Translation of "Enojada" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Enojada" in a sentence and their turkish translations:

Estaba muy enojada.

inanılmaz derecede öfkeliydim.

Ella está muy enojada.

O çok üzgün.

- ¿Estás enojado?
- ¿Estás enojada?

Kızgın mısın?

Ella está bastante enojada.

Kendisi bayağı kızgın.

Pensé que estabas enojada conmigo.

Bana çok sinirlendiğini düşünüyordum.

Su esposa está enojada con usted.

Eşiniz size çok kızgın.

- ¿Estás enojado?
- ¿Estás enfadado?
- ¿Estás enojada?

- Deli misin?
- Kızgın mısın?

- Estoy apeado.
- Estoy enojado.
- Estoy enojada.

Öfkeliyim.

- Jane estaba enfadada.
- Jane estaba enojada.

Jane kızgın idi.

Tom me preguntó si estaba enojada.

Tom bana öfkeli olup olmadığımı sordu.

- Estoy enojado contigo.
- Estoy enojada contigo.

Sana kızgınım.

- Estoy muy enojada.
- Estoy muy enojado.

Çok kızgınım.

¿Eres una latina caliente cuando estás enojada?

Sinirlendiğinde acı ve baharatlı bir Latin misin?

Aunque él se disculpó, aún estoy enojada.

Özür dilemesine rağmen, hâlâ öfkeliyim.

La gente hace estupideces cuando está enojada.

İnsanlar kızgın olduklarında aptalca şeyler yaparlar.

- No estoy enojada.
- Yo no estoy enfadado.

Kızgın değilim.

Su novia estaba realmente enojada con él.

Kız arkadaşı ona gerçekten kızgındı.

Estoy enojada porque alguien robó mi bicicleta.

Kızgınım çünkü biri benim bisikletimi çaldı.

¿Sabes por qué ella está tan enojada?

Onun niçin çok öfkeli olduğunu biliyor musun?

- Ella debe estar enfadada.
- Ella debe estar enojada.

O kızgın olmalı.

- No estoy enojado contigo.
- No estoy enojada contigo.

Ben sana kızgın değilim.

Tom jamás había visto a María tan enojada.

Tom Mary'yi asla o kadar kızgın görmedi.

No estoy enojada contigo, tan solo estoy muy decepcionada.

Ben sana kızgın değilim, sadece çok hayal kırıklığına uğradım.

Tom se preguntaba por qué María estaba tan enojada.

- Tom Mary'nin niçin çok kızgın olduğunu merak etti.
- Tom Mary'nin neden bu kadar kızgın olduğunu merak ediyordu.

Tom notó que Mary parecía estar enojada con John.

Tom Mary'nin John'a kızgın olduğunu fark etti.

Así que hice lo que usualmente hago cuando estoy enojada:

Kızgınken her zaman yaptığım şeyi yaptım.

Teniendo a la gente enojada por estar en un refugio,

insanların evlerinde kapalı kalma emirlerine kızgın olması, ...

Tom le preguntó a María por qué estaba tan enojada.

Tom Mary'ye niçin çok kızgın olduğunu sordu.

Ella estaba desilusionada y enojada consigo misma por ser así.

O hayal kırıklığına uğradı ve öyle olduğu için kendine kızdı.

Cuando una persona está enojada a veces es difícil llegar a ella.

bir insan öfkeliyken ona ulaşmak bazen zor olur.

Mucha gente estaba enojada con Kemal Sunal porque estaba hablando de shikhs.

bir çok insan şıhlara şeyhlere laf atıyor diye Kemal Sunal'a kızmıştı

- Tom sabía que Mary estaría enfadada.
- Tom sabía que Mary estaría enojada.

Tom Mary'nin kızgın olacağını biliyordu.

- ¿Con quién debería estar más enojado?
- ¿Con quién debería estar más enojada?

Kime daha fazla sinirlenmeliyim?

- ¿Aún sigues enojada conmigo?
- ¿Aún siguen enojadas conmigo?
- ¿Todavía estás enojado conmigo?

- Hala bana kızgın mısın?
- Bana hâlâ kızgın mısın?

- Pensé que ella estaba enojada conmigo por no pagar la cuenta a tiempo.
- Creía que estaba enfadada conmigo porque no pagué a tiempo la factura.

Faturayı zamanında ödemediğim için bana kızgın olduğunu düşündüm.

- Si usted me hubiera dicho la verdad, ahora yo no estaría enfadado.
- Si me hubieras dicho la verdad, yo no estaría enojado ahora.
- Si usted me hubiera dicho la verdad, ahora yo no estaría enfadada.
- Si me hubieras dicho la verdad, yo no estaría enojada ahora.

Bana doğruyu söylemiş olsaydın, şimdi kızmazdım.