Translation of "Nariz" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Nariz" in a sentence and their turkish translations:

- Sonate la nariz.
- Límpiate la nariz.

Burnunu sil.

Su nariz sangraba.

- Burnu kanadı.
- Onun burnu kanadı.

Suénate la nariz.

Burnunu temizle.

- Me quiero rascar la nariz.
- Quiero rascarme la nariz.

Burnumu kaşımak istiyorum.

- Me pica la nariz.
- Tengo comezón en la nariz.

Burnum kaşınıyor.

- Ella tiene una gran nariz.
- Tiene una nariz grande.

Onun büyük bir burnu var.

- Te sangra la nariz.
- Le sangra la nariz.
- Te sangra la napia.
- Te está sangrando la nariz.
- Le está sangrando la nariz.

Burnun kanıyor.

Y una nariz roja.

ve bir kırmızı burundur.

Tengo la nariz tapada.

Burnum tıkalı.

Me sangra la nariz.

Burnum kanıyor.

Te sangraba la nariz.

Burnun kanıyordu.

Me pica la nariz.

Burnum kaşınıyor.

Le sangra la nariz.

- Onun burnu kanıyor.
- Burnu kanıyor.

Nos sangra la nariz.

Burnumuz kanıyor.

- La nariz del niño está sangrando.
- Al niño le sangra la nariz.

Çocuğun burnu kanıyor.

La matriarca sigue su nariz.

Dişi lider burnunu takip ediyor.

Él tiene una nariz larga.

Onun uzun bir burnu vardır.

¡Él me rompió la nariz!

Burnumu kırdı!

Tom me rompió la nariz.

Tom burnumu kırdı.

Tom se rompió la nariz.

Tom onun burnunu kırdı.

Tom tenía la nariz roja.

Tom'un burnu kızarmıştı.

No te hurgues la nariz.

- Burnunuzu karıştırmayın.
- Burnunu karıştırma.

Tom tiene la nariz congestionada.

Tom'un tıkalı bir burnu var.

Tom se rascó la nariz.

Tom burnunu kaşıdı.

Tom se sonó la nariz.

Tom burnunu sümkürdü.

Si la nariz de la nariz se levanta hacia arriba, ¿no tiene que clavarse?

burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırma ise çakılması gerekmez mi?

En la punta de la nariz.

nefes alıp verdiğinizi farkında olun.

No puedo respirar por la nariz.

- Ben burnumdan nefes alamıyorum.
- Burnumdan nefes alamıyorum.

Tom se está escudriñando la nariz.

Tom burnunu karıştırıyor.

No te suenes la nariz así.

Burnunu öyle sümkürme.

La nariz de María estaba sangrando.

Mary'nin burnu kanıyordu.

Límpiate la nariz con este pañuelo.

Burnunu bu mendille sil.

Le rompí la nariz a Tom.

Ben Tom'un burnunu kırdım.

Hoy me ha sangrado la nariz.

Bugün bir burun kanaması geçirdim.

Tengo una verruga en la nariz.

Burunda bir siğilim var.

Deja de hurgarte en la nariz.

- Hap çıkarma.
- Burnunu karıştırmayı kes.

- Le salió un granito en la nariz.
- Le salió una pequeña espinilla en la nariz.

Onun burnunda küçük bir sivilce büyüdü.

Y usa la nariz para buscar comida.

Yemeği de burnuyla bulur.

Ellos son los que mueren de nariz

Ölümle burun buruna olanlar onlar

La nariz del perro es muy sensible.

Bir köpeğin burnu çok duyarlıdır.

Él apoyó la nariz contra la ventana.

burnunu pencereye yasladı.

Vamos a la parte posterior de la nariz.

Burnun arka tarafına gireceğiz.

Pueden meter la nariz en una pequeña grieta.

Burunlarını küçük çatlaklara sokabiliyorlar.

Tienes crema en la punta de la nariz.

- Senin burnunun üstünde krem ​​var.
- Senin burnunun ucunda krem ​​var.

