Translation of "Mentira" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Mentira" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Eso es mentira!
- ¡Qué mentira!

Bu bir yalan!

Era mentira.

O bir yalandı.

- ¡Mentira!
- ¡Basura!

- Saçma!
- Çöp!
- Zırva!

¡Qué mentira!

Ne yalan!

¡Es mentira!

Yalan!

Esto es mentira.

- O bir yalan.
- Bu bir yalan!

- La torta es una mentira.
- El pastel es una mentira.

Pasta bir yalandır.

Es una mentira piadosa.

O, beyaz bir yalandır.

Eso es totalmente mentira.

O tam bir yalan.

La mentira es revelada.

Yalan ortaya çıktı.

¿Cuándo dije una mentira?

Ne zaman yalan söyledim?

Eso no sería mentira.

O bir yalan olmazdı.

Eso fue una mentira.

O bir yalandı.

- Su mentira ha complicado la situación.
- Su mentira complicó la cosa.

Onun yalanı konuları karıştırdı.

Si una mentira es suficiente

eğer bir yalanı yeterince sıklıkla

Es una flor de mentira.

O, yapay bir çiçektir.

Nunca más digas una mentira.

Asla tekrar yalan söyleme.

Sé que es una mentira.

Onun bir yalan olduğunu biliyorum.

Esta frase es una mentira.

Bu cümle bir yalan.

Esa es una gran mentira.

O büyük bir yalan.

Tom sabe que es mentira.

Tom onun bir yalan olduğunu biliyor.

Era una mentira por supuesto.

O bir yalandı, elbette.

Cada palabra tuya es mentira.

Söylediğin her söz bir yalan.

Vuestra vida es una mentira.

Hayatınız yalan.

Tom me dijo una mentira.

Tom bana bir yalan söyledi.

- Comprendí que lo que él dice es mentira.
- Lo que dijo resultó ser mentira.

Onun söylediğinin yalan olduğu çıktı.

Veamos que es una mentira ahora

yalan nedir bir bakalım şimdi

Su mentira pesó sobre su conciencia.

Vicdanında yalanını tarttı.

Jamás vuelvas a decirme una mentira.

Bana asla tekrar yalan söyleme.

Él nunca ha dicho una mentira.

O asla yalan söylemedi.

¡Es tan obvio que es mentira!

Bunun bir yalan olduğu çok açık!

Lo que dijo Tom era mentira.

Tom'un söylediği bir yalandı.

- ¡Eso es mentira!
- ¡Eso son bobadas!

Bu çok saçma!

- Has mentido.
- Has dicho una mentira.

Yalan söyledin.

Tom sabe que eso es mentira.

Tom onun bir yalan olduğunu biliyor.

La verdad es la mejor mentira.

Hakikat en iyi yalandır.

Es obvio que es una mentira.

Bu belli ki bir yalan.

Mucha gente dice que es mentira.

Birçok insan, bunun bir yalan olduğunu söylüyor.

¡Eso no es sino una mentira!

Bu bir yalandan başka bir şey değil.

Esa es la mentira de la autosuficiencia.

Bu sadece kendi kendine yeterliliğin yalanıydı.

¿Tendría un lado científico en su mentira?

yalan'ında şimdi bilimsel tarafı olurmu ya

Para esto, puede referirse a la mentira

bunun için ise yalan'a başvurabilir

Por favor, perdóname por decir una mentira.

Yalan söylediğim için beni affet lütfen.

¿Cuál es el motivo para aquella mentira?

O yalanın nedeni nedir?

Ella dijo una mentira blanca por necesidad.

Zorunluluktan beyaz bir yalan söyledi.

Parece que él ha dicho una mentira.

O, bir yalan söylemiş gibi görünüyor.

Él se deshonró al contar una mentira.

O bir yalan söyleyerek kendini rezil etti.

Él es incapaz de decir una mentira.

Yalan söyleyemez.

Él no puede haber dicho una mentira.

O, yalan söylemiş olamaz.

Lo que Tom dijo era una mentira.

Tom'un söylediği bir yalandı.

Dijo que era pianista, pero era mentira.

Bir piyanist olduğunu söyledi fakat o bir yalandı.

Ella prometió no decir ninguna mentira más.

O başka bir yalan söylemeyeceğine dair söz verdi.

Es evidente que eso es una mentira.

Bunun bir yalan olduğu açık.

Todo lo que Tom dice es mentira.

Tom'un söylediği her şey yalan.

Ojalá todo lo dijo Tom sea mentira.

Keşke Tom'un söylediği her şey bir yalan olsa.

- A Tom lo cacharon en una mentira.
- A Tom lo agarraron en una mentira.
- Tom cayó redondito.

Tom, yalan söylerken yakalandı.

