Translation of "Tuvimos" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Tuvimos" in a sentence and their turkish translations:

Tuvimos suerte.

Şanslıydık.

- Tuvimos una conferencia secreta.
- Tuvimos una reunión secreta.

Bizim gizli bir toplantımız vardı.

- Tuvimos que marcharnos enseguida.
- Tuvimos que irnos corriendo.

Çabucak ayrılmak zorunda kaldık.

- Nunca tuvimos la oportunidad.
- Nunca tuvimos la chanza.

Hiç şansımız olmadı.

Tuvimos que parar.

Durmak zorunda kaldık.

Tuvimos un examen.

Sınav olduk.

Tuvimos mucha audiencia.

Bizim büyük bir seyircimiz vardı.

No tuvimos éxito.

Başarılı değildik.

Y, realmente, tuvimos suerte.

ve sahiden bu sefer şansımız yaver gitti.

Tuvimos que agregar este,

Biz de bir ekleme yaptık buna,

tuvimos un juego más

bir oyunumuz daha vardı istop

¡Qué viaje agradable tuvimos!

Ne keyifli bir yolculuk yaptık!

Tuvimos una tempestad ayer.

Dün bir fırtına yaşadık.

Tuvimos que reaccionar rápidamente.

Hızla tepki göstermek zorundaydık.

Tuvimos una buena conversación.

Biz iyi bir sohbet ettik.

No tuvimos otra alternativa.

Başka seçeneğimiz yoktu.

Solo tuvimos una oportunidad.

Sadece bir şansımız vardı.

Anoche tuvimos una fiesta.

Dün gece bir parti verdik.

Tuvimos éxito haciendo eso.

Biz onu yaparken başarı sağladık.

Creo que tuvimos suerte.

Sanırım biz şanslıydık.

Tuvimos que dejarla ir.

Biz onun gitmesine izin vermek zorunda kaldık.

Nosotros tuvimos un golpe.

Beyin kanaması geçirdik.

Tuvimos unas vacaciones maravillosas.

Biz harika bir tatil yaptık.

No tuvimos ninguna respuesta.

Bir cevabımız yoktu.

Tuvimos que abandonar nuestro plan.

Biz planımızdan vazgeçmek zorundaydık.

Nosotros no tuvimos mucha diversión.

Biz çok fazla eğlenmedik.

Este año tuvimos mucha nieve.

Bu yıl bol karımız vardı.

Este invierno tuvimos muchos temporales.

Bu kış birçok yağmurlu fırtına yaşadık.

Apenas tuvimos tiempo para cenar.

Akşam yemeği yemek için neredeyse zamanımız yoktu.

Tuvimos que aplazar la reunión.

Toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.

Tuvimos un debate muy vigoroso.

Çok şiddetli bir tartışma yaptık.

Tuvimos un invierno especialmente duro.

Biz özellikle sert bir kış geçirdik.

Hoy tuvimos dos falsas alarmas.

Bugün, iki tane yanlış alarmımız vardı.

Tuvimos una experiencia desagradable allí.

Orada hoş olmayan bir deneyim yaşadık.

Con ese trabajo tuvimos pérdidas.

Bu işle kayıplarımız oldu.

Houston, aquí tuvimos un problema.

Houston, burada bir sorun yaşadık.

Nunca tuvimos nada en común.

Ortak hiçbir şeyimiz yoktu.

- No tuvimos ninguna ayuda de Tom.
- No tuvimos nada de ayuda de Tom.

Tom'dan yardım almadık.

- Tuvimos un verano muy caluroso este año.
- Ese año tuvimos un verano muy cálido.

Bu yıl çok sıcak bir yaz geçirdik.

Tu madre y yo lo tuvimos.

Annen ve ben bu duyguları yaşadık.

Tuvimos poca lluvia el mes pasado.

Geçen ay az yağmur yağdı.

Tuvimos mucha lluvia el año pasado.

Geçen yıl çok yağmur aldık.

Tuvimos que ceder ante su solicitud.

Onların ricasına boyun eğmek zorunda kaldık.

Tuvimos una cena fantástica aquella tarde.

O akşam muhteşem bir akşam yemeği yedik.

Ese día tuvimos un buen clima.

O gün hava güzeldi.

Tuvimos unas maravillosas vacaciones en Suecia.

İsveç'te muhteşem bir tatil yaptık.

Hoy tuvimos un examen de matemáticas.

Bugün matematikten sınav olduk.

Tuvimos que dejar ir a Tom.

Tom'un gitmesine izin vermek zorunda kaldık.

Tuvimos un simulacro de incendio ayer.

Dün bir yangın tatbikatı yaptık.

Tuvimos pocos días soleados este verano.

Bu yaz güneşli günümüz çoktu.

Tuvimos que contratar a un abogado.

Biz bir avukat tutmak zorunda kaldık.

Tuvimos muchas aventuras en nuestro viaje.

- Gezimizde bir sürü maceramız oldu.
- Yolculuğumuzda bir sürü macera yaşadık.

En febrero, tuvimos unas vacaciones cortas.

