Translation of "Ladrón" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Ladrón" in a sentence and their turkish translations:

- Cogimos al ladrón.
- Agarramos al ladrón.
- Capturamos al ladrón.

Biz hırsızı ele geçirdik.

¡Alto! ¡Ladrón!

Dur! Hırsız!

- Es un ladrón.
- Él es un ladrón.

O bir hırsızdır.

- El ladrón huyó.
- El ladrón se fue corriendo.

Hırsız kaçtı.

Capturamos al ladrón.

Biz hırsızı ele geçirdik.

Es un ladrón.

O bir hırsızdır.

¡Atrapa al ladrón!

Hırsızı yakala!

Agarramos al ladrón.

Hırsızı yakaladık.

- Al ladrón lo agarraron esta mañana.
- Cogieron al ladrón esta mañana.
- Atraparon al ladrón esta mañana.

Soyguncu bu sabah yakalandı.

Asesino humano contrabandista ladrón

insan öldüren kaçakçı soyguncu

Bandido serpentina ladrón carnicero

eşkıya yılanoğlu dolandırıcı kasap

El ladrón corrió rápido.

- Hırsız hızlı koştu.
- Hırsız hızla kaçtı.

Corrimos tras el ladrón.

Biz hırsızı kovaladık.

Él persiguió al ladrón.

O hırsızı kovaladı.

Mentiroso hoy, ladrón mañana.

Bugün yalancı, yarın hırsız.

No soy un ladrón.

Ben bir hırsız değilim.

Él amarró al ladrón.

O bir hırsızı bağladı.

¿Me estás llamando ladrón?

Bana hırsız mı diyorsun?

El ladrón se esfumó.

Hırsız kaçtı.

El ladrón corrió rápidamente.

Hırsız hızla koştu.

Tom es un ladrón.

Tom bir hırsız.

El ladrón admitió su culpa.

Hırsız, suçunu itiraf etti.

El ladrón rompió la ventana.

Hırsız pencereyi kırdı.

Sabemos que eres el ladrón.

Biz senin hırsız olduğunu biliyoruz.

Eres un ladrón como yo.

Sen sadece benim gibi bir hırsızsın.

El policía detuvo al ladrón.

Polis memuru hırsızı tutukladı.

Un ladrón mató a Bill.

Bill bir hırsız tarafından öldürüldü.

Los policías detuvieron al ladrón.

Polis memuru hırsızı tutukladı.

¿Piensas que soy un ladrón?

Bir hırsız olduğumu düşünüyor musun?

Ellos están persiguiendo al ladrón.

Hırsızı takip ediyorlar.

El ladrón admitió su crimen.

Hırsız, suçunu kabul etti.

Tom resultó ser un ladrón.

Tom bir hırsız çıktı.

- Es difícil de robar a un ladrón.
- Es difícil robar a un ladrón.

Bir hırsızdan çalmak zordur.

Sorprendentemente, él resultó ser un ladrón.

Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.

Un ladrón entró a su casa.

Evine bir hırsız girdi.

El ladrón se disfrazó de policía.

Hırsız kendini polis olarak gizlemiş.

El policía estaba tras del ladrón.

Polis hırsızın peşindeydi.

El ladrón se libró del castigo.

Soyguncu cezalandırılmaktan kaçtı.

El ladrón huyó sin dejar rastro.

Hırsız hiçbir iz bırakmadan kaçtı.

Entró un ladrón en la casa.

Eve bir hırsız girdi.

Un ladrón entró en su casa.

Evine bir hırsız girdi.

Ayer entró un ladrón en casa.

Dün, eve bir hırsız girdi.

El ladrón se llevó mi bolsa.

Hırsız çantamla kaçtı.

Ellos ataron al ladrón al árbol.

Hırsızı bir ağaca bağladılar.

«¿Me estás llamando ladrón?» «Sí, exactamente.»

"Bana bir hırsız mı diyorsun?" "Evet kesinlikle."

El ladrón me robó el coche.

Hırsız arabamı çaldı.

Ataron al ladrón a un árbol.

Hırsızı bir ağaca bağladılar.

No soy el ladrón, ¡sos testigo!

Ben hırsız değilim, sen tanıksın!

¡No dejes que huya el ladrón!

Hırsızın kaçmasına izin vermeyin!

Vito es un ladrón de bicicletas.

Vito bir bisiklet hırsızıdır.

- Encontrar al ladrón es una cuestión de tiempo.
- Encontrar al ladrón es solo cuestión de tiempo.

