Translation of "Tarde" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Tarde" in a sentence and their turkish translations:

- Demasiado tarde.
- Muy tarde.

Çok geç.

- Demasiado tarde.
- Es demasiado tarde.

Çok geç.

- Es tarde.
- Ya es tarde.

- Geç oldu.
- Zaten geç oldu.

- Es tarde.
- Ya es tarde.
- Se ha hecho tarde.

Geç oldu.

- Viniste demasiado tarde.
- Vinisteis demasiado tarde.

Sen çok geç geldin.

- Comenzaré esta tarde.
- Empezaré esta tarde.

Bu akşam başlayacağım.

Mas tarde

daha sonrasında ise

Es tarde.

Geç oldu.

Llego tarde.

Ben geciktim.

Demasiado tarde.

Çok geç.

Llegáis tarde.

Geç kaldınız.

Llegué tarde.

Geç kaldım.

Llegamos tarde.

Geç kaldık.

- Suelo levantarme tarde.
- Normalmente me levanto tarde.

Ben genellikle geç kalkarım.

- Yo pasaré más tarde.
- Pasaré más tarde.

Daha sonra geleceğim.

- ¿Es tan tarde?
- ¿Ya es tan tarde?

Bu o kadar geç mi?

- Lamento llegar tarde.
- Perdón por llegar tarde.

- Geç kaldığım için özür dilerim.
- Geç kaldığım için beni bağışlayın.

- Lo llamaremos más tarde.
- La llamaremos más tarde.

Seni daha sonra arayacağız.

- ¿Lloverá esta tarde?
- ¿Va a llover esta tarde?

Bu öğleden sonra yağmur yağacak mı?

- Volveremos tarde o temprano.
- Regresaremos tarde o temprano.

Er geç döneceğiz.

- Llegaré un poquito tarde.
- Llegaré unos minutos tarde.

Birkaç dakika geç kalacağım.

- Preguntaré más tarde.
- Voy a preguntar más tarde.

Daha sonra soracağım.

- Tal vez sea demasiado tarde.
- Puede que sea demasiado tarde.
- Quizás sea demasiado tarde.

Belki bu çok geç olabilir.

Se hace tarde.

Pekâlâ, geç oluyor.

¿es demasiado tarde?

Çok mu geç?

Lamento llegar tarde.

- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Geç kaldığım için özür dilerim.

Empiezo esta tarde.

Bu öğleden sonra başlıyorum.

Ayer volvió tarde.

Dün, o geç döndü.

Llegaste tarde, ¿verdad?

Buraya geç kaldın, değil mi?

Era demasiado tarde.

Çok geçti.

Llamaré más tarde.

Ben daha sonra ararım.

Llego tarde, ¿verdad?

Ben geç kaldım, değil mi?

Temía llegar tarde.

Geç kalmaktan korktum.

Recuérdamelo más tarde.

Daha sonra bana hatırlat.

Nunca es tarde.

Asla çok geç değildir.

Volveré más tarde.

Daha sonra geri geleceğim.

Llegaremos demasiado tarde.

Geç kalacağız.

Llegas demasiado tarde.

Çok geç kaldın.

Llámale esta tarde.

Bu akşam onu ara.

Hablaremos más tarde.

Daha sonra konuşacağız.

Volveremos más tarde.

Daha sonra döneceğiz.

Es muy tarde.

Vakit çok geç.

Llámanos esta tarde.

Bu akşam bizi ara.

Has venido tarde.

Geç geldin.

¿Es demasiado tarde?

Çok geç mi?

Vuelva más tarde.

Sonra geri gel.

Recordaré esta tarde.

Ben bu akşamı hatırlayacağım.

No llegues tarde.

Geç kalma.

Quizá más tarde.

Belki sonra.

¡Apresúrate! Llegaremos tarde.

Çabuk! Biz geç kalacağız.

Anoche llegué tarde.

Dün gece geç geldim.

Salgo esta tarde.

Bu öğleden sonra gidiyorum.

Has llegado tarde.

Geç kaldın.

Estábamos trabajando tarde.

Biz geç saatlere kadar çalışıyorduk.

Nadie llegó tarde.

Hiç kimse geç kalmadı.

Tom llegó tarde.

Tom geç geldi.

Pagaré más tarde.

Daha sonra ödeyeceğim.

Es bastante tarde.

Oldukça geç.

Él llegó tarde.

O geç geldi.

Siempre llegamos tarde.

Biz her zaman geç geliriz.

Llovió esta tarde.

Bu öğleden sonra yağmur yağdı.

Llámame esta tarde.

Bu öğleden sonra beni ara.

Suele venir tarde.

O, sık sık geç gelir.

Seguirán llegando tarde.

Onlar geç gelmeye devam edecekler.

¿Vienes esta tarde?

Bu akşam geliyor musun?

- Llega tarde a casa.
- Has llegado tarde a casa.

- Eve geç geldin.
- Eve geç kaldın.

- Podría nevar por la tarde.
- Esta tarde podría nevar.

Öğleden sonra kar yağabilir.

- Vamos con retraso.
- Vamos tarde.
- Se nos hizo tarde.

Geç kalıyoruz.

- Me quedé hasta tarde anoche.
- Anoche me acosté tarde.

Dün gece geç saatlere kadar uyumadım.

- Llego tarde a cenar.
- Llego tarde a la cena.

Akşam yemeğine geç kaldım.

- Se está haciendo tarde.
- Se está haciendo muy tarde.

Oldukça geç oluyor.

- Vas tarde.
- Se te hizo tarde.
- Vas con retraso.

Geç saatlere kadar çalıştırıyorsunuz.

- Me disculparé más tarde.
- Voy a disculparme más tarde.

Daha sonra özür dileyeceğim.

- Se me hizo tarde.
- Voy tarde.
- Voy con retraso.

Geç kalıyorum.

- Es demasiado tarde para ti.
- Es demasiado tarde para ustedes.
- Es demasiado tarde para vos.

Senin için çok geç.

- Date prisa o llegarás tarde.
- Date prisa, o llegarás tarde.

Acele et; yoksa geç kalacaksın.

- Quizás llueva en la tarde.
- Podría llover a la tarde.

Belki öğleden sonra yağmur yağacak.

- Si querés llamame esta tarde.
- Llámame esta tarde, si quieres.

Eğer istersen beni bu öğleden sonra ara.

Me levanté muy tarde y llegué tarde a la escuela.

Çok geç kalktım ve okula çok geç kaldım.

- ¿Qué hace por la tarde?
- ¿Qué hacés por la tarde?

- Öğleden sonra ne yapıyorsun?
- Öğleden sonra ne iş yapacaksınız?

- Va a llover esta tarde.
- Esta tarde va a llover.

Bu öğleden sonra yağmur yağacak.

- Todavía no es demasiado tarde.
- Aún no es demasiado tarde.

Hala çok geç değil.