Examples of using "Parar" in a sentence and their turkish translations:
Durmalısın.
Duramadım.
Bunu durdurabilirsin.
- Bu durmalı.
- Bunun durması gerekiyor.
Duramadım, yani ...
Aralıksız yağmur yağdı.
Durdurmalıyım.
Bu sona ermeli.
Durmak zorunda kaldık.
Duramıyorum.
Bunu durdurmak zorundayız.
- Durdurmak zorunda kaldım.
- Durmam gerekiyordu.
Bu durmalı.
Ne zaman duracağımı bana söyle.
Kıkır kıkır gülmeyi durduramadık.
Durdurmak için bir sebep görmüyorum.
Bu durmalı.
Lütfen durur musun?
Şimdi duramayız.
Seni durduramam.
Şimdi durabilirsin.
Onu durduramazsın.
Bizi durduramazsın.
Lütfen durur musun?
Tom durmak istemiyor.
O sürekli olarak ağlıyor.
Ben istediğim zaman durabilirim.
O, gülümsemeyi durduramadı.
Ben öksürüğü durduramıyorum.
Gözlerimi ondan alamıyorum.
Konuşmayı keser misin?
Bunu keser misin, lütfen?
Tom, Mary'yi durdurdu.
Onlar gülümsemeyi durduramadı.
İstersen ayağa kalkabilirsin.
Tom'u durdurmak zorundasın.
Sanırım şimdi durmalıyız.
Tom'u durdurmalıyım.
Bana öyle demeyi keser misin?
Beni burada durdurma.
Onu durduramadım.
Hapşırmayı durduramıyorum.
Kadınlar durmaksızın konuşur.
mola verip kaskımı çıkardık
emisyonları durdurmalıyız.
Orada araba park etmek yasal değildir.
O gülmeyi bırakamaz.
Onu durdurmalısın.
Ben yolda Sevilla'da durabilir miyim?
Bunu yapmayı durdurmalısın.
Tom ağlamayı durduramadı.
Tom öksürüğünü tutamadı.
Tom çeviri yapmayı bırakamaz.
çünkü emisyonların durdurulması gerekiyorsa
Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.
Onun hakkında düşünmeden edemiyorum.
Bugün telefon durmadan çalıyor!
O durmaksızın üç saat konuştu. O katlanılmaz.
Ben onlara durdurmalarını söyledim.
Tom çikolata yemeyi durduramaz.
Öğretmen iki saat boyunca konuşmaya devam etti.
Gece yarısı sonrasına kadar sürekli konuştular.
Bağırmayı durdurabilir misin?
Burun kanamamı durduramıyorum.
Endişelenmeyi durdurabileceğimizi bilmenizi istiyorum.
Tom'a hayır demekten vazgeçmelisin.
Haziran ayında her gün durmadan yağmur yağar.
Tom Mary ile konuşmayı bırakamadı.
Gelmeyeceğini söylemek için aramış.
Son 10 yılı hiç durmadan
O bir taksi durdurmak için elini kaldırdı.
Hokey hakemi dövüşü durdurmak için müdahale etti.
- Eğer kırmızı ışıktaysan durmak zorundasın.
- Eğer trafik lambası kırmızı yanıyorsa durmak zorundasın.
Pekâlâ, durup ateş yakmayı denememizi istediniz demek?
Frenin işlevi arabayı durdurmaktır.
Tom, Mary ve John arasındaki kavgayı ayırmaya çalıştı.
Polis arabayı durdurmak için ıslık çaldı.
Onların tartışmasını durdurmaya çalıştım ama bu kolay değildi.
Bu nasıl durdurulabilir?
Tom'u durduracağım.
Gülmemek elimde değil.
"Ön yargılı olduğum birini görürsem o zaman bu karşı hareketi uyguluyorum"
Yükü düştüğü için kamyon mecburen durdu.
Burada olduğum için okumayı bırakmak zorunda değilsin.
Diğer türler sadece yanıp söner. Bunlar ise bir dakikaya kadar hiç durmadan parlayabilirler.
Bütün ekmek nereye gitti?
- Ne zaman istifa edeceğimi biliyorum.
- Ne zaman duracağımı biliyorum.
İnsan zamanı durdurmak istediği yere aittir.
Değiştirilemeyen şeyler hakkında sürekli şikayet etmekten vazgeçmelisin.
Ona durmasını söyledim.
Yağmur henüz durdu, bu yüzden gidelim.
Konserden önce durup yiyecek bir şey alalım.
Polis arabanın durması için düdük çaldı.
Lütfen şarkı söylemeyi keser misin?