Translation of "Levanté" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Levanté" in a sentence and their turkish translations:

- Ayer me levanté pronto.
- Me levanté temprano ayer.

Ben dün erken kalktım.

Me levanté temprano.

Ben erken kalktım.

Me levanté para irme

Tam gitmek için ayaklanmışken...

Me levanté temprano como siempre.

Ben her zamanki gibi erken kalktım.

Me levanté a las siete.

Saat yedide kalktım.

Esta mañana me levanté tarde.

Bu sabah geç kalktım.

Me levanté hacia las cinco.

- Ben yaklaşık beşte kalktım.
- Beş gibi kalktım.

Me levanté hace una hora.

Ben bir saat önce kalktım.

Me levanté temprano esta mañana.

Bu sabah erken kalktım.

- Me levanté cuando todavía era de noche.
- Me levanté cuando todavía estaba oscuro.

Hâlâ karanlıkken kalktım.

- Me levanté más o menos a las seis.
- Me levanté hacia las seis.

- Ben yaklaşık altıda kalktım.
- Yaklaşık saat altıda uyandım.

Me levanté para irme y dijo:

Tam gitmek için ayaklanmışken

Me levanté el ánimo escuchando música.

Müzik dinleyerek kendime moral verdim.

Me levanté pronto por la mañana.

Ben sabahleyin erken kalktım.

Me sentí mareado cuando me levanté.

Kalktığım zaman baş dönmesi hissettim.

Yo me levanté a las seis.

Altıda kalktım.

Me levanté con el cuello rígido.

Bir boyun tutulmasıyla uyandım.

Me levanté como a las cinco.

- Beş gibi kalktım.
- Yaklaşık olarak saat beşte kalktım.

Me levanté más temprano para verte.

Seni görmek için daha erken kalktım.

Me sentía aturdido cuando me levanté.

Kalktığımda sersemlemiş hissettim.

- Me levanté a las 7 de la mañana.
- Esta mañana me levanté a las siete.

Bu sabah yedide kalktım.

Levanté la mano para detener un taxi.

Bir taksi durdurmak için elimi kaldırdım.

Me levanté más temprano que de costumbre.

Ben her zamankinden daha erken kalktım.

Esta mañana me levanté a las seis.

Bu sabah altıda kalktım.

Esta mañana cuando me levanté estaba lloviendo.

Bu sabah kalktığımda, yağmur yağıyordu.

Esa mañana me levanté a las cinco.

O sabah saat beşte kalktım.

Llovía mucho cuando me levanté esta mañana.

Bu sabah kalktığımda ağır biçimde yağmur yağıyordu.

Me levanté a las cinco de la mañana.

Sabah saat beşte uyandım.

Me levanté a las 7 de la mañana.

Sabah yedide kalktım.

Me levanté a las seis de la mañana.

Sabah altıda kalktım.

Me levanté y me fui a la escuela.

Kalktım ve okula gittim.

- Me levanté más o menos a las seis.
- Me levanté hacia las seis.
- Me he levantado hacia las seis.

Ben yaklaşık altıda kalktım.

- Me levanté temprano para coger el primer tren de la mañana.
- Me levanté temprano para tomar el primer tren.

Ben ilk treni yakalamak için erken kalktım.

Durante el intermedio me levanté para estirar las piernas.

Molada bacaklarımı germek için kalktım.

Me levanté a las seis y media esta mañana.

Bu sabah 6:30'da kalktım.

Al día siguiente no me levanté hasta el mediodía.

Ertesi gün öğleye kadar kalkmadım.

Esta mañana me levanté demasiado tarde para tomar el desayuno.

Bu sabah kahvaltı yapamayacak kadar çok geç kalktım.

Me levanté muy tarde y llegué tarde a la escuela.

Çok geç kalktım ve okula çok geç kaldım.

Cuando me levanté esta mañana tenía un dolor de cabeza.

Bu sabah kalktığımda, başım ağrıyordu.

- Me levanté antes de lo habitual para poder coger el primer tren.
- Me levanté más pronto de lo normal para coger el primer tren.

Ben ilk treni yakalayabilmek amacıyla her zamankinden daha erken kalktım.

Me levanté lo bastante temprano como para coger el primer tren.

İlk treni yakalamak için yeterince erken kalktım.

Me levanté a las cuatro, comí algo y me volví a dormir.

Saat 4'te kalktım, biraz yemek yedim, sonra tekrar yatmaya gittim.

- Me levanté temprano esta mañana.
- Esta mañana me he levantado muy temprano.

Bu sabah çok erken kalktım.

Me levanté a las seis, tomé desayuno y luego fui al colegio.

Altıda kalktım, sabah kahvaltısı yedim ve sonra okula gittim.

Me levanté más pronto de lo normal para coger el primer tren.

İlk trene yetişmek için her zamankinden daha erken kalktım.

- Yo alcé mi mano para hacer una pregunta.
- Levanté la mano para preguntar.

Bir soru sormak için elimi kaldırdım.

Normalmente me levanto a las seis, pero ayer me levanté a las ocho.

Genellikle saat altıda kalkarım, fakat dün sabah sekizde kalktım.

- Recién me levanto.
- Recién me levanté.
- Me acabo de levantar.
- Yo me acabo de levantar.

Henüz kalktım.

Esta mañana me levanté a las cuatro para llegar a tiempo para el primer tren.

Bu sabah ilk trene yetişmek için saat 4'de uyandım.

Cuando me levanté para ir a la escuela, la luna todavía era visible en el cielo.

Okula gitmek için kalktığımda, ay gökte halâ görülebilir haldeydi.