- Ella tiene una narizota.
- Tiene una nariz grande.

Onun uzun bir burnu var.

Ella puede tocarse la nariz con la lengua.

O, diliyle burnuna dokunabilir.

No puedo parar mi sangrado por la nariz.

Burun kanamamı durduramıyorum.

Su nariz es más grande de lo normal.

Onun burnu aşırı derecede büyük.

"Mi perro no tiene nariz." "¿Cómo huele?" "Terrible."

"Benim köpeğimin bir burnu yok." "O nasıl kokluyor?" "Korkunç."

Él se refregó la nariz en su manga.

O, burnunu koluna sildi.

No digas mentiras, que te crece la nariz.

Yalan söyleme, burnun uzar.

El aire que se mueve ahora en la nariz.

şu anda burun deliklerinizde gezinen hava.

Mi nariz es muy grande y además está torcida.

Burnum gerçekten büyük ve ayrıca çarpık.

¿Alguna vez te ha sangrado la nariz en verano?

Sen hiç yazın bir burun kanaması yaşadın mı?

Tom a veces se hurga la nariz en público.

Tom bazen kamusal alanda burnunu karıştırır.

Deja de inmiscuir tu nariz en los asuntos de otros.

Diğer insanların işine burnunu sokmaktan vazgeç.

No metas tu nariz en los asuntos de los demás.

- Kendi işine bak.
- Kendi işlerine bak.

No meta su nariz en los asuntos de los demás.

Başka insanların işine burnunu sokma!

Mi padre siempre mete la nariz en mi vida privada.

Babam her zaman burnunu özel hayatıma sokuyor.

Y los pilotos dicen que no levantó la nariz del avión

ve pilotların özellikle uçağın burnunu kaldırmadığını söylüyor

Si no levanta la punta de la nariz constantemente hacia arriba

Burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırmazsa

No tengo ninguna intención de meter la nariz en tus asuntos.

İşlerine karışmaya niyetim yok.

Tiene los ojos del padre y la nariz de la madre.

O, babasının gözlerine ve annesinin burnuna sahip.

Su nariz es dos veces más aguda que la de un sabueso,

Burnu, tazınınkinden iki kat hassastır.

- Un elefante tiene una nariz larga.
- El elefante tiene una trompa larga.

Bir filin uzun bir burnu vardır.

No tienes que respirar por la boca, sino que por la nariz.

Ağzından değil, burnundan nefes al.

Es el paladar blando que choca contra la parte posterior de la nariz.

Üst damak burnun arka tarafını tamamen kapatıyor.

Los murciélagos usan sensores de calor en la nariz para elegir el blanco.

Yarasalar, burunlarının etrafındaki ısı algılayıcılarla hedef belirler.

Anteriormente, los pilotos levantaban o bajaban la nariz del avión y lo bajaban.

Daha önce pilotlar bunu uçağın burnunu yukarı veya aşağı kendileri kaldırıp indiriyorlardı

La mujer ocupaba un spray para su nariz ya que estaba bastante resfriada.

Kadın bir burun spreyi kullanıyordu, çünkü şiddetli bir soğuk algınlığı vardı.

Las fosas termales de su nariz detectan el calor en vez de la luz.

Burnundaki termal girintiler ışık yerine ısı tespit ediyor.

O en tus manos, las que luego usarías para tocar tus ojos, nariz o boca.

Ya da elinize ve sonra elinizi burnunuza ya da ağzınıza götürmeniz.

Si la nariz de Cleopatra hubiera sido más pequeña, la historia del mundo habría sido diferente.

Kleopatra'nın burnu daha kısa olmuş olsaydı, dünya tarihi farklı olurdu.

- No seas metiche.
- No metas tu nariz en los asuntos de los demás.
- No seas tan metiche.

O kadar meraklı olma.

- ¡Métete en tus asuntos!
- ¡Meteos en vuestros asuntos!
- No metas tu nariz en los asuntos de los demás.
- ¡Metete en tus cosas!

Kendi işine bak.