Examples of using "Bonito" in a sentence and their turkish translations:
Ne kadar güzel!
Güzel olacak.
Bu güzel ve o da güzel.
Kullandığın hoş bir araba.
Güzel gün, değil mi?
- Rüya görmek güzel.
- Hayal kurmak güzel.
İstanbul güzel mi?
- O çok güzel.
- Bu çok güzel.
Oldukça güzel.
Gerçekten güzel.
Yer güzel.
Boston güzel.
Güzel bir gün.
Saçın güzel.
Güzel hava, değil mi?
Bu kale güzeldir.
Hatırlanmak güzel.
Benim telefonum güzel.
Atın güzel.
Bu daha güzel.
Hoş bir kolye.
Ne güzel bir elbisen var!
O çok güzeldi.
Senin elbisen çok hoş.
O güzel bir şapka giydi.
O ona güzel bir hediye verdi.
Ceketin çok güzel.
Çok güzel bir köpeğim var.
O güzel değil mi?
- Tom'a hoş bir şey alalım.
- Haydi Tom için hoş bir şey alalım.
O güzel bir elbise.
O güzel bir şapka giydi.
Çok güzel bir yer biliyorum.
O köprü çok güzeldir.
Hoş bir dokunuştu.
Ülke çok güzel olmalı.
Güzel hediye için ona teşekkür ettim.
Kuşadası çok güzel bir yer.
Kız kardeşimin hoş bir piyanosu var.
- Ne kadar hoş!
- Ne şirin!
Bu yavru penguen çok sevimli.
İtalya çok güzel bir ülke.
Bronz çan güzel ses veriyor.
Bu mavi kazak çok güzel.
O bana hoş bir hediye verdi.
Komşumuz kendisine zarif bir at aldı.
- Bu güzel.
- Bu güzeldir.
O, bize güzel bir şapka gösterdi.
Ne güzel bir bahçe.
Bana güzel bir Noel hediyesi verdi.
Dünkü bölüm çok güzeldi.
- Antrea güzel bir kadının adıdır.
- Antrea güzel bir kadının ismidir.
Bugün çok hoş bir yer buldum.
Fransızca çok güzel bir dildir.
Boston yaşamak için güzel bir yer mi?
O çok sevimli.
Bu güzel bir kitap.
Benim güzel bir köpeğim var.
Mayıs ayındaki güzel bir günde Meksika'da doğdum.
O resim çok güzel, ve bu da.
Buradaki manzara çok güzel.
Dünya küçük ama güzel bir gezegendir.
Hiç bu kadar güzel bir nehir görmedim.
Yeni elbisen çok güzel.
Tom'un evinin güzel bir bahçesi var.
Dünyadaki en güzel yer neresidir?
Bu kuşun ötüşü çok güzel.
Kahverengi saçın çok güzel olduğunu düşünüyor musun?
Çok şirin!
Köpek güzel.
Önümdeki manzara çok güzeldi.
Her şeye rağmen, dünya hâlâ güzel.
Bu kilise çok ünlü ve güzel bir yerdir.
Evimin yanında güzel bir park var.
Kasabanın merkezinde güzel bir park vardır.
Bugün güzel bir gün.
Yağmur durur durmaz güzel bir gökkuşağı çıktı.
Benim kitabım arkadaşımınkinden daha güzel.
O güzel bir elbise giyiyordu.
Evet, o güzel, ama ben kırmızıyı sevmiyorum.
- Anne geçen Pazar bana güzel bir elbise aldı.
- Geçen Pazar annem bana güzel bir elbise aldı.
Tom, Mary'ye hoş bir Noel hediyesi aldı.
şereflendirebiliriz
- Güzel bir narbülbülü benim odamın pencere eşiğine indi.
- Güzel bir kızılgerdan benim odamın pencere eşiğine indi.
Satın aldığım kahve şirin bir plastik bardakta geldi.
Beyaz güzel bir elbise almaktansa bekâr olmaktan yararlanmayı tercih ediyor.
O aynı güzel bir rüya gibi.