Translation of "Podré" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Podré" in a sentence and their turkish translations:

Podré ayudarte.

Sana yardım edebileceğim.

No podré ayudarte.

Sana yardım edemeyeceğim.

No podré asistir.

Ben katılamayacağım.

Mañana podré reposar.

Yarın dinlenebilirim.

Podré casarme con ella.

- Onunla evlenmem mümkün olacak.
- Onunla evlenebileceğim.

¿Créeis que podré vivir?

Sizce yaşayabilecek miyim?

No podré visitarte más.

Artık seni ziyaret edemeyeceğim.

- Estoy seguro de que podré encontrarlo.
- Estoy segura de que podré encontrarlo.

Onu bulabileceğimden eminim.

No podré hacer esto nunca.

Bunu asla yapamayacağım.

No podré darte clases mañana.

Sana yarın ders veremeyeceğim.

Nunca podré volver a jugar.

Asla tekrar oynayamayacağım.

¿Dónde podré cambiar moneda extranjera?

Dövizi nerede değiştirebilirim?

Podré realizar trucos mucho más elaborados,

büyük kutular, hayvanlar gibi daha ayrıntılı sahne gereçlerine

¿Podré verte el lunes que viene?

Önümüzdeki pazartesi seni görebilecek miyim?

Podré ser regordete, pero soy vigoroso.

Tombul olabilirim ama dinçim.

Nunca te lo podré agradecer lo suficiente.

Sana asla yeterince teşekkür edemem.

Si me dejas hablar, podré explicar todo.

Konuşmama izin verirsen, her şeyi açıklayabilirim.

A partir de ahora podré dormir tranquilamente.

Şu an itibarıyla güzel güzel uyuyabileceğim.

Yo podré arreglar la letrina esta tarde.

Lavaboyu bu öğleden sonra tamir edebilirim.

Si puedo usarla, podré bajar hasta el camino.

Bunu kullanabilirsem beni yola indirecektir.

Si no ocurre nada imprevisto, mañana podré verte.

Beklenmedik bir şey olmazsa seni yarın görebileceğim.

No podré seguir en este trabajo tan frustrante.

Bu sinir bozucu işte daha fazla kalamayacağım.

No podré juntarme contigo mañana porque surgió algo inesperado.

Beklenmedik bir şey gündeme geldiği için yarın seni karşılayamayacağım.

No podré terminarlo a menos que tenga tu ayuda.

Senin yardımını almadan onu bitiremeyeceğiz.

No estoy seguro de si podré ir a la fiesta.

Partine gelip gelemeyeceğimden emin değilim.

Temo que no podré ayudarte. Debes preguntar a alguien más.

Maalesef sana yardım edemem.

- No seré capaz de arreglar eso.
- No podré reparar eso.

- Bunu tamir edemeyeceğim.
- Onu tamir edemeyeceğim.

Sé que Tom fue quien lo hizo, pero no podré probarlo.

Bunu yapanın Tom olduğunu fakat asla ispatlayamayacağımı biliyorum.

- Lo intentaré, pero no estoy seguro de si podré venir al cine o no.
- Lo intentaré, pero no estoy segura de si podré venir al cine o no.

Deneyeceğim ama sinemaya gelip gelemeyeceğimden emin değilim.

El problema es que una vez que baje por aquí, estaré entregado, no podré volver a subir.

Sorun şu ki buradan indikten sonra devam etmek zorunda kalacağım. Yukarı çıkış yok.