Translation of "Riesgo" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Riesgo" in a sentence and their turkish translations:

Tu riesgo baja.

risk düşer.

¿Existe algún riesgo?

Herhangi bir risk var mı?

No hay riesgo.

Hiçbir risk yok.

Requiere juicio y riesgo.

Muhakeme ve risk gerektiriyor.

Pero conllevan cierto riesgo.

Ancak bazı riskler vardır.

Mayor será el riesgo.

...risk o kadar artıyor.

Demasiado está en riesgo.

Çok şey tehlikede.

Hay mucho en riesgo.

Risk çok büyük.

¿dónde podemos asumir este riesgo?

bu riski nerede alabiliriz?

¿Por qué asumes ese riesgo?

Niçin böyle bir risk alıyorsun?

Él corrió un gran riesgo.

O büyük bir risk aldı.

Ella tomó un gran riesgo.

O büyük bir risk aldı.

No quiero tomar ningún riesgo.

Herhangi bir riske girmek istemiyorum.

No puedo asumir ese riesgo.

Ben o riski alamam.

Tom tomó un gran riesgo.

Tom büyük bir risk aldı.

Hay un gran riesgo implicado.

İlgili büyük bir risk var.

El riesgo es demasiado grande.

Risk çok fazla büyük.

Has corrido un gran riesgo.

Büyük bir risk aldın.

- Es un riesgo que tenemos que tomar.
- Es un riesgo que tenemos que asumir.
- Es un riesgo que tenemos que correr.

Almak zorunda olmamız bir risk.

Empecemos por las decisiones sin riesgo.

Sıfır riskli kararlarla başlayalım.

Más disminuya el riesgo de mortalidad.

ve az olur gibi bir şey değil.

Mayor será el riesgo de mortalidad.

ölüm riskiniz o kadar yüksek olur.

Y en riesgo constante de derrumbarse.

ve sürekli düşme tehlikesi altındayız.

No quiero tomar un riesgo así.

Böyle bir risk almak istemiyorum.

Corre el riesgo de ser desahuciado.

O, evden çıkartılma tehlikesiyle karşıya karşıya bulunuyor.

Es un riesgo que debemos correr.

Bu almamız gereken bir risk.

No voy a correr ese riesgo.

O riski almayacağım.

Tom es un capitalista de riesgo.

Tom girişimci bir kapitalist.

- Corramos ese azar.
- Corramos ese riesgo.

O riske girelim.

Tom no quiere correr ningún riesgo.

Tom herhangi bir riske girmek istemiyor.

Tienen un mayor riesgo de recaídas crónicas,

bu yüzden, daha yüksek bir kronik nüksetme riskine sahip oluyor

También está asociada al riesgo de mortalidad.

ölüm riski ile ilişkili olduğunu biliyoruz.

Y teníamos alto riesgo de enfermedades mentales.

ve akıl hastalığı açısında yüksek risk altındaydık.

Tener placas es un factor de riesgo,

Plakların oluşumu bir risk etkeni,

Se trata de habilidad, conocimiento y riesgo.

Bu tamamen beceri, bilgi ve riskle ilgili.

Para imitar las repetidas exposiciones al riesgo.

öğrenciler testi 3 gün boyunca 12 kere aldılar.

La vida del langostino está en riesgo.

Tekenin hayatı tehlikede.

Creo que no podemos correr ese riesgo.

O riski alabileceğimizi sanmıyorum.

No quiero correr el riesgo de perderlo.

Onu kaybetme riskini almak istemiyorum.

Es un riesgo que tendremos que tomar.

Bu almak zorunda kalacağımız bir risk.

Pero el mayor riesgo al que se enfrenta

Ama karşılaştığı en büyük risk,

Elon Musk advierte que es un riesgo existencial

Elon Musk, bunun bir varoluşsal risk olduğu ve toplum olarak

Necesitamos ayuda. No valió la pena el riesgo.

