- هذا الولد طيب.

Çocuk hoştur.

الولد لطيف.

Sonra çocuk kurtuluyor,

لقد نجى الطفل،

Elektrikli çocuk trenleri.

قطار كهربائي للأطفال.

Onundan dördü çocuk.

4 من كل 10 أطفال يتعرضون للاغتصاب.

Çocuk sahibi olmamak.

عدم إنجاب الأطفال.

Çocuk ağlamaya başladı.

أخذ الولد يبكي.

Çocuk koşarak geldi.

أتى الولد راكضاً.

Çocuk sessiz kaldı.

- ظل الولد ساكناً.
- بقِيَ الولد هادئاً.

Yolumdan çekil, çocuk.

ابتعد عن طريقي يا فتى.

Çocuk karanlıktan korkuyor.

الطفل خائف من الظلام.

Çocuk et yiyor.

الطفل يأكُل اللحم.

O çocuk kim?

من هذا الصبي؟

Onlar hala çocuk.

ما زالوا صغارًا.

Hiç çocuk görmedim.

ما رأيت أطفالاََ.

O çocuk kimdir?

من ذلك الصبي؟

"Çocuk yapman bencilce olur."

"من الأنانية أن تنجبي أطفال."

Çocuk çıktı dürüstçe anlattı;

خرج الطفل وقال بصراحة:

Binlerce çocuk okula gidemiyordu

لم يكن بمقدور الآلاف من الأطفال الذهاب إلى المدرسة

çocuk nesillerini takip etmiyor.

بشكل مفصل هكذا.

Tony kibar bir çocuk.

توني ولد مهذب.

Çocuk ona kadar sayabilir.

بإمكان الطفل أن يحسب حتى عشرة.

- Çocuk nerede?
- Oğlan nerede?

أين الولد؟

Bir çocuk karanlıktan korkar.

طفل خائف من الظلام.

Kötü bir çocuk olma.

لا تكن ولداً سيئاً.

Erkek çocuk okula gitti.

ذَهبَ الولَدُ إلى المدرَسةِ.

O çocuk siyah saçlı.

شعر ذاك الولد أسود.

Orada yüzen çocuk kim?

من ذلك الصبي الذي يسبح هناك؟

Sevdiğim çocuk beni sevmiyor.

الفتى الذي أحبه لا يحبني.

Bu hakkında düşündüğüm çocuk.

هذا هو الفتى الذي أفكر به.

O bir çocuk değil.

ليست طفلة.

Genç çocuk kitabını okuyor.

يقرأ الصبي كتابه.

O sadece bir çocuk.

إنه مجرد طفل .

Çocuk bezleri ikizlerim için.

الحفاظات لتوأمي.

Leyla çocuk sahibi olamaz.

لا يمكن لليلى أن تنجب أطفالا.

- Bu arada, kaç çocuk gidiyor?
- Bu arada, kaç tane çocuk gidiyor?

بالمناسبة، كم ولداً سيذهب؟

Bir tür örnek çocuk oldum.

التعددية الثقافية في النروج.

O içinizdeki çocuk bana seslendi.

يحدثني هذا الطفل بداخلكم.

Tecavüzcüleri ve çocuk tacizcilerini durduramayız,

ليس بإمكاننا القضاء كليا على هؤلاء الوحوش والمغتصبين،

Böyle bir sürü çocuk var.

هناك العديد من الأطفال هكذا.

Bu çocuk, bebeği tutmak istedi.

فأراد أن يحمل الرضيع.

Ailem bir erkek çocuk istemişti,

كانت تأمل عائلتي انجاب مولود ذكر

Benim zengin bir çocuk olup

أعني، إنه لم يكن حادثاً

En çok çocuk sahibi olanlar.

تضمّ أكبر عدد من الأطفال أيضاً.

Ve çocuk yapma fırsatını kaçırdık.

وفوّتنا فرصة إنجاب الأطفال.

Konu çocuk sahibi olmaya geldiğinde

عندما يتعلق الأمر بإنجاب الأطفال

Başlık parasıyla 15 yaşındaki çocuk

صبي يبلغ من العمر 15 عامًا يحمل عملة معدنية

Çocuk labirentten çıkış yolunu bulamadı.

لم يستطع الفتى أن يجد طريق الخروج من المتاهة.

Herhangi bir çocuk bunu yapabilir.

- أي طفل يمكنه فعل ذلك.
- بإمكان أي ولد القيام بذلك.
- يستطيع كل طفل فعل ذلك.

Herhangi bir çocuk onu bilir.

أي طفل يعرف ذلك.

Kayıp çocuk giysilerinden tespit edildi.

تم التعرف على الطفل الضائع من خلال ملابسه.

Bir çocuk gibi davranmayı bırak.

كف عن التصرف كالأطفال.

Tom artık bir çocuk değil.

لم يعد توم طفلا بعد الآن.

Bu sınıfta kaç çocuk var?

كم ولداً موجود في هذا الصف؟

Biraz garip bir çocuk olarak,

كوني طفلا غريب الأطوار،

Parkta bir sürü çocuk var.

هنالك الكثير من الأطفال في الحديقة.

Çocuk annesinin çantasından para çaldı.

سرق الولد فلوسا من محفطة والدتها.

O, Japonya'ya çocuk olarak geldi.

جاءت اإلى اليابان عندما كانت صغيرة.