La tercera mentira es la de la meritocracia.

Üçüncü yalan ise meristokrasi inancıydı.

Es repetir la mentira una y otra vez

yalan'ı tekrar tekrar ve sadece tekrar etmektir

Ella dijo que volvería, lo cual era mentira.

O tekrar geleceğini söyledi, bu bir yalandı.

¿Crees que lo que ella dijo es mentira?

Onun söylediklerinin bir yalan olduğunu düşünüyor musun?

Él es demasiado honesto para decir una mentira.

Yalan söyleyemeyecek kadar çok dürüsttür.

Dice una nueva mentira para cubrir las anteriores.

O, daha önce gelenleri gizlemek için için yeni bir yalan söylüyor.

Es difícil distinguir la verdad de la mentira.

Gerçek ve yalanlar arasındaki farkı söylemek zor.

Tengo la sensación de que todo es mentira.

Her şey bir yalanmış gibi hissediyorum.

Tom dijo que estaba enfermo, pero era mentira.

Tom hasta olduğunu söyledi, fakat o bir yalandı.

Me siento culpable por haber dicho una mentira.

Yalan söyleme hakkında suçlu hissediyorum.

La mentira va a ser: "No tenemos el dinero".

Yalan olmak zorunda; "Bizim paramız yok."

Ya nunca diré una mentira de ahora en adelante.

Bundan sonra asla yalan söylemeyeceğim.

Ella dijo que estaba mala, lo cual fue mentira.

O, hasta olduğunu söyledi, o bir yalandı.

Aunque parezca mentira, no sentí ningún dolor en absoluto.

Garip, ben hiç herhangi bir ağrı hissetmedim.

Supe todo el tiempo que estaba contando una mentira.

Başından beri onun yalan söylediğini biliyordum.

La verdad puede ser más dolorosa que la mentira.

Gerçek bir yalandan daha can sıkıcı olabilir.

Su historia es demasiado absurda para ser una mentira.

Onun hikayesi bir yalan olamayacak kadar çok mantıksız.

Duele saber que todo lo que dijo es mentira.

Söylediğim her şeyin bir yalan olduğunu bilmek acı veriyor.

Tom nunca ha oído a Mary decir una mentira.

Tom Mary'nin yalan söylediğini asla duymadı.

La mitad de lo que dice Tom es mentira.

Tom'un söylediklerinin yarısı gerçek değil.

La primera mentira es que una carrera exitosa da plenitud.

İlk yalan kariyer başarısının tatmin edici olmasıydı.

La segunda mentira es que puedo lograr mi propia felicidad,

İkinci yalan ise eğer bir zafer daha kazanırsam

Tom dijo que estaba enfermo, lo cual fue una mentira.

Tom hasta olduğunu söyledi, bu bir yalandı.

Ella estaba segura que el hombre estaba diciéndole una mentira.

O, adamın bir yalan söylediğinden emindi.

Es un chico tan honesto que nunca dice una mentira.

O, o kadar dürüst bir çocuktur ki asla yalan söylemez.

Él dijo que estaba enfermo, lo cual era una mentira.

Hasta olduğunu söyledi, o bir yalandı.

Dan me contó la mayor mentira que he oído nunca.

Dan bana hayatımda duyduğum en büyük yalanı söyledi.

Ella dijo que era pianista, pero eso fue una mentira.

Bir piyanist olduğunu söyledi fakat o bir yalandı.

La verdad es traición en el imperio de la mentira.

Hakikat, yalanlar imparatorluğunda hainliktir.

Les dije que tenía tres ideas, y eso fue una mentira.

Üç fikrim olduğunu söylerken yalan söylemiştim.

Después de un tiempo empiezas a creer la mentira que dijiste

bir süre sonra ise artık söylediğin yalana kendin inanmaya başlıyorsun

Si crees en la mentira que dijiste que eres un mitómano

eğerki kendi söylediğin yalana inanıyorsan sen bir mitoman'sın

Ella dijo que estaba en cama enferma, lo que era mentira.

O, yatakta hasta yattığını söyledi, bu bir yalandı.

Una buena mentira es más fácil de creer que la verdad.

İyi bir yalana inanmak bir gerçeğe inanmaktan daha kolaydır.

Si dices una mentira lo suficiente, te la empiezas a creer.

Yeterince yalan söylersen ona inanmaya başlarsın.

Él dijo que no conocía al hombre, lo cual era mentira.

O, adamı tanımadığını söyledi, bu bir yalandı.

Dijo que su padre estaba enfermo, lo cual era una mentira.

Babasının hasta olduğunu söyledi, o bir yalandı.

Toda frase presente en Tatoeba es una mentira, en especial esta.

Tatoeba'daki her cümle yalandır, özellikle de bu.