Şubat ayında kısa bir tatil yaptık.

Ayer tuvimos un examen en biología.

Dün biyolojide bir sınava girdik.

No tuvimos muchas visitas este verano.

Bu yaz pek ziyaretçimiz yoktu.

Tuvimos los sobrantes para el almuerzo.

Öğle yemeği için artan yemeklerimiz var.

- Tuvimos que cancelar el juego por la lluvia.
- Tuvimos que suspender el juego por la lluvia.

Yağmur yüzünden maçı iptal etmek zorunda kaldık.

Así que tuvimos que hacerlo de nuevo.

biz de tekrar yapmak zorunda kaldık.

Pero, con esta, no tuvimos suerte, amigos.

ama bu sefer şansımız yaver gitmedi dostum!

No queríamos ir, pero tuvimos que hacerlo.

Gitmek istemedik fakat zorunda kaldık.

Tuvimos una buena opinión de su hijo.

Oğlunuzla ilgili iyi bir fikrimiz vardı.

Tuvimos la suerte de ganar la batalla.

şanslıydık savaşı kazandık

Tuvimos un vuelo terrible por la turbulencia.

Türbulanstan dolayı sert bir uçuş yaptık.

Tuvimos una pelea de bolas de nieve.

Biz bir kartopu savaşı yaptık.

No tuvimos clases a causa del tifón.

Kasırgadan dolayı okulumuz yoktu.

Tuvimos muchas experiencias amargas durante la guerra.

Savaş sırasında pek çok acı deneyimlerimiz oldu.

Tuvimos unas cosechas extremadamente buenas este año.

Bu yıl son derece iyi verimimiz vardı.

Tuvimos un terremoto ayer por la noche.

Dün gece bir deprem yaşadık.

Tuvimos que esperar un poco al autobús.

Otobüsü bir süre beklemek zorunda kaldık.

Anoche tuvimos que llamar a la policía.

Dün gece polisi aramak zorunda kaldık.

No tuvimos tiempo para terminar nuestro informe.

Raporumuzu bitirmek için zamanımız yok.

[Mujica] Y nosotros tuvimos que... Atrás de los medios económicos que significaban nuestra lucha, tuvimos que cometer delitos

Mücadelemizin gerektirdiği ekonomik kaynaklara ulaşmak için suç işlemek durumunda kalıyorduk.

Tan solo el año pasado tuvimos un hijo.

Sadece geçen yıl bir çocuğumuz vardı.

Llovía tanto que tuvimos que aplazar la salida.

O kadar şiddetli yağmur yağıyordu ki gidişimizi ertelemek zorunda kaldık.

Tuvimos que cerrar la ventana por los mosquitos.

Sivrisinekler nedeniyle pencereyi kapatmamız gerekiyordu.

No tuvimos ningún incidente inesperado durante nuestro viaje.

Gezimiz sırasında beklenmedik olaylarımız olmadı.

Anoche, Tom y yo tuvimos el mismo sueño.

Hem Tom hem de ben dün gece aynı rüyayı gördük.

Nos tuvimos que aprender el poema de memoria.

Şiiri ezberlemek zorunda kaldık.

Tuvimos un breve coloquio sobre los derechos humanos.

Biz insan hakları konusunda kısa bir tartışma yaptık.

No fue una mala idea. Solo tuvimos mala suerte.

Bu aslında kötü bir fikir değildi, sadece şanssızdık.

Y tuvimos la primera reunión de la junta directiva.

İlk yönetim kurulu toplantımızı yaptık.

Tuvimos la marcha de las mujeres en EE. UU.,

Amerika Birleşik Devletleri'nde Kadın Yürüyüşü yaptık.

Este año tuvimos más nieve que el año pasado.

Bu yıl geçen yıla oranla daha fazla kar vardı.

Tuvimos que irnos a Estados Unidos en corto tiempo.

Hemen Amerika'ya hareket etmek zorunda kaldık.

Tuvimos una charla seria el uno con el otro.

Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.

- Teníamos nuestras razones.
- Teníamos nuestros motivos.
- Tuvimos nuestras razones.

Bizim nedenlerimiz vardı.

tuvimos un desliz y rompimos la regla del no-inglés

yanıldık ve ana-dil-yok kuralını

Tuvimos que posponer la reunión a causa de la tormenta.

Fırtına nedeniyle toplantıyı ertelemek zorundaydık.

No tuvimos más alternativa que dejarle el asunto a él.

- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
- Konuyu ona bırakmaktan başka seçeneğimiz yoktu.

Tuvimos que posponer la reunión a causa de la lluvia.

Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.

Tuvimos que quedarnos en casa por causa de la tormenta.

Fırtınadan dolayı evde kalmak zorunda kaldık.

Tuvimos nuestra cena entre las siete y siete con treinta

Biz yedi ve yedi buçuk arasında akşam yemeğimizi yeriz.

Y tuvimos una experiencia multijugador con el chat y con Cohh.

sohbetle ve Cohh ile cidden bir çoklu oyuncu deneyimi edindik.