Translation of "Ayudó" in Turkish

0.073 sec.

Examples of using "Ayudó" in a sentence and their turkish translations:

- Nadie le ayudó.
- Nadie la ayudó.

Ona hiç kimse yardım etmedi.

- ¿Quién los ayudó?
- ¿Quién las ayudó?

Kim onlara yardım etti?

Tom ayudó.

Tom yardım etti.

Eso ayudó.

O, işe yaradı.

Nos ayudó.

Bize yardım etti.

¿Tom ayudó?

Tom yardım etti mi?

Bob me ayudó.

Bob bana yardımcı oldu.

Mary me ayudó.

Mary bana yardım etti.

María nos ayudó.

Mary bize yardım etti.

¿Crees que ayudó?

Bunun yardımcı olduğunu düşünüyor musun?

Tom me ayudó.

Tom bana yardım etti.

Tom nos ayudó.

Tom bize yardım etti.

¿Quién te ayudó?

Kim sana yardım etti?

¿Quién lo ayudó?

Kim ona yardım etti?

¿Quién la ayudó?

Kim ona yardım etti?

Ella le ayudó.

O ona yardımcı oldu.

Eso no ayudó tampoco,

Bunun da hiç bir yararı olmadı,

¿Y nadie te ayudó?

Ve kimse sana yardım etmedi mi?

Tom nos ayudó mucho.

Tom bize çok yardım etti.

Me ayudó mi amigo.

Arkadaşım bana yardım etti.

Tom me ayudó mucho.

Tom bana çok yardım etti.

¿Alguien más te ayudó?

Başka biri sana yardım etti mi?

Tom me ayudó bastante.

Tom bana yeterince yardım etti.

¿Quén más te ayudó?

Başka kim sana yardım etti?

¿Quién ayudó a Tom?

Tom'a kim yardım etti?

"¿Quién te ayudó?" "Tom."

"Sana kim yardım etti?" " Tom etti. "

Tom ayudó otra vez.

Tom tekrar yardım etti.

Eso no ayudó mucho.

Bunun çok faydası olmadı.

- ¿Quién ayudó?
- ¿Quién contribuyó?

Kim katkıda bulundu?

Tom ayudó un poco.

Tom biraz yardımcı oldu.

Tom ayudó a Mary.

Tom Mary'ye yardım etti.

Tom no me ayudó.

Tom bana yardım etmedi.

Ella misma le ayudó.

O, kendisi ona yardım etti.

Eso realmente nos ayudó.

Bu gerçekten bize yardımcı oldu.

- Ella ayudó a cocinar el almuerzo.
- Ayudó a preparar la comida.

O öğle yemeğini pişirmeye yardım etti.

- ¿Ayer Tom ayudó a su madre?
- ¿Tom ayudó ayer a su madre?

Tom dün annesine yardımcı oldu mu?

Ayudó a preparar la comida.

O öğle yemeğini pişirmeye yardım etti.

Él me ayudó a mudarme.

Taşınmama yardım etti.

¿Por qué no te ayudó?

O neden sana yardım etmedi?

Ella ayudó a sus amigos.

O, arkadaşlarına yardım etti.

Mary le ayudó a Tom.

Mary Tom'a yardımcı oldu.

Tom no ayudó a Mary.

- Tom, Mary'ye yardım etmedi.
- Tom, Mary'ye yardım sağlamadı.
- Tom, Mary'ye yardımcı olmadı.

- Él me ayudó a hacer mis tareas.
- Me ayudó a hacer mis deberes.

Ev ödevimi yapmam için bana yardım etti.

- ¿Por qué no ayudó nadie a Tom?
- ¿Por qué nadie ayudó a Tom?

Niçin birisi Tom'a yardım etmedi?

- Mi hermano me ayudó con la tarea.
- Mi hermano me ayudó con los deberes.
- Mi hermano me ayudó a hacer los deberes.

- Kardeşim ödevimi yapmamda bana yardım etti
- Kardeşim ödevimde bana yardım etti.
- Erkek kardeşim ev ödevimde bana yardım etti.

- Tom ayudó a Mary con su tarea.
- Tom ayudó a Mary con los deberes.

