Translation of "Jane" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Jane" in a sentence and their turkish translations:

- Jane estaba enfadada.
- Jane estaba enojada.

Jane kızgın idi.

¿Cantará Jane?

Jane şarkı söyleyecek mi?

- Ellos la llamaron Jane.
- Ellos la nombraron Jane.

Ona Jane adını verdiler.

- La primera en venir fue Jane.
- Jane llegó primero.

İlk gelen Jane'di.

- Jane se ve muy feliz.
- Jane parece muy feliz.

Jane çok mutlu görünüyor.

- Jane es oriunda de Australia.
- Jane viene de Australia.

- Jane, Avustralyalı.
- Jane, Avustralya'dan geliyor.

La Casa Jane Aubrey

Jane Aubrey Evi,

Peter ama a Jane.

Peter Jane'i seviyor.

Puede que venga Jane.

Belki Jane gelecektir.

Peter amaba a Jane.

Peter, Jane'i sevdi.

Hicimos amistad con Jane.

Biz Jane ile arkadaş edindik.

Jane no era feliz.

Jane mutlu değildi.

Jane se ve feliz.

Jane mutlu görünüyor.

Jane no puede nadar.

Jane yüzemez.

Jane no estaba feliz.

Jane mutlu değildi.

- Tom no vino, ni Jane.
- Tom no vino, y tampoco Jane.

Tom gelmedi, Jane de.

- Jane quería un helado de cucurucho.
- Jane quería un cono de helado.

Jane bir külah dondurma istedi.

- Estoy mirando las pinturas de Jane.
- Estoy mirando las fotos de Jane.

Jane'in resimlerine bakıyorum.

- Jane no podría decir tal cosa.
- Jane no puede haber dicho tal cosa.
- Jane no puede haber dicho algo así.

Jane böyle bir şey söylemiş olamaz.

Mary y Jane son primas.

- Mary ve Jane kuzendir.
- Mary ve Jane kuzenlerdir.

Jane está en cama enferma.

Jane yatakta hasta.

Le preguntó si era Jane.

O, ona Jane olup olmadığını sordu.

Jane está haciendo su tarea.

Jane ödevini yapıyor.

Mary y Jane están gritando.

Mary ve Jane bağırıyor.

Invité a Jane a cenar.

Jane'i akşam yemeğine davet ettim.

Aquí viene Jane. ¿La conoces?

İşte Jane geliyor. Onu tanıyor musun?

Jane escribió la carta personalmente.

Jane mektubu kendisi yazdı.

Jane también juega al tenis.

- Jane de tenis oynar.
- Jane de tenis oynuyor.

Jane está hablando con alguien.

Jane biriyle konuşuyor.

Jane es de mi edad.

Jane benim kadar yaşlı.

¿Jane abandonó Japón para siempre?

Jane, geri dönmemek üzere Japonya'yı terk etti mi?

Jane es amada por Peter.

Jane Peter tarafından sevilir.

Jane no jugó tenis, ¿cierto?

Jane tenis oynamadı, değil mi?

Supongo que tienes razón, Jane.

Sanırım sen haklısın, Jane.

¿Cuánto llevas casado con Jane?

Sen ve Jane ne kadar süredir evlisiniz?

John estaba casado con Jane.

John Jane ile evliydi.

Es probable que Jane venga.

Jane muhtemelen gelecektir.

Calamity Jane vivió en California.

Calamity Jane, California'da yaşadı.

Creen que Jane es sincera.

Onlar Jane'in dürüst olduğuna inanıyorlar.

- Jane es la chica de ojos azules.
- La chica de ojos azules es Jane.

- Mavi gözlü kız, Jane'dir.
- Mavi gözleri olan kız Jane'dir.

Jane Aubrey fue mi primera hija.

Jane Aubrey benim ilk çocuğumdu.

Texto y narración de Jane Goodall

Metin ve anlatım: Jane Goodall

Steve recibió una carta de Jane.

Steve Jane'den bir mektup aldı.

Tuve una cita con Jane anoche.

Dün gece Jane ile bir randevum vardı.

Él sacó a Jane a cenar.

