Examples of using "Casi" in a sentence and their turkish translations:
neredeyse ama neredeyse
Nerdeyse ama nerdeyse
Neredeyse vazgeçiyordum.
- bitiyor,
Edilebilir de.
Biz neredeyse oradayız.
Neredeyse hazırım.
Neredeyse eminim.
Neredeyse bitirdim.
Neredeyse beş parasızım.
Neredeyse her zaman.
Neredeyse ölüyordum.
Neredeyse kazandım.
Neredeyse ağladım.
Yaklaşık üç.
O neredeyse ölüyordu.
Neredeyse her şeyi anladım.
Neredeyse haklısın.
Neredeyse üç.
Neredeyse hiç balık yakalamadım.
Biz neredeyse biraderler gibiyiz.
Burada neredeyse gece yarısı.
Neredeyse hiç mobilya yok.
Çok az kaldı.
yok denecek kadar azdı
Neredeyse öğle idi.
O imkansıza yakın.
Neredeyse bitti.
Neredeyse uyuyordu.
Biz neredeyse orada mıyız?
Neredeyse boğuluyordu.
Neredeyse herkes geldi.
Neredeyse öğlen oldu.
Neredeyse bana çarpıyordun.
Onu neredeyse unutuyordum.
Ben neredeyse öldürülüyordum.
- Neredeyse bitirdik.
- Biz neredeyse bitirdik.
- Ben neredeyse hazırım.
- Neredeyse hazırım.
Neredeyse oradayız.
Ben hemen hemen bütün şeyi anladım!
Neredeyse yakalandık.
Tom neredeyse ağladı.
Tom neredeyse gülümsedi.
Neredeyse oradayız.
Neredeyse hazırız.
O neredeyse ölüyordu.
Neredeyse öldürülüyordum.
- Neredeyse beni öldürüyordun.
- Beni neredeyse öldürüyordun.
Neredeyse soyuluyordum.
Ben neredeyse hazırdım.
- Ben neredeyse hazırım.
- Neredeyse hazırım.
- Neredeyse boğuluyordum.
- Neredeyse boğuldum
Neredeyse onu yaptım.
Ben hemen hemen bitirdim.
Tom neredeyse ölüyordu.
Neredeyse mükemmel bir skor yaptım.
Neredeyse altı.
Neredeyse her gün yüzerim.
Tom neredeyse hiç kahvaltı yapmaz.
Saat neredeyse altı.
O iş hemen hemen bitti.
Neredeyse onlardan bir tane satın alıyordum.
onlarca milyar pazar geliri sağladığım
Ama neredeyse hemen,
oradaki ıstakozları koruyorlar.
Amerika'ya adeta meydan okuyordu
adeta bir koruyucu kalkan
Neredeyse kimse ona inanmadı.
O neredeyse imkansızdı.
Siz güçlükle duyabiliyorum.
Saat yaklaşık 12:00.
Neredeyse yoğun saatler.
Neredeyse herkes davet edildi.
Saat yediye geliyor.
Onlar çoğunlukla kadındı.
O neredeyse profesyonel.
Neredeyse zamanı.
Tom neredeyse kovulacaktı.
Ben neredeyse unutuyordum.
Neredeyse boğuluyordu.
Bu neredeyse bir mucize.
O nadiren vazgeçer.
- Saat yaklaşık olarak altıdır.
- Saat takriben altıdır.
Neredeyse hiç fotoğraf çekmedim.
Benim vardiyam neredeyse bitti.
O, neredeyse boğuluyordu.
O neredeyse bayılacaktı.
Ben onu nadiren görüyorum.
Neredeyse her şeyi yaparım.