Yardım çağırmamız gerekiyor. Bu almaya değer bir risk değildi.

Nuestras voces son un riesgo financiero muy alto.

bizim seslerimiz büyük bir finansal risk demek.

Y si un mayor riesgo de desarrollar cáncer

Ve eğer kanser hastası olma riskinizin artması

Antes de que el riesgo descendiera 100 veces.

çocukların üçte biri 50. doğum günlerini göremiyordu.

¡Pero Cneo está dispuesto a correr el riesgo!

Ancak Gnaeus bu riski almaya istekli!

Están en grave riesgo de desarrollar enfermedades mentales,

akıl hastalığına yakalanma, bağlanma sorunu yaşama,

El estar afuera puede ser de poco riesgo.

Dışarıda olmak oldukça az riskli olabilir.

Nuestro riesgo es mucho mayor con los fómites."

...(bulaşma) şansınız fomitlerden çok daha yüksektir."

Su vanagloria pone a la República en riesgo.

Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.

Hoy no hay ningún riesgo de que llueva.

Bugün yağmur riski yok.

Para cada decisión, primero hay que determinar el riesgo,

Verdiğiniz her kararla ilk olarak risklere karar vermek zorundasınız

De hacerlo, corren el riesgo de ingerir parásitos peligrosos.

Bunu yaparsanız tehlikeli parazitleri de tüketmiş olma ihtimaliniz artar.

Creo que tengo suficiente cuerda, pero es un riesgo.

Sanırım burası için yeterli halatım var ama bu bir risk.

Y aunque el aumento del riesgo es relativamente pequeño,

ve toplam risk çoğalmaları nispeten küçük olmasına rağmen,

Solo consiguen el 2 % de la financiación de riesgo.

girişim fonunun sadece yüzde 2'sini alıyorlar.

A veces el mejor proceso implica correr un riesgo:

Bazen en iyi işlemler şansınızı denemeyi içerir,

Cuanto más oscurece, mayor es el riesgo de caídas.

Hava karardıkça... ...düşme riski artıyor.

El propio Wellington estaba en riesgo de quedar atrapado.

Wellington artık varlık tehlikesi altındaydı hapsolmuş.

Estás corriendo un gran riesgo al confiar en él.

Ona güvenerek büyük bir riske giriyorsun.

¿Hay algún riesgo de ser atrapado por la policía?

Polis tarafından yakalanma riski var mıdır?

El riesgo de morir aumenta mucho con la edad.

Ölüm riski, yaş yükseldikçe çok artıyor.

Además, habrás disminuido drásticamente el riesgo a alergias a alimentos.

Artı: Yiyecek alerjisi riskini de önemli ölçüde azaltırsınız.

Las personas mayores en todas las poblaciones están en riesgo,

Tüm popülasyonlardaki yaşlılar risk altındadır,

Como factor de riesgo modificable clave para la enfermedad cardíaca,

kalp hastalığı için düzeltilebilir, önemli bir risk faktörü olarak listelemiyor,

Algunos fitoestrógenos se relacionan con un posible riesgo de cáncer,

Bazı fitoöstrojenlerin, olası bir kanser riski taşıdığı düşünülüyor,

Construir aquella fábrica de queso en Ecuador fue un riesgo.

Ekvator'da peynir fabrikası yapmak bir riskti.

Si lo hacen, corren el riesgo de ingerir parásitos peligrosos.

Bunu yaparsanız tehlikeli parazitleri de tüketmiş olma ihtimaliniz artar.

Al comer lapas crudas, siempre hay riesgo de ingerir bacterias.

Deniz minarelerini çiğ yerseniz, bakteri kapma riskiniz vardır.

Es que incrementa el riesgo de tener una enfermedad cardiovascular

uzatılmış sürelerde belirli gürültü seviyelerine

Ni el riesgo a las superbacterias resistentes a los antibióticos,

ve sadece hastanelerde bulaşan

El camino al éxito está pavimentado con riesgo e incertidumbres.