O, Jane'i akşam yemeğine çıkardı.

Me encontré con Jane por accidente.

Kazara Jane ile karşılaştım.

Jane entiende tu forma de pensar.

Jane düşünme tarzını anlar.

Tom no vino, ni Jane tampoco.

Tom gelmedi ve Jane de.

Jane debía haber esperado a Mary.

Jane,Mary'yi beklemeliydi.

Jane ha progresado mucho en japonés.

Jane Japoncada büyük bir ilerleme kaydetmiştir.

Tom no vino y Jane tampoco.

Tom gelmedi ve Jane de gelmedi.

Este es el bolso de Jane.

Bu Jane'nin çantasıdır.

Al final, Jane no lo compró.

Jane onu satın almaktan vazgeçti.

Jane me preguntó si querría cocinar.

Jane bana yemek pişirmek isteyip istemediğimi sordu.

Jane insistió en que tenía razón.

Jane haklı olduğu konusunda ısrar etti.

- ¿Cantará Jane?
- ¿Va a cantar Jeanne?

Jane şarkı söyleyecek mi?

Jane tiene cinco bolsos de mano.

Jane'in beş el çantası vardır.

Jane es muy linda y amable.

Jane çok güzel ve nazik.

Jane es una chica terriblemente atractiva.

Jane en çekici bir kız.

Jane es más atractiva que Susan.

Jane Susan'dan daha çekici.

Jane no murió de muerte natural.

Jane doğal bir ölümle ölmedi.

Ellos llamaron a su bebé Jane.

- Onlar bebeğe Jane adını verdiler.
- Onlar bebeklerine Jane adını verdiler.

- Jane no es tan alta como Mary.
- Jane no es igual de alta que Mary.

Jane, Mary kadar uzun değil.

- Jane siempre se comportó como si fuera rica.
- Jane siempre se comportaba como si fuera rica.

Jane her zaman çok zenginmiş gibi davrandı.

- Jane se quedó en silencio por mucho tiempo.
- Jane se quedó callada durante un buen rato.

Jane, uzun bir süre sessiz kaldı.

- Jane no es menos bella que su madre.
- Jane no es menos guapa que su madre.

Jane annesinden daha az güzel değildir.

Jane sacó a pasear a su perro.

- Jane köpeğini yürüyüşe götürdü.
- Jane köpeğini yürüyüşe çıkardı.

Vamos a invitar a Jane y Ellen.

Jane ve Ellen'ı davet edeceğiz.

Anoche vino a la fiesta con Jane.

Jane ile dün gece partiye geldi.

A veces Jane va corriendo al colegio.

Jane bazen okula kadar koşar.

Jane creció más alta que su madre.

Jane annesinden daha uzun oldu.

Jane y yo tocamos bien el piano.

Jane ve ben çok iyi piyano çalarız.

¿Por qué fue Jane a la estación?

Jane istasyona neden gitti?

Parece que Jane tiene un nuevo novio.

Jane'in yeni bir erkek arkadaşı var gibi görünüyor.

El otro día me encontré con Jane.

- Geçenlerde Jane ile karşılaştım.
- Birkaç gün önce Jane ile karşılaştım.

Jane prefiere los perros a los gatos.

Jane, köpekleri kedilere tercih eder.

La chica de ojos azules es Jane.

Mavi gözlü kız, Jane'dir.

- ¿Qué va a hacer Jane mañana en la mañana?
- ¿Qué va a hacer Jane mañana por la mañana?

Jane yarın sabah ne yapacak?

Que es lo que le pasó a Jane.

ve Jane'de olan şey de buydu.

Tanto Nancy como Jane faltaron a la escuela.

Hem Nancy hem de Jane okulda yoktu.

Tom y Jane se casaron el mes pasado.

Tom ve Jane geçen ay evlendiler.

Jane llevaba un lazo amarillo en el pelo.

Jane'in saçında sarı bir kurdela vardı.

Jane acabó siendo más alta que su madre.

Jane annesinden daha uzun oldu.

Jane le contó a Mary la historia completa.

Jane, Mary'ye bütün hikayeyi anlattı.