Translation of "Veamos" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Veamos" in a sentence and their turkish translations:

¡Veamos!

Haydi görelim!

Veamos...

Görelim...

Veamos.

Bir görelim.

- Veamos si podemos ayudarte.
- Veamos si podemos ayudarle.

Sana yardım edebilip edemeyeceğimize bir bakalım.

Veamos el comienzo.

Hadi en başından bakalım.

Veamos la televisión.

- Haydi TV izleyelim.
- TV izleyelim.

Esperemos y veamos.

Bekleyelim ve görelim.

Veamos qué es.

Onun ne olduğunu görelim.

Veamos una película.

Film izleyelim.

Veamos cuánto mides.

Senin ne kadar uzun olduğunu ölçelim.

Veamos si ayuda.

Bunun yardımcı olup olmayacağını görelim.

Veamos los datos.

Hadi verilere bakalım.

Veamos a dónde lleva.

Bakalım bu nereye çıkıyor.

Ahora veamos qué pasa

bilinen antiseptik ultraviyole

Veamos que pasó primero

Önce ne olduğuna bir bakalım

Veamos como lo hizo

bunu nasıl yaptı bir bakalım

Veamos qué tiene Google.

Google'ın neleri var bir görelim.

Veamos el lado positivo.

Olumlu taraftan bakalım.

Veamos si eso funciona.

- İşe yarayacak mı görelim.
- İşe yarayıp yaramadığını görelim.

Veamos qué quiere Tom.

Tom'un ne istediğine bakalım.

Veamos la televisión aquí.

Burada TV izleyelim.

Metámonos y veamos qué encontramos.

İçeri girip ne bulduğumuza bakalım.

Veamos eso de nuevo, sangre.

Bunu tekrar görelim.

¿Veamos las especificaciones técnicas ahora?

şimdi birazda teknik özelliklere bakalım mı?

Veamos de qué estás hecho.

Görelim bakalım marifetini.

Primero veamos qué está pasando.

Önce neler olduğunu öğrenelim.

¿Qué no quieres que veamos?

Neyi görmemizi istemiyorsun?

Tal vez veamos unos delfines.

Belki bazı yunuslar göreceğiz.

Vamos y veamos qué pasa.

Gidelim ve ne olduğunu görelim.

Veamos cual es el resultado.

Sonucun ne olduğuna bakalım.

Veamos, tengo más para Uds.

Bakalım, sizin için çok şey var.

Veamos nuestras escuelas con nuevos ojos.

Okullarımızı yeni bir bakış açısıyla görelim.

Pero veamos cuál es el problema,

Ancak önce problemin ne olduğunu konuşalım.

Y veamos este gráfico de barras,

Şimdi de şu çubuk grafiğine göz atalım,

Bien, veamos si encontramos otro camino.

Tamam, başka bir yol bulup bulamayacağımıza bir bakalım.

Veamos qué nos encontramos. ¡Bien, vamos!

Orada ne bulacağımıza bakalım. Pekâlâ, hadi.

Veamos qué hay bajo esta. No.

Bakalım altında ne var? Yok.

Veamos qué pasa en esta imagen.

Bu resimde neler olduğuna bakalım.

Está demasiado oscuro para que veamos.

Biz bu karanlıkta göremeyiz.

Veamos de dónde vino el virus

virüs nereden ortaya çıkmış bir bakalım

Veamos brevemente el virus en breve

kısaca bir de virüse bakalım kısa bir şekilde

Veamos que es una mentira ahora

yalan nedir bir bakalım şimdi

Ahora veamos otro aspecto del trabajo

şimdi işin diğer bir boyutuna bakalım

Ahora veamos cómo ocurren los terremotos.

gelelim şimdi depreme deprem nasıl oluşur?

Veamos si podemos hacerlo sin ayuda.

Hiç yardım olmadan bunu yapabilip yapamayacağımızı görelim.

Veamos si podemos resolver ese misterio.

O gizemi çözebilip çözemeyeceğimizi görelim.

Veamos si podemos abrir esta puerta.

Bakalım bu kapıyı açabilecek miyiz?

