Translation of "Cerebro" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Cerebro" in a sentence and their turkish translations:

Cuando hablamos del cerebro, cuando hablamos del cerebro

biz beyin hakkında konuşurken, şunu bilmelisiniz,

Cambias tu cerebro.

beyninizi değiştirebiliyor olmanız.

Comunicación cerebro-computadora.

beyin-bilgisayar iletişimi.

Un cerebro de verdad.

aslında gerçek bir beyin.

Para preparar el cerebro,

uykuya ihtiyacınız olduğunu biliyoruz,

Empiezan en el cerebro.

Beyinde başlıyorlar.

¿Tienen cerebro las plantas?

Bitkilerin beyni var mıdır?

Estás empujando tu cerebro

Beyninizi zorlamışsınız demektir

En realidad, altera el cerebro.

beyninizi gerçekten değiştiriyor.

Así se ve vuestro cerebro.

Sizin beyniniz böyle bir şey.

Permítanme comenzar por el cerebro

Beyinle başlayacağım

Nuestro cerebro comienza a justificarse.

beynimiz haklı sebepler üretmeye başlar.

El cerebro controla nuestras actividades.

Beynimiz faaliyetlerimizi kontrol eder.

Tu cerebro programa tus emociones.

Beyniniz duygularınızı programlar.

Te han lavado el cerebro.

Senin beynin yıkanmış.

Se diría que desbloquea el cerebro.

Beynin kilidini açtığını söyleyebiliriz.

Porque su cerebro se había roto.

Çünkü beyni bozulmuştu.

El cerebro es una cosa delicada".

Beyin hassas bir şey."

Y mi cerebro abandona mi cuerpo

ve beynim vücudumdan ayrılıyor

Las está grabando en su cerebro.

Onları beyninize kazıyor.

El tabaco actúa sobre el cerebro.

Tütün beyni etkiler.

La estructura del cerebro es compleja.

Beynin yapısı karmaşıktır.

El cerebro tiene una estructura compleja.

- Beynin karmaşık bir yapısı vardır.
- Beyin karmaşık bir yapıya sahiptir.

Ahora miremos el cerebro de un boxeador.

Bir de boksörün beynine bakalım.

Así que vuestro cerebro es tremendamente plástico,

Beyniniz muazzam derecede plastik

El cerebro y las mitocondrias necesitan azufre.

Beyniniz ve mitokondrinizin sülfüre ihtiyacı var.

Para entender el cerebro, debemos estudiar cerebros.

Beyni anlamak için, elbette, beyinleri araştırmalıyız

Algunas partes de su cerebro son activadas.

Beyninizin bazı bölgeleri aktifleşti.

Se aplica un pequeño voltaje al cerebro,

Beyne az bir miktar voltaj veriyorsunuz,

Ellos estudian acerca del funcionamiento del cerebro.

Beynin fonksiyonu hakkında çalışıyorlar.

¿Quieres decir que yo no tengo cerebro?

Beynimin olmadığını mı söylemek istiyorsun?

El cerebro es solamente una máquina complicada.

Beyin sadece karmaşık bir makinedir.

Los placebos liberan opioides en el cerebro,

Plesobelar beyinde opioid salgılarlar,

El cerebro está dentro de la cabeza.

Beyin kafanın içindedir.

- Se reventó un vaso sanguíneo dentro de su cerebro.
- Un vaso sanguíneo se rompió dentro de su cerebro.

Beyninde bir kan damarı patladı.

En azul, tenemos el cerebro de los boxeadores,

maviler boksörlerin beyinleri

Aquí, la estructura física del cerebro está cambiando

Burada, beynin fiziksel yapısı değişiyor.

A medida que usan una región del cerebro,

Bir beyin bölgesini kullandığınızda,

Y estos tienen lugar por todo el cerebro.

ve bu tüm beyin boyunca meydana geliyor.

Y termina en sus celulas, corazón, cerebro, riñones

hücrelerinize varan, kalbiniz, beyniniz, böbrekleriniz.

Concretamente, cómo funciona nuestro cerebro para generar emociones.

Özellikle de beynimizin duyguları nasıl oluşturduğunu anlamaya.

Que resultó en la reorganización biológica del cerebro.

ve bu da beynin biyolojik olarak yeniden düzenlenmesine yol açtı.

Normalmente su cerebro trata de descifrar las palabras

Çoğunlukla beyniniz kelimeleri deşifre etmeye çalışır,

Y así nuestro cerebro evoluciona hacia la comida.

Böylece beynimiz yemeğe doğru evrimleşiyor.

Tanto en el cerebro como en el cuerpo.

hem beyin hem de vücudunuz üzerinde.

Para estimular una neurona o parte del cerebro

ve beyindeki bir nöron veya kısmı uyarabiliriz.

Nuestra ventaja competitiva como especie es nuestro cerebro.

Beynimiz, bizim türümüzün bu anlamda rekabet avantajı konumunda.

Sucede fuera de su cerebro, en sus brazos.

aslında beyninin dışında, kollarında.

Te lo explicaría, pero tu cerebro se reventaría.

Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.

El cerebro necesita un suministro continuo de sangre.

Beynin sürekli bir kan kaynağına ihtiyacı var.

El cerebro humano pesa cerca de tres libras.

İnsan beyni yaklaşık üç paund ağırlığında.

El cerebro humano puede adaptarse a nuevas situaciones.

İnsan beyni yeni durumlara uyum sağlayabilir.

Si un cerebro puede hacerlo, también un computador.

Bir beyin onu yapabiliyorsa, bir bilgisayar onu yapabilir.