Tom Mary'ye ev ödevinde yardımcı oldu.

Él es el que me ayudó.

Bana yardım eden o.

Tom me ayudó con la mudanza.

Tom bana taşınmada yardımcı oldu.

Necesito saber quién ayudó a Tom.

Tom'a kimin yardım ettiğini bilmem gerekiyor.

¿Ayer Tom ayudó a su madre?

Tom dün annesine yardımcı oldu mu?

Ella nos ayudó en la cocina.

O bize mutfakta yardımcı oldu.

Me ayudó a llevar la silla.

O, sandalyeyi taşımama yardım etti.

Ella me ayudó de buen grado.

O bana isteyerek yardım etti.

Tom no ayudó a los pobres.

Tom yoksullara yardım etmedi.

Tom nos ayudó a hacer eso.

Tom onu yapmamıza yardım etti.

Me ayudó a construir apoyo y comunidad

Bu bana aynısını diğerlerine yapmak üzere

Mac me ayudó a llevar la aspiradora.

Mac benim süpürgeyi taşımama yardımcı oldu.

Él me ayudó a cargar la maleta.

Bagajı taşımam için yardım etti.

Ella ayudó a su hija a vestirse.

Kızının giyinmesine yardım etti.

Tom ayudó a Mary con su trabajo.

Tom Mary'ye işinde yardım etti.

Mi hermano me ayudó con los deberes.

Kardeşim ödevimde bana yardım etti.

María ayudó a su madre a cocinar.

Mary annesinin yemek pişirmesine yardımcı oldu.

Él me ayudó a arreglar mi reloj.

Saatimi onarmama yardımcı oldu.

- Nadie me prestó ayuda.
- Nadie me ayudó.

Hiç kimse bana yardım etmedi.

Este es el chico que me ayudó.

Bu, bana yardım eden oğlan.

Ayudó a su hermano con los deberes.

Erkek kardeşine ev ödevinde yardım etti.

Mi padre me ayudó con los deberes.

Babam ev ödevimde bana yardım etti.

Ella le ayudó a atarse la corbata.

Ona kravatını bağlaması için yardımcı oldu.

Tom ayudó a su hijo a vestirse.

Tom oğlunun giyinmesine yardımcı oldu.

- Ayudó a su hermano con los deberes.
- Ayudó a su hermano con la tarea de la escuela.

Erkek kardeşine ev ödevinde yardım etti.

Él ayudó a los pobres toda su vida.

Hayatı boyunca fakir insanlara yardım etti.

Tom es la persona que ayudó a Mary.

Tom Mary'ye yardım eden kişi.

Mi hermano me ayudó a hacer los deberes.

Kardeşim ödevimi yapmamda bana yardım etti

La chica mayor ayudó a poner la mesa.

Büyük kız masayı hazırlamaya yardım etti.

El consejo de Tom no ayudó en nada.

Tom'un tavsiyesi hiç yardımcı olmadı.

Tom ayudó a Mary ayer por la tarde.

Tom dün öğleden sonra Mary'ye yardım etti.

Tom ayudó a Mary a lavar los platos.

Tom Mary'nin bulaşıkları yıkamasına yardım etti.

Tom ayudó a Mary a volver a comenzar.

Tom Mary'nin tekrar baştan başlamasına yardım etti.

Tom ayudó a Mary a entrar al auto.

Tom Mary'nin arabaya binmesine yardımcı oldu.

Tom ayudó a Mary a llevar sus valijas.

Tom Mary'nin bavullarını taşımasına yardım etti.

La discusión diplomática ayudó a ponerle fin al conflicto.

Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.

- Sí, Bob me ha ayudado.
- Sí, Bob me ayudó.

Evet, Bob bana yardım etti.

Ella ayudó a su madre a cuidar del bebé.

Bebek bakımında annesine yardım etti.

Ella le ayudó al anciano a cruzar la calle.

O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.

Ella ayudó a su hermano pequeño con sus deberes.

O, küçük erkek kardeşinin ev ödevine yardım etti.

- Tom se sirvió.
- Tom se ayudó a sí mismo.

Tom kendine yardımcı oldu.