Hırsızı bulmamız sadece zaman meselesi.

El ladrón la atacó en un callejón.

Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.

Ataron al ladrón de manos y pies.

Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.

El ladrón se escapó con el dinero.

Hırsız para ile uzaklaştı.

El ladrón accedió por una ventana rota.

Hırsız, kırık bir pencereden girdi.

El ladrón se disfrazó de una anciana.

Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.

El ladrón a regañadientes admitió su culpabilidad.

Hırsız istemeyerek suçunu itiraf etti.

¿Puede darme una breve descripción del ladrón?

Bana hırsızın kısa bir açıklamasını verebilir misin?

El ladrón se fijó en esa casa.

Hırsız gözlerini o eve dikti.

Se probó que él era un ladrón.

Onun bir hırsız olduğu ispatlandı.

Tom negó que él fuera el ladrón.

Tom hırsız olduğunu inkar etti.

El ladrón huyó cuando vio un policía.

Polisi görünce hırsız kaçtı.

Tras mucho pensar, el ladrón decidió confesar.

Çok düşündükten sonra, hırsız itiraf etmeye karar verdi.

Un ladrón entró a la tienda anoche.

Dün gece bir hırsız dükkâna zorla girdi.

El policía cogió al ladrón del brazo.

Polis, hırsızı kolundan yakaladı.

El ladrón huyó cuando saltó la alarma.

Alarm çaldığında hırsız kaçtı.

El ladrón encerró al niño en el armario.

Hırsız çocuğu dolaba kapattı.

Él gritó las palabras para asustar al ladrón.

Hırsızı korkutmak için bazı sözler bağırdı.

Se hizo amigo de un ladrón llamado Tom.

O, Tom denilen bir hırsıza yardım etti.

El astuto ladrón se escondió en un cobertizo.

Kurnaz hırsız bir alet kulübesinde saklandı.

No cabe duda que el ladrón fue Tom.

Tom'un hırsız olduğuna hiç şüphe yok.

El policía agarró al ladrón por el brazo.

- Polis soyguncunun elinden tuttu.
- Polis soyguncunun kolunu yakaladı.

La policía no columbró más al joven ladrón.

Genç hırsız yine polis tarafından fark edilmedi.

La policía agarró al ladrón por el cuello.

Polis hırsızı yakasından yakaladı.

El ladrón acusado ahora está en un juicio.

Sanık hırsız şimdi mahkeme huzurunda.

Parece que el ladrón entró por la ventana.

Hırsız pencereden girmiş gibi görünüyor.

- El ladrón fue atrapado con las manos en la masa.
- Pillaron al ladrón con las manos en la masa.

Hırsız suçüstü yakalandı.

El ladrón encerró a la pareja en el sótano.

Soyguncu çifti bodrumda kilitledi.

El ladrón huyó, y el policía fue tras él.

Hırsız kaçtı ve polis peşinden koştu.

Cree el ladrón que todos son de su condición.

Bir hırsız herkesin çaldığına inanır.

Ciertamente van a atrapar al ladrón tarde o temprano.

Onlar kesinlikle er veya geç hırsızı yakalayacaklar.

Me desperté y vi un ladrón en mi habitación.

Odamda bir hırsız bulmak için uyandım.

El ladrón entró en la casa por esta puerta.

Hırsız eve bu kapıdan girdi.

Cuando me desperté, había un ladrón en mi habitación.

Uyandığımda odamda bir hırsız vardı.

Hay pruebas indisputables de que Tom es el ladrón.

Tom'un hırsız olduğuna dair su götürmez kanıt var.

Me subí a una bicicleta y fui tras el ladrón.

Bisiklete bindim ve hırsızı kovaladım.

Se metió un ladrón a la casa mientras andábamos afuera.

Biz yokken eve hırsız girmiş.

El testigo identificó al ladrón en la rueda de reconocimiento.

Tanık, hırsızı polisteki yüzleştirmede tespit etti.

El ladrón usó un destornillador para entrar en el coche.

- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.

Un ladrón entró en mi casa mientras estaba de viaje.

Ben bir gezi için uzaktayken bir hırsız evime girdi.

Tom se asustó tan pronto vio el cuchillo del ladrón.

Tom soyguncunun bıçağını görür görmez korktu.

Los policías registraron una casa tras otra en busca del ladrón.

Polisler, hırsızı aramak için birbiri ardına evleri aradı.

La policía cogió al ladrón con las manos en la masa.

Polisler hırsızı suçüstü yakaladı.