Asi que, en el estudio, hicimos escaneos del cerebro

Araştırmamızda beyin taraması gerçekleştirdik

Y lo es porque modifica la estructura del cerebro,

Çünkü bu şey beyin yapınızı değiştiriyor,

Parece el cerebro de una persona de 100 años.

Bu, yüz yaşındaki birinin beyni gibi görünüyor.

El círculo señala una parte importante de nuestro cerebro,

Şu kırmızı daire beynin önemli bir bölgesi,

Donde el objetivo es golpear el cerebro del contrincante?

bir sporu desteklemeli miyiz?

Donde el objetivo es dañar el cerebro del contrincante.

amaç olduğu sporlara maruz kalmayacaklar.

Es desarrollar terapias que preparan al cerebro para aprender.

beyni öğrenmeye hazırlayacak terapiler geliştirmektir.

Y éstas incluyen simulaciones del cerebro, ejercicio y robótica.

Bunlar arasında, beyin simülasyonu, alıştırmalar ve robotik vardır.

Alguien mencionó en una charla previa el cerebro límbico.

Ve biri önceki bir konuşmada limbik beyinden bahsetti.

Nuestro cerebro crea todas las facetas de la mente.

Zihninizin her yönünü beyniniz yaratır.

Siguieron escuchando el cerebro de las ratas mientras dormían

Fareler uykuya dalarken beyinlerini dinlemeye devam ettiler

Este cerebro pertenece a una mujer de 43 años

Bu beyin, 43 yaşındaki bir kadına ait,

Como los cambios en la estructura física del cerebro,

beynin fiziksel yapısındaki değişiklikler gibi

Puede, potencialmente, cambiar el cerebro ya vulnerable del adolescente

riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek

Espero que tengas cerebro suficiente para ver la diferencia.

Umarım farkı görecek kadar beynin vardır.

La memoria es una función esencial de nuestro cerebro.

- Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
- Bellek beynimizin önemli bir işlevidir.

Primero observábamos el efecto de la psilocibina en el cerebro:

ilk başta psilosibinin hastaların beyni üzerindeki etkisini inceliyorduk.

Es una proteína anormal, que es tóxica para el cerebro.

Aslında onlar anormal proteinler ve beyin için zehirli.

Investigo el cerebro aquí en la Universidad de British Columbia.

Burada, British Columbia Üniversitesi'nde, beyin araştırmacısıyım.

Los únicos cambios que ocurrían en el cerebro eran negativos:

beyninizde yer alan en büyük değişiklik olumsuzdur:

Cuando el programa neural no es accesible en el cerebro,

Sinirsel yazılıma beyinden ulaşamazken

Como si hubiese un muro a mitad de mi cerebro

beynimin tam ortasında örülmüş bir duvar var gibiydi.

Eso es en realidad lo que ocurrió en su cerebro.

Bu aslında beyninizde olandı.

Y este es el mismo cerebro solo ocho años después,

Bu da aynı beynin sadece 8 yıl sonra,

La salud del cerebro es la salud de la mujer.

Beyin sağlığı, kadın sağlığıdır.

E incluso hemos descubierto lo que sucede en el cerebro

Beyinde daha nelerin yanlış giderek

Así que no podemos culpar solo al cerebro en desarrollo.

Bu yüzden tek sorumlu gelişmekte olan beyin değil.

Cientos y miles de neuronas están ardiendo en el cerebro,

beyninizdeki yüz binlerce nöron kıvılcım saçar

Esa parte frontal de nuestro cerebro situada sobre los ojos

ve genellikle bizi olumlu düşünmeye odaklayan

Y mostrarles algo más útil que hacer un cerebro laser.

ve beyin lazeri yapmaktan daha faydalı olan bir şey göstereceğim.

Podemos opcionalmente enfocar la luz hacia abajo en el cerebro

Sonra istersek ışığı tekrar beyne odaklayabilir

Y de esa manera, punto por punto, escaneamos el cerebro.

Böylece nokta nokta tüm beyni tarayabiliriz.

Nuestro cerebro es lo bastante robusto para hacer preguntas difíciles,

Beynimiz, böyle zor soruları sorabilecek kadar güçlü

De que, en realidad, algunos de mis troles tenían cerebro.

benim trollerin pek azının bir beyni vardı,

Sé que todo esto obliga a nuestro cerebro un poco

Bütün bunlar biraz beynimizi zorluyor biliyorum

Y parecen ser muy similares a los del cerebro humano.

ve görünüşe göre insan beynindekine çok benzerler-

Pon el cerebro en otra parte y anda a comprar.

Aklını bir kenara koy ve alışverişe git.

Una gran parte de nuestro cerebro está dedicado a esperar recompensas:

Beynimizin önemli bir bölümü ödül beklentisi işine ayrılmıştır:

Durante el aprendizaje, el cerebro puede cambiar las conexiones entre neuronas.

Öğrenme esnasında, beyin nöronlar arasındaki bağlantıları değiştirebilir.

Con una nueva apreciación de lo maravilloso que es el cerebro.

ihtişamlı olduğuna dair yeni bir değerlendirme ile ayrılırsınız.

Es uno de los principios de lo que el cerebro hace.

Beynin aslen yapıyor olduğu şeyin prensiplerinden biridir.

Una vez que llevemos el cerebro a un estado de autocuración,

Beyni, kendini iyileştirebileceği bir duruma getirdiğimizde

Es realmente clave para la producción de energía en el cerebro.

beyindeki enerji üretimi için büyük bir önem taşıyor.

Pero, si la culpa es del cerebro que no ha madurado,

Ancak bu durumda eğer kabahat olgunlaşmakta olan beyin de ise