Translation of "çıkan" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "çıkan" in a sentence and their arabic translations:

Ortaya çıkan sonuçlar bunlardı.

وكانت هذه هي المعلومات التي جمعناها

Artık, son çıkan kameralarla...

‫الآن، بأحدث الكاميرات...‬

Aslında eseri, sadece ''Şömineden çıkan

يؤدي ذلك فعليًا لوصف اللوحة بدقة أكثر

Ve patlamadan çıkan sesin İstanbul'dan

وصوتك من الانفجار جاء من اسطنبول

Ve ortaya çıkan şok dalgası

وحدثت الهزة الارضية

Karşı çıkan herkes kötü olarak görülürdü.

وأي شخص عارض هذا كان من الأشرار.

çıkan sonuca sen de katkı yaparsın.

تتدرب في ابتكار العواقب .

Dağın yan tarafından çıkan dumanı görürsünüz.

‫سترون الدخان متصاعداً من جانب الجبل.‬

Sizce hangisi umduğumuz medeniyete çıkan kestirme?

‫أيها تعتقد أنه أقصر الطرق ‬ ‫إلى المدنية التي نرجو الوصول إليها؟‬

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

‫طريق رئيسي يقطع وسط المدينة.‬

Bizim topraklarımızdan çıkan bizim olması gereken

ما حصلنا عليه من أرضنا يجب أن يكون

Yeni çıkan pod cihazlar nikotin tuzu içeriyor.

وتحتوي الأجهزة الحديثة ذات الحاوية الصغيرة على نيكوتين مالح،

Bu gördüğünüz, sonik noktadan çıkan turuncu ışık,

هذا هو الضوء البرتقالي الذي ينبثق عن البقعة الصوتية،

Bundan çıkan süt benzeri şeyi görüyor musunuz?

‫أترى كل هذا السائل اللبني الذي يسيل منها؟‬

Peki göbeklitepede çıkan şeyler ne için yapıldı?

إذن ما هي الأشياء التي خرجت من البطن؟

Karşımıza çıkan örnekler var bir bakalım isterseniz

هناك أمثلة نواجهها ، دعنا نرى ما إذا كنت تريد

Vikinglerin kendi efsanelerinde ortaya çıkan bir zihniyet.

عقلية ظهرت في قصص الفايكنج الخاصة.

Koşuya çıkan biri sizi hasta edebilir mi?

و هل يمكن أن يصيبك العداء بالمرض؟

Sizin karşınıza çıkan bütün engelleri kıracağız." diyor kendisi.

سنكسر كل العوائق التي تقابلكم".

Düzenekten çıkan her bilyenin pozisyon ve açısını kaydedebiliriz.

سنسجل الموقع والزاوية لكل كرة رخامية تخرج من المتاهة.

Ortaya çıkan şey ise herkesi çok mutlu etmişti.

ما اتضح جعل الجميع سعداء للغاية.

Karşımıza çıkan bu fotoğraf bizi adeta şok ediyor

هذه الصورة التي نواجهها تصدمنا تقريبا

Rönesans adamı lakabıyla ortaya çıkan bu adamın adı

اسم هذا الرجل الذي ظهر باسم رجل النهضة

Ya da sürünerek karaya çıkan bir balık hayal ederiz.

أو سمكة تزحف على الأرض.

Bir gün ortaya çıkan küçük bir çocuğun kibarlığı hakkında

عن لطف طفلٍ صغير ظهر ذات يوم،

Çoğu insan ortaya çıkan yeni fikirlere bakar ve onları yargılar.

فالمعظم ينظر إلى الأفكار الجديدة التي تعترض طريقه ويحكم عليها.

Bu sadece ortaya çıkan değerlerle yaklaşma yaklaşımı çok mu fazla olur?

لو كان الأمر كله يعتمد على القيم المُكتشفة ألا يمكن أن يخرج عن السياق؟

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

‫تغطيها الظلمة.‬ ‫لكن أصوات خطواتها تتردد‬ ‫على طول البحر المتجمد.‬

Donuk geceden sağ çıkan tüm hayvanlar için müjdeli bir değişimdir bu.

‫لكل الحيوانات التي تحملت الليل المتجمد،‬ ‫هذا التغيير مرحّب به.‬

Şehirden çıkan tek köprü çok erken yıkıldığında 30.000 adam esir düştü.

عندما تم تفجير الجسر الوحيد خارج المدينة في وقت مبكر جدًا ، أصبح 30000 رجل سجناء.

Roma yurttaşlarının ikamet ettiği böyle öne çıkan bir bölgeyi tehdit etmenin...

لقد شعر أن تهديد مثل هذه المنطقة البارزة، التي يسكنها مواطنون رومان، سيؤدي إما

Vadiye doğru dörtnala çıkan Qutuz askerlerinin hatlarına katılarak savaşmaları için ısrar ediyordu.

ركض قطز إلى التل، وحث رجاله على الوقوف والقتال وهو يهرع لدعم صفوفه

Çok geçmeden, yanmakta olan köy ve arazilerden çıkan duman bulutları ve kömüre dönmüş Batı Arretium toprakları...

بعد فترة وجيزة، انتشرت أعمدة الدخان من القرى والحقول المحترقة على الأرض الواقعة إلى الغرب من أريتيوم،

Şaşırtıcı ama gece ortaya çıkan bu görüntülere sıkça rastlanır. Tüm deniz hayvanlarının üçte biri biyolüminans yaratır.

‫هذه العروض الليلية دارجة بشكل مفاجئ.‬ ‫ثلاثة أرباع الحيوانات البحرية‬ ‫تتلألأ حيويًا،‬