Başarının yolu risk ve belirsizliklerle döşelidir.

Tommy no quería correr el riesgo de perder su trabajo.

Tommy, işini kaybetme riskini göze almadı.

Pero tus interacciones con otras personas puede incrementar ese riesgo.

Ama diğer insanlarla olan etkileşiminiz bu riski arttırabilir.

Pero puedes reducir ese riesgo al entrar y salir rápidamente.

Ama bu riski de hızlıca girip çıkarak azaltabilirsiniz.

Existen algunas medidas que pueden disminuir el riesgo de contagio,

İnsanların benimseyebileceği bazı risk azaltma uygulamaları olabilir,

La radio nos advirtió que allí había riesgo de inundación.

Radyo bir sel riski olduğu hususunda bizi uyarmıştı.

Un solo vaso de alcohol incrementa el riesgo de cáncer.

Tek bir bardak alkol kanser riskini artırır.

La falta de sueño aumenta el riesgo de ataques cardíacos.

Uyku yoksunluğu kalp krizi riskini artırır.

Y esa es la verdadera razón del aumento del riesgo cardiovascular.

ve artan kardiyovasküler riskin asıl sebebi de bu.

El Pentágono, a través de su agencia de capital de riesgo,

Pentagon, risk sermayesi şirketi aracılığıyla

Pero ser justos es un riesgo que vale la pena correr,

Ama adalet almaya değecek bir risk.

Y ese riesgo sube a lo largo que la conversación continua.

Ve konuşmanız uzadıkça yükselmeye devam eder.

Él corría el riesgo de que le atraparan y le encarcelaran.

Yakalanma ve tutuklanma riskini göze aldı.

Se corre el riesgo de contraer salmonela, y eso es muy malo.

Salmonella kapma ihtimaliniz var ve bu berbat bir şey!

Es un gran riesgo tener toda una población en un solo lugar.

Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.

O vamos por la derecha a riesgo de exponernos al sol abrasador.

Sağa gitmeye karar verirsek parlak güneşin altına çıkma riskine gireriz.

- Dijo que se iba a arriesgar.
- Él dijo que tomará el riesgo.

- Bir riske gireceğini söyledi.
- Risk alacağını söyledi.

- Es un riesgo que debemos correr.
- Es una oportunidad que debemos aprovechar.

Almak zorunda olmamız bir şans.

De hecho, mi paciente asmático grave está en mayor riesgo cuando está callado.

Aslında ağır astımlı hastam sessizken daha çok risk altında oluyor.

Esta travesía, para nosotros... se acabó. Si hay riesgo de un shock anafiláctico,

Bu durumda bu yolculuk... Sona erdi. Anaflaktik şoka girme ihtimaliniz varsa

Así que estamos expuestos al riesgo de cáncer un 10% más cada año

yani biz her yıl kanser riskine %10 daha fazla maruz kalıyoruz

Una gran maniobra como esta, justo frente al enemigo, era de alto riesgo.

Bunun gibi düşmanın tam önünde gerçekleştirilen bir yeniden konuşlandırma yüksek riskliydi

Si te acercas a un camello, corres el riesgo de que te muerda.

Eğer bir deveye yaklaşırsanız, ısırılmayı göze alırsınız.

Si estas hablando con un amigo a una distancia corta tu riesgo sube.

Eğer bir arkadaşınızla yakın mesafeden konuşuyorsunuz risk yükselir.

El riesgo puede subir o bajar dependiendo de como cada uno se comporta.

Her birimizin nasıl davrandığına göre risk azalıp çoğalabilir.

Esos trajes verdes son trajes especiales para reducir el riesgo de contaminación biológica.

Bu yeşil takım elbiseler, biyolojik kirlenme riskini azaltmak için özel takım elbiselerdir.