Examples of using "Preocuparse" in a sentence and their turkish translations:
- Ondan endişe duymaya ne gerek var?
- Onu kafaya takmaya ne gerek var?
- Endişelenmeye ne gerek var ki?
Endişelenmenin yararı ne?
Tom'un üzülmesine gerek yok.
Endişelenmeye gerek yoktu.
Endişe için hiçbir neden yoktur.
Endişelenmenize gerek yok.
- Kaygılanmak için hiçbir neden yok.
- Endişelenmek için hiçbir sebep yok.
Tom için endişelenmeye ne gerek var?
Sen endişelenmek zorunda değilsin.
Üzülecek bir şey yok.
Tom'un Mary hakkında endişelenmesine gerek yok.
- Endişelenmemeye çalışın.
- Endişelenmemeye çalış.
Tom benim hakkımda endişelenmek zorunda değil.
Tom için endişelenmeye ne gerek var?
Tom hiçbir şey hakkında endişelenmek zorunda değil.
Tom Mary hakkında endişelenmekten kendini alamadı.
Tom'un üzülecek bir şeyi yoktu.
Tom'un endişeleneceği daha önemli şeyler var.
Hakkında endişelenecek bir şey yok, tamam mı?
Endişelenmek olmayan bir borcu ödemek gibidir.
Tom'un endişelenmesine gerek yok. Kötü bir şey olmayacak.
hastalar para konusunda endişelenmek zorunda değiller.
- Tom neden endişe ederdi?
- Tom neden endişe edecekti?
Hayat böyle şeyler hakkında endişe etmek için çok kısa.
Tom'un bir şey hakkında üzülmesine gerek yok. Mary her şeyle ilgilenecek.
''İnsanlar dev midyeleri korumayı niçin önemsesinler?''
O seni görmediyse, öyleyse endişelenecek bir şey yok.
O hâlâ ödevini yapmadı, bu nedenle öğretmeni onun hakkında endişelenmeye başlıyor.
İlk olarak, kadınların erkeklerden daha fazla boş vakitleri var. İkinci olarak, onlar erkeklerden daha az endişelenecek şeylere sahipler.