Veamos si Tom tiene algunas ideas.

Tom'un herhangi bir fikri olup olmadığını görelim.

Veamos cómo reacciona Tom a eso.

Tom'un ona nasıl tepki yapacağına bakalım.

Veamos si podemos cancelar la reunión.

Toplantıyı iptal edebilir miyiz bir görelim.

- No quieren que veamos lo que hacen.
- No quieren que veamos lo que están haciendo.

Ne yaptıklarını görmemizi istemiyorlar.

Veamos más de cerca a ese gráfico.

Şu grafiğe yakından bir bakın.

Recojamos la cuerda y veamos cómo quedó.

Halatı aşağı çekelim ve nasıl göründüğüne bakalım.

"BFF, veamos si podemos hacer esto juntos".

''Hey kanka, bunu birlikte deneyelim mi?''

Veamos los ejemplos a continuación, lo entenderemos.

Şu örneklere isterseniz biraz bakalım anlayacağız aslında

Hay ejemplos que encontramos, veamos si quieres

Karşımıza çıkan örnekler var bir bakalım isterseniz

- Veamos qué pasa.
- A ver qué pasa.

- Ne olacağını görelim.
- Neler olacağını görelim.
- Bakalım neler olacak.

Veamos si Tom está en su oficina.

Tom'un ofisinde olup olmadığını görelim.

- ¡Veamos quién gana!
- ¡A ver quién gana!

Kimin kazanacağını görelim.

Quedémonos en casa y veamos la televisión.

Evde kalalım ve TV izleyelim.

Espero que le veamos por acá pronto.

Seni yakında bu çevrede görüyor olacağımızı umuyorum.

Encienda usted el farol para que veamos.

Feneri yak da görelim.

Ahora veamos el lado serio de la situación

şimdi birde durumun ciddi tarafından bakalım

Veamos la sección de capacitación de Steve Jobs.

Bir de Steve Jobs'ın eğitim kısmına bakalım

Veamos qué nos ha agregado durante esta vida.

BU yaşamı süresince bize neler katmış bir bakalım

Veamos si Tom está parando en este hotel.

Tom otelinde mi bir bakalım.

- Espero verte pronto.
- Espero que nos veamos pronto.

Yakında görüşeceğimizi umuyorum.

Abramos la caja y veamos que hay dentro.

Kutuyu açalım ve içinde ne olduğunu görelim.

Veamos qué está ocurriendo en este gran país.

Bu büyük ülkede ne oluyor görelim.

- Veamos la televisión.
- Vamos a ver la televisión.

- Haydi TV izleyelim.
- TV izleyelim.

Veamos si es entre la antigua Roma y nuestros antepasados.

Bir bakalım mı Eski Roma'yla bizim atalarımızın arasındaki

Propongo que nos quedemos en casa y veamos la tele.

Evde kalmamızı ve TV izlememizi öneriyorum.

Puede que nos veamos de nuevo en un futuro próximo.

Yakın gelecekte tekrar görüşebiliriz.

Bien, veamos si esta trampa para escorpiones que quisieron hacer funcionó.

Tamam, bakalım kurduğumuz akrep tuzağı işe yaramış mı?

Veamos las diferencias técnicas entre la ola gigante y el tsunami.

dev dalga ile tsunami arasındaki teknik olarak farklılıklara bir de şu açıdan bakalım

Analicemos el problema y veamos si podemos llegar a una solución.

Sorunu görüşelim ve bir çözüm bulabilecek miyiz görelim.

Veamos la aventura presidencial. ¿Qué hizo hasta que se convirtió en presidente?

şimdi bir de başkanlık serüvenine bakalım. Başkan oluncaya kadar neler yapmış.

- Veamos lo que podemos conseguir.
- A ver si podemos llevarlo a cabo.

Belki bir yol bulabiliriz.

Y si no, veamos al terrorista que se transformó en activista por la paz,

Barış aktivisti olan teröriste bir bakın.

- ¿Querés que vayamos juntos a ver el partido?
- ¿Quieres que veamos el partido juntos?

Maçı birlikte izlemek ister misin?