Translation of "Dieciséis" in Turkish

0.064 sec.

Examples of using "Dieciséis" in a sentence and their turkish translations:

Tengo dieciséis años.

Ben on altı yaşındayım.

Cuadrado de 256, dieciséis.

256'nın karekökü? Cevap:16.

Ella cumplió dieciséis años.

O, 16 yaşına girdi.

- "¿Qué edad tienes?" - "Tengo dieciséis años."
- "¿Cuántos años tienes?" - "Tengo dieciséis años."

"Kaç yaşındasın?" "On altı yaşındayım."

Tendré dieciséis años en mayo.

Mayısta on altı olacağım.

Cumpliré dieciséis en mi próximo cumpleaños.

Gelecek doğum günümde on altı olacağım.

Tendré dieciséis años el próximo año.

Önümüzdeki yıl on altı yaşında olacağım.

Voy a cumplir dieciséis en septiembre.

Eylülde on altı olacağım.

"¿Cuántos años tienes?" - "Tengo dieciséis años."

"Kaç yaşındasın?" "On altı yaşındayım."

- Abandoné la escuela secundaria a los dieciséis.
- Dejé la escuela secundaria cuando tenía dieciséis años.

On altı yaşımdayken liseden ayrıldım.

Dos es la raíz cuarta de dieciséis.

On altının dördüncü dereceden kökü ikidir.

El estudiante contestó: "La raíz cuadrada de 256 es dieciséis".

Öğrenci "256'nın karekökü on altıdır" diye yanıtladı.

Diez, once, doce, trece, catorce, quince, dieciséis, diecisiete, dieciocho, diecinueve, veinte.

On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.

Tom comenzó a vivir por su cuenta a los dieciséis años.

Tom on altı yaşında tek başına yaşamaya başladı.

Es un grupo de dieciséis. Es la familia más grande de nutrias aquí.

16 üyeleri var. Buraların en büyük su samuru ailesi.

Los niños de dieciséis años o menos no serán admitidos en el teatro.

16 yaş ve altındaki çocuklar tiyatroya kabul edilmeyecek.

Cuando tenía diez años, pensaba que cuando tuviera dieciséis, mi vida sería genial.

On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

Y un compañero de armas durante dieciséis años a quien consideraba mi mejor amigo ".

ve on altı yıl boyunca en iyi arkadaşım olarak gördüğüm bir silah arkadaşımı kaybettim . "

Cuando tenía diez años pensaba que mi vida sería buena onda cuando tuviera dieciséis años.

On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

- Diez, once, doce, trece, catorce, quince, diez y seis, diez y siete, diez y ocho, diez y nueve, veinte.
- Diez, once, doce, trece, catorce, quince, dieciséis, diecisiete, dieciocho, diecinueve, veinte.

On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.