Translation of "Tierras" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Tierras" in a sentence and their turkish translations:

- El duque tiene muchas tierras.
- El duque posee muchas tierras.

Dük bir sürü arazi tutuyor.

Él posee muchas tierras.

O birçok araziye sahip.

Otras tierras, otras costumbres.

Başka topraklar, başka alışkanlıklar.

Ellos poseen muchas tierras.

Onlar birçok arazi sahibiler.

Estas tierras producen poco.

Bu topraklar az ürün verir.

La gente quiere poseer tierras.

İnsanlar arazi sahibi olmak istiyor.

Tierras vendidas oficialmente desde el cielo

Cennetten resmi olarak tapuların satıldığı

Él quiere deshacerse de sus tierras.

O, arazisini elden çıkarmak istiyor.

Los peregrinos trajeron regalos de tierras remotas.

Hacılar uzak ülkelerden hediyeler getirdiler.

Las tierras planas dan el siguiente ejemplo nuevamente

düz dünya'cılar yine şu örneği veriyorlar

Los humanos comparten tierras de caza con felinos grandes.

Avlanma sahalarını büyük kedilerle paylaşıyorlar.

Se disputaron la propiedad de las tierras durante años.

Onlar yıllarca toprak mülkiyetini tartıştı.

Muchos pájaros vuelan en otoño hacia tierras más cálidas.

Sonbaharda, birçok kuş daha sıcak ülkelere uçar.

Casi un 80 por ciento de las tierras son montañas.

Arazinin yaklaşık %80'i dağlıktır.

Las inundaciones han destruido seis mil hectáreas de tierras de cultivo.

Sel, altı bin hektar ekili alanı tahrip etti.

La civilización ha florecido por cientos de años en estas tierras ocultas.

Medeniyet bu gizli topraklarda yüzlerce yıldır gelişti.

Las tierras bajas de la inseguridad y la vergüenza nos volverán a llamar

güvensizlik ve utanma duyguları yeniden ortaya çıkar

Los glotones prosperan en las tierras congeladas que rodean la cima del mundo,

Volverinler, Dünya'nın üst kısımlarını çevreleyen donuk topraklarda boy gösterir.

Pueblos destruidos y tierras de cultivo quemadas tan lejos como el ojo pueda ver.

Tahrip edilmiş kasabalar ve yakılmış çiftlikler gözün görebildiği kadar uzanıyor.

Él es responsable de introducir una ley que le permite a los romanos establecerse cerca y en tierras galicas.

Roma vatandaşlarının Galya topraklarına yerleşebilmesini sağlayan bir yasayı sunmaktan sorumlu.

Es vergonzoso que mientras hay tierras donde la gente sufre de hambre, en Japón hay muchos hogares y restaurantes donde mucha comida es tirada.

İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.