Translation of "Castillo" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Castillo" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Cuándo se construyó el castillo?
- ¿Cuándo fue construido el castillo?

- Kale ne zaman inşa edildi?
- Kale ne zaman yapıldı?

Ese castillo es hermoso.

O kale güzel.

El castillo es hermoso.

Kale güzeldir.

Este castillo es bonito.

Bu kale güzeldir.

- Vimos un castillo a lo lejos.
- Vimos un castillo en la distancia.

Biz uzakta bir kale gördük.

- Nagoya es célebre por su castillo.
- Nagoya es famosa por su castillo.

Nagoya kalesi ile ünlüdür.

Hicimos un castillo de arena.

Biz kumdan bir kale yaptık.

Mi hogar es mi castillo.

Evim benim kalemdir.

Vuestro castillo está siendo atacado.

- Kaleniz saldırı altında.
- Kalen saldırı altında.

- Antes había un castillo en la colina.
- Solía haber un castillo en la colina.

Tepede bir kale vardı.

Y asediando el castillo de Burgos.

Burgos kalesini kuşatıyor.

El castillo ahora está en ruinas.

Kale şimdi harabe halinde.

El viejo castillo está en ruinas.

Eski kale harabeye dönmüştü.

Yo quiero vivir en un castillo.

Bir kalede yaşamak istiyorum.

Ahora estoy en un castillo antiguo.

Şimdi eski bir kaledeyim.

Este castillo fue construido en 1610.

Bu kale 1610'da yapıldı.

¡Entrégame la llave de este castillo!

Bana bu kalenin anahtarını ver!

También este castillo tiene un fantasma.

Ayrıca bu kalenin bir hayaleti var.

Ahora vemos el interior del castillo.

Şimdi kalenin içini görüyoruz.

Un rey vivía en un viejo castillo.

Kral, eski kale de yaşadı.

Hace muchos años aquí había un castillo.

Yıllar önce burada bir kale vardı.

En un viejo castillo vivía un rey.

Kral eski bir kalede yaşardı.

La princesa vive en un gran castillo.

Prenses büyük bir kalede yaşıyor.

¿Cuál es tu castillo favorito en Japón?

Japonya'da favori kalen nedir?

La casa de Tom parece un castillo.

Tom'un evi bir kale gibi görünüyor.

La ciudad es famosa por su viejo castillo.

Kasaba eski kalesi ile ünlüdür.

El viejo castillo está en un estado desolador.

Eski kale üzücü bir durumda.

El castillo en ruinas ahora está en restauración.

Harap kale şimdi restorasyon altında.

El castillo está al otro lado del río.

Kale nehrin karşısındadır.

Solía haber un pequeño castillo en esta colina.

Bu tepede küçük bir kale vardı.

Desafortunadamente, no tuve oportunidad de ver el castillo.

Ne yazık ki kaleyi görme şansım yoktu.

La casa de un inglés es su castillo.

Bir İngiliz erkeğinin evi, onun kalesidir.

Hay un castillo en el fondo de esa pintura.

Resmin arka planında bir kale var.

Éste es el castillo que visitamos la semana pasada.

Bu geçen hafta ziyaret ettiğimiz kale.

Creo que el castillo de Malbork es una maravilla.

Sanırım Malbork kalesi harika.

Hay un viejo castillo al pie de la montaña.

Dağın eteğinde eski bir kale vardır.

Vislumbramos el castillo desde la ventana de nuestro tren.

Biz trenimizin penceresinden kaleyi bir an gördük.

El castillo medieval fue el producto de un mundo feudal ...

Orta Çağ kaleleri feodal dünyanın ürünleriydi.

Un viejo castillo se encuentra en la cima del acantilado.

Kayalıkların üstünde eski bir kale duruyor.

Puedo ver el castillo desde la ventana de mi habitación.

Yatak odamın penceresinden kaleyi görebiliyorum.

Los niños construyeron un castillo de arena en la playa.

- Çocuklar sahilde kumdan bir kale inşa ettiler.
- Çocuklar plajda kumdan bir kale yaptılar.

Vista de lejos, la roca se ve como un viejo castillo.

Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.

Este es ahora un excelente y formidable ejemplo de un "castillo concéntrico".

Bu yapı 'merkezi bir kalenin' güzel ve heybetli bir örneğidir.

Como hemos visto, no existía un plano único para el castillo medieval.

Gördüğümüz üzere Orta Çağ kaleleri için belli bir tasarım yoktur.

Él condujo la defensa del castillo Ostyn sitiado por los caballeros teutónicos.

O, Outonic şövalyeleri tarafından kuşatılmış Ostyn kalesinin savunmasını başlattı.

También recupera posesión del castillo de Bran perteneció una vez a su abuelo.

Ayrıca bir zamanlar büyükbabasının olan Bran Şatosunu da ele geçirir.

Es casi tan absurdo como construir un reactor nuclear dentro de un castillo.

Bu neredeyse bir kale içine nükleer reaktör inşa etmek kadar saçma.

Si estaba debidamente guarnecido y provisto, un castillo como este era prácticamente inexpugnable hasta

Eğer düzgünce askerlendirilmiş ve ikmal edilmişse, bunun gibi bir kale ateşli silahlar devrine kadar

Cuando terminó la era de los poderosos señores feudales, también lo hizo la era del castillo.

Güçlü feodal lordlar devri bittiğinde, kalelerin devri de kapanmış oldu.

- Los turcos asediaron por un largo tiempo la fortaleza de Eger.
- Los turcos mantuvieron el asedio al castillo de Eger durante largo tiempo.

Türkler Eğri Kalesi'ni uzun süre kuşattılar.