Fadil bir çocuk gibi davranıyordu.

كان فاضل يتصرّف كطفل.

Hâlâ çocuk sahibi olmak istiyorum.

لا أزال راغبة في أن أنجب أطفالا.

Çocuk felcinin yaygın olduğu ülkelerde çalışıyordum,

كنت أعمل في دول مرض شلل الأطفال فيها شائع،

Priya iyi bir çocuk olsa bile

حتى لو كانت "بريا" مطيعة

[ Her çocuk eşit hakları hak eder.

[كل طفل يستحق فرصة متساوية.]

Abla çocuk giysin giydikçe açılır zaten

إذا كانت أختك ترتديها ، ستفتح كما ترتدي

Arabayı yıkayan çocuk benim erkek kardeşimdir.

الولد الذي يغسل السيارة هو أخي.

- Çocuk neredeyse boğuluyordu.
- Oğlan neredeyse boğuluyordu.

كاد الولد أن يغرق.

O çocuk annesinin kollarında güvenli hissetti.

أحس الطفل بالأمان بين ذراعي أمه.

Mary, gençken çocuk bakıcısı olarak çalışmış.

عملت ماري مربّية للأطفال عندما كانت مراهقة.

Çocuk bir ağ ile kuşu yakaladı.

اصطاد الولد الطائر بالشبكة.

Çocuk hırsızları Tom'un ellerini arkasından bağladılar.

ربط الخاطفون يدي توم خلف ظهره.

Onlar bana bir çocuk gibi davranıyor.

إنهم يعاملوني كطفل.

- O çocuk koşuyor.
- O oğlan koşuyor.

ذلك الولد يركض.

En büyük çocuk olmak kolay değil.

ليس الأمر سهلا أن تكون الطّفل الأكبر في أسرتك.

Doktor, Leyla'ya çocuk sahibi olamayacağını söyledi.

أخبر الطّبيب ليلى أنّها لم تكن قادرة على الإنجاب.

"Hey, sen köle çocuk!" "Kim ben mi?"

- "أنت، أيها الصبي المستعبد !" - "من، أنا ؟"

Bir adam, kadın, çocuk ya da çocuklar.

زوج وزوجة بالإضافة إلى طفل أو أطفال.

Genellikle bir çocuk bana dik dik bakar.

سيحدق فيّ طفل.

çocuk sahibi olma yeteneğimizle bağlantılı olduğu öğretildi.

بكوننا مؤهلات للزواج، وقدرتنا على إنجاب الأطفال.

O çocuk Fransızcaya 15.000 saat maruz kaldı,

أمضت ١٥٠٠٠ ساعة تتحدث بالفرنسية،

Bu, çocuk olmanın avantajı olmadığı anlamına gelmiyor.

أنا لا أعني أن الأطفال لا يتمتعون بأي منافع

Çocuk olmanın üçüncü avantajı ise zaman avantajıdır.

الأهمية الثالثة بالنسبة للأطفال هي الوقت.

Ama çocuk beni şunu söyleyerek ikna etti,

ولكن الفتى أقنعني بقوله:

Bu çocuk meleğin güzelliği görenleri hayran bıraktı

أثار هذا الصبي إعجاب أولئك الذين رأوا جمال الملاك

Bob bir çocuk olduğu için Boston'da yaşadı.

عاش بوب طفولته في بوسطن.

Çocuk sahibi olamazsan, her zaman evlat edinebilirsin.

إذا لم يكن لديك أولاد بإمكانك دائماً أن تتبنى.

- Çocuk fikrini değiştirmedi.
- Erkek çocuğu fikrini değiştirmedi.

لم يغير الولد رأيه.

Şu çocuk güneşte çok uzun süre bırakıldı.

تُرك ذاك الطفل في الشمس مدة طويلة للغاية.

Bu, çocuk hikayeleri ile ilgili bir kitap.

هذا كتاب من قصص الأطفال.

Ve belki, belki bu çocuk daha önce sizdiniz.

وربما كان أحد منا في موقف مشابه لهذا الطفل من قبل.

Neden bir başka ölü Müslüman çocuk olmak istiyorsun?

لماذا تريدون أن تصبحوا طفلاً مسلماً ميتاً آخر؟

25 yaramaz çocuk için özel bir sınıf vardı.

حيث خصصوا فصلاً للطلاب السيئين وعددهم 25 طالبا.

Yani çocuk daha formda oldukça daha iyi öğreniyor.

لذلك، كلما تمتع الطفل بلياقة بدنية، كلما تعلم بصورة أفضل.

Her çocuk gibi, bir ailenin neye benzediğini öğrendim.

كأي طفل أخر، تعلمت كيف تبدو الأسرة.

- Hiçbir şey yapmayacağız, çocuk çıkacak, olanı anlatacak, dedi.

قال: لن نفعل أي شيء، فالطفل سيخرج وسيقول ما حدث.

Üniversiteye gittim, evlendim, çocuk ve kariyer de yaptım

ذهبت للجامعة، تزوجت، أنجبت، حظيت بوظيفة،

Sınıfta diğerlerinden biraz daha büyük bir çocuk vardı,

كان هناك طفل في الصف أكبر من البقية.

Anne ve çocuk arasındaki ten duvarının kalktığı andır,

إنها اللحظة عندما يختفي حاجز الجلد بين الأم وابنها.