Translation of "Enseguida" in Turkish

0.040 sec.

Examples of using "Enseguida" in a sentence and their turkish translations:

Terminémoslo enseguida.

Onu derhal bitirelim.

Ven enseguida.

Derhal gel.

¡Vuelvo enseguida!

Birazdan döneceğim!

Voy enseguida.

Şimdi gidiyorum.

Enseguida vengo.

Derhal geliyorum.

Vengo enseguida.

Derhal geliyorum.

Ella vino enseguida.

O derhal geldi.

Él volvió enseguida.

O kısa süre sonra geri geldi.

Estaré allí enseguida.

- Bir dakika içerisinde orada olacağım.
- Bir dakika içinde orada olacağım.

¿Lo puedo hacer enseguida?

Onu hemen yapabilir miyim?

Él se durmió enseguida.

O hemen uykuya daldı.

Dice que viene enseguida.

O, derhal geleceğini söylüyor.

Quiero que comiences enseguida.

Hemen başlamanı istiyorum.

Tom no respondió enseguida.

Tom hemen cevap vermedi.

Su avión despegará enseguida.

Uçağınız hemen havalanacak.

Pare de hablar enseguida.

Derhal konuşmayı kes.

Y enseguida me quedé sumergida,

Kısa bir süre sonra suyun dibini boylamıştım.

El doctor decidió operar enseguida.

Doktor derhal ameliyata karar verdi.

Él terminó sus tareas enseguida.

O, işlerini hiç vaktinde tamamlamadı.

- Hágalo ahora mismo.
- Hazlo enseguida.

Onu derhal yapın.

- Vivo enseguida.
- Vivo al lado.

Yan tarafta yaşıyorum.

- Vuelve enseguida.
- No tardes mucho.

Çok uzun kalma.

- Venimos de inmediato.
- Venimos enseguida.

Derhal geliyoruz.

- Él volverá en seguida.
- Vuelve enseguida.

Yakında geri dönecek.

- Saldré enseguida.
- Saldré en un segundo.

Bir saniye içinde dışarıda olacağım.

Deja el motor andando. Vuelvo enseguida.

Motoru çalışır durumda tutun. Hemen döneceğim.

El doctor Stein lo atenderá enseguida.

Dr. Stein yakında seninle olacak.

Espere un segundo; volveré enseguida. No corte.

Biraz bekle, hemen döneceğim. Telefonu kapatma!

Él se acostumbró enseguida al clima frío.

Kısa sürede kendini soğuk havaya alıştırdı.

A algunas plantas les afecta enseguida el frío.

Bazı bitkiler hızla soğuktan etkilenir.

- Tuvimos que marcharnos enseguida.
- Tuvimos que irnos corriendo.

Çabucak ayrılmak zorunda kaldık.

Tengo que limpiar el cuarto de baño enseguida.

Banyoyu hemen temizlemeliyim.

En verano, los huevos se ponen malos enseguida.

Yazın yumurtalar çok çabuk bozulur.

- ¿Tengo que ir ahora?
- ¿Tengo que ir enseguida?

Hemen gitmek zorunda mıyım?

- Volveré pronto.
- Vuelve enseguida.
- Voy a volver pronto.

Yakında geri döneceğim.

Tom es muy alto, así que lo identificarás enseguida.

Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.

Él entró al partido demócrata, pero se salió enseguida.

Demokrat Parti'ye girdi ama oradan çok geçmeden ayrıldı.

- ¿Debo irme de una vez?
- ¿Tengo que ir enseguida?

Derhal terk etmeli miyim?

- Tom se fue al minuto.
- Tom se fue enseguida.

Tom derhal terk etti.

Tom debió haberle dicho enseguida que él no era soltero.

Tom bekar olmadığını hemen Mary'ye söylemeliydi.

- Me pondré con eso enseguida.
- Me encargaré de ello inmediatamente.

- Onu derhal yapacağım.
- Hemen hallediyorum.

Tom escucho hablar a Maria en el cuarto de enseguida.

Tom Mary'yi yan odada konuşurken duyabiliyordu.

Todos los esfuerzos del médico fueron en vano, enseguida el hombre murió.

Doktorun tüm çabaları boşunaydı ve adam çok geçmeden öldü.

Lo difícil lo hacemos enseguida. Lo imposible lleva un poco más de tiempo.

Zoru hemen başarırız, imkânsız biraz zaman alır.

Puse unas galletas sobre la mesa, y los niños se las comieron enseguida.

- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onların hepsini silip süpürdüler.
- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onları hemen yediler.

Haz tus reservas de avión temprano, porque los vuelos se agotan enseguida en Navidades.

Noel'e yakın uçuşlar çabuk dolduğu için rezervasyonlarınızı erken yapın.

- Las flores se marchitan enseguida una vez las han cortado.
- Las flores se empiezan a marchitar en cuanto las cortas.

Çiçekler koparıldıkları zaman kısa süre içinde solarlar.