Translation of "Audiencia" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Audiencia" in a sentence and their turkish translations:

Audiencia: ¡Sí!

İzleyiciler: Evet!

Audiencia: Gua, oh.

Seyirci: Vooh oh

(La audiencia responde)

(Seyirci cevap veriyor)

Tuvimos mucha audiencia.

Bizim büyük bir seyircimiz vardı.

Audiencia: Oh, oh, oh.

Seyirci: Oh, oh, oh

Audiencia: Gua, oh, oh.

Seyirci: Vooh, oh oh

- Su clase tuvo una gran audiencia.
- Su conferencia tuvo una gran audiencia.
- Su discurso tuvo una gran audiencia.

Konferansının büyük bir izleyicisi vardı.

- K.G.: Tercero, corre. - Audiencia: Corre.

-K.G: Üç, kaç. -Seyirci: Kaç.

- K.G.: Cuarto, grita. - Audiencia: Grita.

-K.G: Dört, çığlık at, -Seyirci: Çığlık at.

- K.G.: Quinto, defiéndete. - Audiencia: Defiéndete.

-K.G: Beş, savun. -Seyirci: Savun.

No quiero decir "la audiencia"

''İzleyiciler'' demek istemiyorum,

- Karan Gupta: Todos, observa. - Audiencia: Observa.

-Kuran Gupta: Herkes, bak. -Seyirci: Bak.

Una audiencia llamada Ignorante dijo esto

Cahil isimli bir izleyicimiz şunu söylemiş

- K.G.: Segundo, pide ayuda. - Audiencia: Pide ayuda.

-K.G: İki, sor. -Seyirci: Sor.

WPR: Hay otra pregunta de la audiencia.

WPR: Seyircimizden başka bir sorumuz var.

Sin lugar a dudas en esta audiencia.

özellikle bu dinleyici kitlesi için.

Nuestra audiencia con un nombre extraño como

gibi garip bir isimdeki bir izleyicimiz

La audiencia estaba fascinada por su discurso.

Dinleyiciler konuşmasından çok etkilendi.

La audiencia aplaudió ruidosamente tras su discurso.

Konuşmasından sonra seyirciler yükse sesle alkışladı.

El 25 % de la audiencia era blanca.

Dinleyicilerin yüzde 25'i beyazdı.

En crear una conexión auténtica con mi audiencia.

seyircimle hakiki bir ilişki kurmak.

La audiencia aplaudió cuando el concierto había terminado.

Konser bittiğinde seyirci alkışladı.

El mago solicitó un voluntario entre la audiencia.

Sihirbaz, seyircilerden bir gönüllü istedi.

El alcalde se dirigió a una gran audiencia.

Belediye başkanı büyük bir kitleye hitap etti.

La actuación grácil del bailarín hechizó a la audiencia.

Dansçının zarif eylemi seyirciyi hayran bıraktı

La mayoría de la audiencia eran hombres de negocios.

Seyirci çoğunlukla iş adamlarıydı.

Me pongo nervioso cuando hablo ante una gran audiencia.

Büyük bir kalabalığın önünde konuşacağım zaman gergin olurum.

No sé si puedo detectar alguna incomodidad en la audiencia

Çeşitlilik temalı bir etkinlikte olduğumuzu düşünürsek,

Y dejar que la audiencia sepa de qué lado estamos.

bu sırada izleyicinin hangi tarafta olduğumuzu bilmesine yarıyor.

En la Rusia soviética, ¡la televisión observa a la audiencia!

- Sovyet Rusya'sında, televizyon izleyiciyi izler!
- Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!

Aunque siento que hay gente en la audiencia que, dubitativamente, sospecha.

Bazı izleyicilerin bunun nasıl yapılabildiği konusunda

ES: Cohh, ¿puedes compartir con la audiencia de TED aquí presente

ES: Peki Cohh, acaba buradaki TED seyircisiyle

Toda la audiencia se puso de pie y comenzó a aplaudir.

Tüm seyirci ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı.

En el cual hago magia con un objeto elegido por la audiencia.

yaptığım bir "doğaçlama sihir" örneği.

Y si sobreviven el tiempo suficiente para llegar a su audiencia de asilo,

Ve sığınma duruşması gününe sağ salim ulaşabilseler bile

Cuando el cantante de rock apareció en el escenario, la audiencia del concierto ovacionó.

Rock şarkıcısı sahneye çıktığında, konserindeki izleyici yüksek sesle alkışladı.

El inglés es a menudo la lengua elegida para hablarle a una audiencia internacional.

İngilizce uluslararası bir izleyici kitlesiyle konuşurken, oldukça sık tercih edilen bir dildir.